Ofisinde Çeviri Fransızca
2,506 parallel translation
- Hayır, hayır. Ofisinde söylemedim mi?
Je t'ai dit quoi dans ton bureau?
Kayıp hostesiniz, Londra ofisinde istifasını vermiş.
Votre hôtesse manquante a démissionné du bureau de Londres. Ils ne parlent de Bridget?
Van Owen'daki teslimat ofisinde çalışıyor.
Il travaille au service de Livraison de Van Owen.
Uydu bakım ofisinde Bir grup teknisyene liderlik ediyorum.
Je supervise des techniciens à la maintenance des satellites.
Jonathan Atwater. Dekanlık kabul ofisinde çalışıyorum.
Je bosse pour le Doyen aux admissions.
Jessica seni ofisinde görmek istiyor.
Jessica veut te voir. Maintenant.
Mektupları Tara'nın ofisinde buldum.
Je les ai trouvées dans le bureau de Tara.
Dr. Elliot'ı ofisinde ölü olarak bulduktan sonra.
C'est juste après que j'ai découvert le Dr Elliot mort dans son bureau.
- Ofisinde bile yok.
Il n'est même pas dans son bureau.
Küçük kardeşim, ofisinde seninle sohbet ediyor ve sana küçük gülümsemeler gönderiyor,... fakat buna rağmen aramızda bir şey yok mu diyorsun?
Mon petit frère t'envoie des mails au bureau avec des petits smileys et il ne se passe rien entre vous?
Pekala, bir kaç dakika içinde ofisinde buluşalım.
Ok, je te retrouve dans ton cabinet dans quelques minutes.
Kız kardeşimi ofisinde bulamıyorum.
Je la trouve même pas dans son bureau.
Bırak bir yılı, Önümüzdeki Pazartesi ofisinde olmayabilir bile.
Il pourrait même pas revenir lundi.
Benim Manning'in ofisinde işlerin nasıl yürüdüğünü öğrenmem 1 yıldan az sürdü.
En moins d'un an, j'ai compris comment les choses marchaient.
Eğer Kane ofisinde kalır, ve yeni vali kim olursa olsun onun boyunduruğu altında kalmaya devam edecektir... Olması gerektiği gibi.
Si Kane reste maire, le prochain gouverneur, peu importe qui, continuera à être sous ses ordres, comme chaque fois.
Ayrıca her şey sona erdiğinde ofisinde bir şeyi çerçeveletmemi bekleme.
D'ailleurs quand ce sera fini, ne vous attendez pas à voir le vôtre dans mon bureau.
Ofisinde senin silahını sergiliyordu.
Elle a ton flingue exposé sur son bureau.
Ofisinde duran şu çerçeveli mektup.
La lettre encadrée dans ton bureau.
Sana GM'in ofisinde bir pozisyon önermek istiyoruz.
Nous voulons vous offrir un poste dans le bureau du G.M.
Ofisinde olduğum sırada dozimetrem ötmeye başladı.
Mon dosimètre a sonné dans son bureau.
Dozimetre'mi çıkarmayı unuttum. Ya Peng Polonyuma dokunduğu için.. ... ya da ofisinde bulundurduğu için, dozimetrem biplemeye başladı.
Il a bipé soit parce qu'il a touché du polonium ou qu'il y en a dans son bureau.
Çünkü Percy'nin kutudaki notlarına göre Mars'ın ofisinde gizli bir kasa varmış.
Je ne suis pas de la Division. Moi non plus. C'est un euphémisme.
Tamam, burada mı yoksa ofisinde mi?
- Ici ou dans mon bureau?
Jessica seni ofisinde görmek istiyor.
Jessica veut te voir.
- Onun ofisinde ne işi var bunun?
Qu'est-ce qu'il fait dans son bureau?
Bellek sevgilinin ofisinde, Casey.
Le lecteur zip est dans le bureau de ta copine Casey.
O halde ofisinde olan şeylere ne demeli?
bien, alors comment explique tu ce que c'était. Dans son bureau?
Ofisinde de yok kıyafetlerinden de çıkmadı.
Elle a disparu, elle n'est ni dans son bureau ni sur son cadavre.
Foreman'ın bunu ofisinde yapmamızdan rahatsız olmayacağına emin misin?
Etes-vous sûr que Foreman est d'accord avec ca? dans son bureau?
Tahminimce kadını evlerinde yada ofisinde öldürmedi, değil mi?
Et bien, je suppose qu'il ne l'a tué ni chez eux, ni à son bureau, n'est-ce pas?
Adli tabip ofisinde.
Uh, au bureau du médecin légiste.
Nina Sharp'ın ofisinde fotoğrafın ne arıyor?
Que fait Nina Sharp avec une photo de toi dans son bureau?
Hawks'ın ön ofisinde çalışanların yarısını kovmuştu.
Et il a viré le moitié du bureau des Hawks.
Ofisinde yarı çıplaktın. Fermuarını çekmemi istedin.
T'étais à moitié nue dans ton bureau, à demander mon aide.
Aldığı paraya bakılırsa, Gates ofisinde çok fazla zaman geçiriyor olmalı.
Vu les heures qu'elle facture, je dirais que Gates travaille énormément.
Birileri Chicago'dan onu öldürmek için adam yolluyor, o ise ofisinde oturup şakalaşıyor.
Quelqu'un envoie un tueur de Chicago pour l'éliminer, et il reste dans son bureau à blaguer.
Ofisinde gözlerimiz ve kulaklarımız var.
On a des yeux et des oreilles a l'intérieur du bureau de son courtier.
Galiba Dana bu kaydı, Lawson'un ofisinde kaydetmiş. Dinle bak.
Dana semble l'avoir enregistré dans le bureau de Lawson.
Tüm polis soruşturmaları Peder Potter'ın ofisinde olur.
Toutes les enquêtes de police passent par le bureau du révérend Potter.
Bir süre senin ofisinde kalabilir miyim?
Puis-je rester au bureau? Pour le moment?
Kasim'da bana yapacaginiz destekler size 1964 yilinda Belediye Baskani'nin ofisinde bir arkadas kazandiracak. sehri seven ve elini cebine atmaktan çekinmeyen birini.
Soutenez moi en novembre, et en 1964, vous aurez un ami au bureau du Maire qui aime cette ville... et qui n'a pas sa main dans votre poche.
Hemşirenin ofisinde annesinin pantolon getirmesini beklemek zorunda kalmış.
et sa mère lui a apporté un autre jean!
56 saha ofisinde herkesin iş başında olduğu...
Les 56 bureaux de terrain ont annulé les congés...
Ayrıca vertebroplastin, translateral omurga füzyonu ve ofisinde de acil bir konsültasyon var.
Vous avez aussi une vertébroplastie, une fusion intervertébrale translatérale, et une consultation en urgence en ce moment même dans votre bureau...
Henüz değil. Ofisinde yoktu.
- Tu as le carnet?
Demek istediğim Todd senin ofisinde kapalı kapılar ardında... -... Kate ile konuşuyor.
Je parle de Todd dans ton bureau, derrière des portes fermées et de lui en train de parler à Kate maintenant.
Massey'le dün ofisinde buluştuk. Ve anlaşmadaki yasal boşluktan dolayı aracılık ücretimin üstüne yatacağını söyledi.
Et bien, J'ai, hum, rencontré Massey hier à son bureau, et il m'a indiqué qu'il allait me baiser sur mes honoraires à cause d'une lacune dans le contrat.
- Massey'i en son nerede- - - Ofisinde gördüm.
Et la dernière fois que vous avez vu Massey, c'était... dans son bureau.
İskoç işleri ofisinde kimi tanıyorsun?
- Des amis à l'ambassade d'Écosse?
Evet, ofisinde bu sabah erken saatte.
Ouais, mais est ce que t'as parlé à papa de ça?
Esther Randolph'un ofisinde kâtibim.
- Qui?