Olmalıydı Çeviri Fransızca
7,453 parallel translation
Burada olmalıydım ama dikkatim dağıldı.
J'aurais dû être là, mais j'ai été distraite.
- Dürüst olmalıydım.
- Je devais être honnête.
Nathan iki sene önce lisedeyse elinde daha yeni bir baskı olmalıydı.
Et si Nathan était au lycée deux ans auparavant, il devrait avoir une édition plus récente.
Bununla çoktan ilgilenmiş olmalıydık.
Cette merde devrait déjà être réglée.
Geçen sene Toulouse'da görülen o olmalıydı.
L'an dernier, c'était un signalement à Toulouse qui était forcément lui.
İnandırıcı olmalıydı.
Il fallait être convaincant.
Net olmalıydım.
J'aurais dû être plus claire.
O, ben olmalıydım.
J'aurais pu être champion.
Oradaki sen olmalıydın, o değil.
Ca devrait être toi, pas lui.
Açıkça bir çeşit kod hatası var Çünkü şimdeye kadar sorulardan bıkmış olmalıydım
Il doit y avoir une erreur de codage, parce que je devrais crouler sous les demandes maintenant.
Bu kancayı bana sapladığın ilk seferde bana zarar vermediğini öğrenmiş olmalıydın.
Je pensais que tu aurais appris la première fois que tu as planté ce crochet en moi... il ne tient pas.
Çok daha fazlası olmalıydı ama yine de zaferi kabullenip, yoluma gidiyorum.
J'aurais dû avoir plus, mais je prend cette victoire.
Benimle bağlantı kurması gereken kişi sen olmalıydın.
C'est vous qui étiez supposée me tenir informé.
Şu an dans sınıfında olmalıydın. Kızım benimle konuşmuyorken dans edebilir miyim sence?
Je dois être dans la même pièce avec lui pour qu'on puisse se parler, face à face.
- Finn senin arkanda olmalıydı. Merak etme.
Finn aurait dû être droit devant.
Bunun için hastanede olmalıydı.
Il a besoin d'être dans un hôpital.
Şu anda bir hırsızın peşine düşmek yerine Neal'ın yanında olmalıydım.
Je devrais être à la maison avec Neal, pas à courir après un voleur.
Sevdiğimiz sadık arkadaşlarımız. Mona bu gece burada olmalıydı.
Mona devrait être ici ce soir.
Doğru. Sen çoktan gitmiş olmalıydın.
- Tu devrais déjà être partie.
Bugün bize özel olmalıydı, ama yine o, Liam Booker, her şeyi geride bıraktığımızı düşündüğüm an karşımızda.
Aujourd'hui, ça devait être nous mais voilà, Liam Booker. Juste quand je pensais qu'on était passé à autre chose.
Yanında olmalıydım.
J'aurais dû être là.
1942'de sana özgürlüğünü verdim. 1977'de en iyi arkadaşını öldürecektim çünkü yardıma gelen sen olmalıydın Stefan.
En 1942, je t'ai donné ta liberté, et en 1977, j'ai presque tué ta meilleure amie parce que cela aurait dû être toi qui aurait du être ici pour m'aider.
Şablon kusursuz olmalıydı.
Le motif... dut être précis.
- O halde bu konuda daha açık olmalıydın.
- Non. Et bien dans ce cas tu aurais dû être plus explicite - à ce sujet.
Saat 04 : 00'ü geçmiş olmalıydı.
Il devait juste être après 4h du matin.
Anna öptüğüm son kadın olmalıydı.
Anna était censée être la dernière femme que j'embrasserais.
"Sana dondurma alayım mı?" derdi. Hep iyi adam olmalıydı. Ama çok şakacı biriydi.
"Tu veux une glace?" Il jouait toujours le rôle du gentil, mais c'était un farceur.
Ve kendisi hakkındaki tavrı ve o kişiliğini koruyabilmesi. İçinde yaşasa da çok acı çekiyor olmalıydı.
Mais il restait lui-même, il avait toujours une forte personnalité, même s'il souffrait sans doute beaucoup intérieurement.
Şimdiye bütün cevapların bende olmadığını anlamış olmalıydın.
Tu devrais savoir depuis le temps que je n'ai pas toutes les réponses.
Kızıma da sahip olmalıydın değil mi?
Vous deviez avoir ma fille, aussi?
Bize söyleyecek önemli bir şeyi olmadığına emin olmalıydık.
On devait s'assurer qu'elle ne savait rien d'utile pour nous.
Alabildiğim her şeyi aldım ama çıkmak için çok hızlı olmalıydım.
J'ai eu tout ce que je pouvais mais j'ai dû sortir de là assez rapidement.
Ama hesaplar şifreli olmalıydı yani giriş yapmak için şifre lazımdı.
Mais les comptes étaient codés, passant par des sociétés écrans...
Gitmesine engel olmalıydım.
J'aurais dû le forcer à ne pas y aller.
Birkaç değişiklik yaptık biliyorum ama burada kurabiye satıyor olmalıydık.
On a changé quelques trucs, mais ce magasin devrait rester un magasin de biscuits.
Hala dışarıda onu arıyor olmalıydık.
On aurait du continuer de chercher.
Haven'ın her yeri ölü insanlarla dolu olmalıydı. - Peki diğerleri nerede?
Haven, de tous les endroits, doit être plein de gens morts, alors où sont tous les autres?
Seninki de ezilen, yanan arabanın içinde olmalıydı ama bulamadılar, değil mi?
Et le tien aurait du être dans la carcasse broyée et brûlée de la voiture, mais ils ne l'ont jamais trouvé, n'est-ce pas?
Her ayın ilk günü olmalıydı... çünkü Georgetown'da kiraladığını... oda ile aynı günde olmalıydı sanırım otelde buluşmayı bu yüzden iptal ettin arkadaşını her gördüğün... zamanda.
Sûrement le premier du mois car c'était le même jour que vous avez loué ce deux-pièces à Georgetown. Sûrement pour arrêter de payer l'hôtel chaque fois que vous voyez votre... ami.
Daha dikkatli olmalıydın Walter.
Tu as besoin de faire plus attention Walter.
Chris Hemsworth olmalıydı.
Tu devrais voir Chris Hemworth. ( acteur qui joue Thor )
Burada olmalıydı.
Elle n'est pas là.
- Üç tane olmalıydı.
Ils devraient l'être tous les trois.
Varmış olmalıydılar.
Aucun signe de personne.
Hepsini bir kenara attım çünkü Daha önce hiç olmayan olmalıydım...
J'ai tout balancé parce que Je devais être ce qui n'avait jamais été...
- Katılıyorum, orada olmalıydın.
Certes, tu devais y être.
- Evde çocuklarımla birlikte olmalıydım.
Et alors j'ai dû rentrer à la maison avec mes enfants.
Diğer mahkûmlarla aynı yerde olmalıydım.
Je devrais être avec les autres!
Neyse bir Noel'de, çocuk dört yaşına falan gelmiş olmalıydı o zamana kadar oraya gittim ve yanımda küçük bir hediye götürdüm.
J'y retournais chaque année.
Sağır edici olmalıydı.
Ça aurait dû être assourdissant.
Bütün suç Luke'un, daha farklı olmalıydı.
C'est la faute de Luke, il n'a qu'à être différent d'elle. Nous avons des ex-aequo, entre les Trainspotters et...