Oprah Çeviri Fransızca
844 parallel translation
Ben Oprah olacağım. Hayat dolu, duygusal bir dulum.
Je serai Orpah, veuve éclatante et sensationnelle.
"Phil'i izlerken, Oprah'ı çekebilesin diye, değil mi?"
Pour pouvoir regarder Phil et enregistrer Oprah? "
Herkes bilir ki Oprah'ı izleyip, Phil'i çekersin.
Tout le monde sait que tu regardes Oprah et que tu enregistres Phil.
Oprah'da tüm hafta, transseksüeller'in hangi tuvaleti kullanmaları gerektiği tartışılacakmış.
Oprah, le thème, c'est : "Transsexuels : quelles toilettes utiliser?"
Bize göre kadınlar, Oprah'ı seyrederek zamanlarını israf ediyorlar.
Les femmes perdent trop de temps à regarder les émissions d'Oprah.
Oprah'ı özledim.
Oprah me manque.
Fakat gidersem, Phil'i kaçırırım ve Oprah'ı kaçırırım ve Cubs maçlarını da. Ama bu sorun değil, Al.
Mais si j'en fais, je manquerai Phil et je manquerai Oprah... et aussi le match des Cubs.
Başkalarının yazdıklarını çalmakta zorlanmıyorlar ama öyle değil mi?
Et quand on est une voleuse, Oprah. Ça fait une différence.
Evet, Oprah... ama bu benim gerçek hayat hikayem.
Eh bien, Oprah... c'est l'histo { y : i } ire de ma vie.
Hey profesör, Oprah'ın programında karınızı gördüm...
Professeur, j'ai vu votre femme dans Oprah!
Oprah Winfrey sonunda patladı mı?
Oprah Winfrey a fini par exploser?
Phil? Oprah?
Oprah?
Tamam, Peg Oprah'ı tanırım Şovunu ağızları açık izliyorlar diye insanlara ödeme yapmaz.
Bon, Oprah ne paie pas son public pour qu'il regarde son émission bouche bée.
40 yaşına gelmiş ve hala Oprah'ın kim olduğunu bilmiyor.
C'est ce que fait papa. Et c'est ce que je vais faire.
Oprah başladı!
Oprah commence!
Oprah dizisi resmi bir bölüm mü yayınlıyor?
Oprah a une soirée officielle?
Anne Oprah komasında.
Maman s'endort devant Oprah.
Oprah çoraplarım ile ne yapmanı söyledi?
Parce qu'on est les derniers au monde à utiliser le format Beta.
Oprah Winfrey.
Oprah Winfrey.
Bugün Oprah'da...
Chez Oprah :
Oprah haklı mı?
Oprah a raison?
- Hiç de dikkatsizce yürümüyordum!
Tu regardes Oprah?
- Oprah.
Oprah.
Bu bir çizgi film. Oprah Winfrey özel eğitim programı değil.
C'est un dessin animé, pas une campagne antitabac.
Oprah'dan da daha büyük.
Plus grand que Oprah.
- Hayır, bunu Oprah'a sakla.
Garde ça pour "Ushuaia"!
Harika, o zaman gidip Oprah'ya babanın bir hafta sonu Holiday lnn'e giderek... hayatını nasıl mahvettiğini anlatırsın!
Explique donc dans un talkshow que ton père t'a marqué à vie en partant pour un week-end de folie dans un hôtel miteux!
Demek ki yere hoparlör koyarsak ve içinde biraz bas olan birşeyler çalarsak yılalar, Oprah`ın jambonu fırına koyduğu gibi buraya doluşurlar.
Donc si on mettait des haut-parleurs avec beaucoup de basses, les serpents se précipiteraient comme Oprah sur du jambon cuit.
En azından, bilirsin, bir kitap yazabilirsin, ve Oprah'a çıkarsın.
Il pourrait écrire un livre... Passer à la télé. Il nous a donné du spectacle.
Sadece kitaplar, talk-showlar... Saklanır, bazen görünüp, kayboluruz. Onlardan kurtuluruz.
Bouquins, émissions télé... on tombe bas, on se relève, on s'échappe, on fait Oprah, on fait Donahue, vous savez à quel point ça peut marcher?
Erkekler. O kamyonet orada ne yapıyor?
Il y a une chose qu'Oprah connaît :
Çok komik. Geçen hafta Oprah'ta buna benzer birşey duymuştum.
Bizarre, j'ai entendu une chose de ce genre à la télé la semaine passée.
Oprah, dişçileri tarafından iğfal edilen kadınları anlatıyor.
Les femmes violées par leur dentiste qui s'épanchent chez Oprah.
Onu, Oprah'nın sahibi olduğunu duyduğundan beri gitmek istediği hoş bir yere götürüyorum.
Je l'amène dans ce restau branché qu'elle meurt d'envie d'essayer... depuis qu'Oprah l'a acheté.
Neyse, gelecek hafta devam etmem için beni uçakla Oprah'a götürüyorlar.
Ils m'ont proposé de participer au show d'Oprah ce week-end.
Nasıl oldu da Oprah'ta * hiç çıkmadın?
Tu devrais passer à la télé!
Polisten sonra Oprah'ı aramaması beni şaşırttı.
Pas la police.
Herkes, Oprah Winfrey gibi, aynı beden olmak istiyor.
Pourquoi être tous pareils?
Oprah bir tilkiydi!
Elle était super bandante!
Oprah ve Luther, götlerini aynı kiloda tutmalıydılar, çünkü kafam karışıyor.
Faut qu'ils arrêtent. Je m'y retrouve plus.
Evet, Sanırım Oprah'ın sorunu yoktu.
J'espère qu'elle n'est pas malade.
Oprah'ta sorun yoktu.
Elle a rien, Oprah.
Geçen hafta, HCTV kanalında gördüm, Oprah'ı.
Je l'ai vue à la télé.
Yaşarsa, elinde kendi çabasıyla bir yerlere gelmiş kahraman oğul tarafından sorgulanan kahraman bir polis olacak.
Alors, s'il vit, votre héroïque flic sera le témoin de son héroïque fils qui s'est fait tout seul. A la télé, Rivera, Oprah, peut-être même Charlie Rose expliqueront ce choix touchant.
Haydi.
Tu en veux un parce que Phil et Oprah... passent à la même heure et que tu en es malade. Arrête.
İnsan ceketini bir yerde bırakmaz.
Qu'est-ce qu'Oprah vous a dit à la télé?
75 dolar vermene bağlı, daha sonra beni tanıyan birine rastladım, ve o beni parayla gördü, ona borcum olan 50 doları vermek zorunda kaldım.
Cette astronaute était incroyable. 40 ans, et elle ne sait même pas qui est Oprah.
- Oprah'ı izliyor musun?
Vous étiez en tort.
Çocuklarının hayatlarını nasıl mahvettiklerini anlatıyordu.
Il y a eu une émission chez Oprah sur les hommes qui n'assument pas leurs responsabilités.
O, kilo vermiyordu.
Tiens, Oprah Winfrey.
Rivera, Oprah ve belki de Charlie Rose'a bu kalp yumuşatan seçimi nasıl yaptığını anlatacaksın. Sence budala mıyım?
Vous me prenez pour un con?