Nın bedeni Çeviri Fransızca
487 parallel translation
İnsanın bedeni uyuyabilir horlamaz bile.
Le corps pourrait se reposer, sans devoir se lever, ni rêver.
Biraz düzeltme yapabiliriz ama tam bayanın bedeni.
Il peut avoir besoin de retouches, mais c'est la bonne taille
Anılan devirden beri onlar dağlara baksa da her nerde olursa olsun, açlığın en kötüsünü umutsuzluk ve karanlıkta kaybolmayı bilen insanın bedeni burda, bu mahkeme salonunda zindana, ateşe ve kılıca rağmen hâlâ yaşıyor.
Lorsqu'ils regardaient les montagnes... De l'époque remémorée où le corps de l'homme était tenaillé par la faim... Perdus dans les ténèbres et le désespoir, et ici, ici, dans ce tribunal, toujours vivants, en dépit du cachot, du feu et de l'épée...
İsa'nın bedeni...
Le corps du Christ.
Bunun Tanrı'nın bedeni olduğunu bilmiyor musun?
Qu'est-ce que tu fais! Tu ne sais pas que c'est le corps du Seigneur?
Dostlarının bedeni Onun yaşam kaynağı.
La façon dont elle s'est défaite du corps de son amie.
"İsa'nın bedeni sana sonsuz hayatı sunsun."
"Que le corps du Christ me donne la vie éternelle."
KARINCA Karıncanın bedeni 3 bölüme ayrılır.
Le corps de la fourmi est divisé en trois parties.
İnsanın bedeni Tıpkı yalnızlık gibi.
L'homme n'a qu'un corps, un seul.
İşte yeni hizmetkârının bedeni.
Contemple le corps de ta nouvelle servante.
O zavallı kadının bedeni de aynı yöntemle parçalanmıştı.
C'est le traitement infligé à cette pauvre femme!
"Hırsızın bedeni, darağacında çok uzun zamandır asılı duruyordu."
Le corps du voleur avait été pendu trop bas sur la potence. "
Ben yalnızca bu bedeni değil, senin ruhunu da seviyordum.
Je n'aimais pas seulement ce corps. J'aimais ton âme.
Ölü bedeni öylece yatıyordu, $ 500,000'ın hemen yanında.
Mort, avec 1 / 2 million!
Bu ekmeği ; günahlarına rağmen sana yaşam veren Mesih'in bedeni olarak kabul et ki senin imanını ebediyen güçlü kılsın.
C'est le corps de Jésus qui t'est donné pour toi et tes péchés afin qu'il te fortifie dans la foi pour la vie éternelle.
Pazar öğleden sonra mı? Kitap okuyor, arkadaşlarla kağıt oynuyor, meyhanenin açılmasını bekliyor olurdum yani kafayı meşgul edip, bedeni kendi haline bırakmıştım.
Je jouerais aux cartes avec des amis en attendant l'ouverture des pubs.
Sana şükrediyorum tanrım, tüm bu saydıklarım ve her canlının tadacağı bedeni ölüm için.
Loué sois-tu, mon Seigneur, pour notre soeur la Mort corporelle, à qui nul homme vivant ne peut échapper :
Cesedin durumuna bakılırsa, kızın bedeni birkaç gündür nehirde yüzüyormuş. Üzerinde sadece kürk mantosu vardı.
Le cadavre est resté plusieurs jours dans la rivière, vêtu du seul manteau de fourrure.
Diğer bir deyişle sahnede usulca soyunan şu kadın bedeni yağlı bir biftek bir bardak likör bir şişe kafur streptomycin, uranyum...
Ce corps de femme est un fameux "bifteck"! Du gin... du camphre... Hormone, streptomycine, uranium.
Henri'nin zavallı bedeni hatamızın en büyük kanıtı.
Notre malheureux Henri est la preuve de notre erreur.
Öldükleri andaki konumda, iki insan bedeni. Bir erkek ve bir kadın.
Deux corps surpris par la mort.
John Owens'ın bedeni, 842 numaralı vagonun, F kompartımanında bulundu.
Le corps de John Owens a été retrouvé dans le compartiment F de la voiture 842.
Mısır'ın kanunlarına göre, Firavun'u toprağa verdiğinizde bedeni mezarın içine yerleştirildiğinde, onun olan her şeyi miras olarak devralacaksınız.
Selon nos lois, après les funérailles, une fois que le Pharaon reposera, tu hériteras de tout :
Sana karşı sesimi yükselttim, ama yine de oğlumun bedeni canlanmadı.
Je t'ai fait entendre ma voix, mais le corps de mon fils n'a pas retrouvé la vie.
O zamandan beri kaç bedeni muayeneye tâbi kaldınız?
Vous avez passé des visites médicales depuis?
Bütün ruhu ve bedeni âşık olduğu adamla doluyken hiçbir kadın böyle yaşamayı istemez.
- Comment ça? Ce que veulent les femmes, c'est vivre aux côtés de l'homme qu'elles aiment.
Kraliyet mumyası, Prenses Ananka'nın fani bedeni.
La momie royale, restes mortels de la princesse Ananka,
Tüm bedeni annenin yakın ilgisine karşılık verir.
Son corps répond à cette tendresse.
Dürüst bir vatandaşın delik deşik bedeni mi?
Le corps criblé de balles d'un brave citoyen?
Bedeni öldürebilen, ama canı öldüremeyenlerden korkmayın.
Ne craignez pas ceux qui tuent le corps, car ils ne peuvent tuer l'âme.
O dördüncü tutsağın bedeni mi?
Est-ce le corps du quatrième prisonnier?
"Bedeni öldüren şeylerden korkmayın."
Ne craignez pas ceux qui tuent le corps. "
İnceledin bedeni, araştırdın beyni.
Tu as étudié le corps, sondé le cerveau
Madam Shagal, daha önce anlatmıştım Bay Shagal'ın bedeni yok edildi, ama bunu saplayarak ruhunu kurtarabilirsiniz.
Hélas Madame Shagal, Je vous l'ai déjà expliqué le corps de M. Shagal est détruit mais nous pouvons encore sauver son âme. - Comment? - En lui plantant cela.
Doktor, bu ünite bir insan bedeni değil.
Docteur, cette unité n'est pas un organisme.
Mesih'in kanıyla kazanıldı Ve Yüce Tanrı'nın evladlığına kabul edildi ve Mesih'le mirasçı oldu, bedeni ise
Par la grâce du sang du Christ, reçois-le dans le royaume céleste du Père.
Profesör Jansen ve Kaptan Lecau yönetimindeki keşif ekibi Grönland'ın kuzeyindeki en uç bölümünde, buzun içinde, çok iyi korunmuş bir erkek bedeni buldular.
l'expédition franco-danoise dirigée par Prof. Janssen et Cmmd. Lecaut découvre a l'extreme nord du Groenland le corps d'un homme parfaitement conservé dans la glace de la banquise.
Bence karınızın bedeni oraya hiç atılmadı.
Je ne crois pas que le corps y ait jamais été.
Hatta üstünde bir parça kumaş olan bir kadın bedeni.
Ou même un corps avec quelques vêtements.
Tanrıçanın diğer neslinin... kanı ve bedeni.
Le corps et le sang... d'une autre génération de divinité.
Evet, ama ruhların bedeni olmaz.
Oui, sauf que les esprits n'ont pas de corps.
Hahamın ya da rahibin... bedeni ele geçirmiş ruhu kovmak için uyguladığı özel bir merasimdir.
C'est un rite aux formules établies, au cours duquel le rabbin ou le prêtre tente de chasser l'esprit envahisseur.
Ancak kadınların bedeni hayatta kalmayı sağlayan... bir salgı üretti... ve kadın beynine erkeklerin zihnine hükmetmeyi sağlayan... bir özellik kazandırdı.
Les corps des femmes ont produit une sécrétion glandulaire, leur permettant de survivre et de manipuler certaines parties du cerveau masculin, pour influencer leurs sentiments.
Tanığın bedeni daha yeni gömüldü! inanmıyorsan.. git kontrol et!
Si tu ne me crois pas, va déterrer Wan Fa et examine-le.
kimse odasında değil. Fumei Ustanın bedeni de gitmiş.
Ne vous battez pas.
Achilles tarafından öldürüldü, ve bedeni Truva'nın surları boyunca sürüklendi.
Il a été tué par Achille. Son cadavre a été traîné dans les rues de Troie.
Aynı yaşlardaki dadı Tatyana Sanftleben arkadaşı Vera'nın cansız bedeni yerde yatarken onlarla birlikte canına kıymayı planladı ama son anda korkuya kapılıp, kaçtı.
Une éducatrice du même âge, Tatiana S., qui avait décidé de se donner la mort avec eux, eut subitement peur de sa décision, s'enfuit, alors que son amie gisait, morte.
Her canlının teninde özel bir yüzey vardır ve ona dokunduğunda beyinde bir salgı başlar bedeni fiziksel olarak tıkayan.
Chaque créature a sur la peau certaines zones et quand on les touche elles causent des sécrétions dans le cerveau qui bloquent physiquement.
Bu mahkemenin başkanı olarak, onun öldürülmesini teklif ediyorum.... madem şehvetli günahlardan zevk alıyor böylelikle şehvetli bedeni de şeytanın saflarına katılabilir.
En tant que président de ce tribunal je propose qu'elle soit mise à mort en jouissant du péché de la chair, afin que son corps désirable rejoigne les rangs des serviteurs de Satan!
Sarek. Skon'un çocuğu Solkar'ın çocuğu oğlunun bedeni hâlâ nefes alıyor.
Sarek... enfant de Skon et de Solkar.
Spock'ın bedeni hayatta.
Le corps de Spock vit.