English phrases | Russian phrases | Turkish phrases
Translate.vc / Türkçe → Fransızca / [ O ] / Ottoman

Ottoman Çeviri Fransızca

96 parallel translation
1456... Osmanlı ordusu Belgrad'da Hunedoaralı Iancu tarafından yenilmişti.
"Les armées de l'empire Ottoman ont été vaincues par Iancu de Hunedoara à Belgrade."
Osmanlı olmaman çok üzücü.
Dommage que tu ne sois pas Ottoman...
Cesur asilzadeler, unutmayın! Hedefimiz İstanbul'u kurtarmak.
Vaillants seigneurs, n'oublions pas que le but de notre croisade est la libération de Constantinople qui est soumis au siège ottoman.
Geçici adres Ottoman Union Bankası'ndan gönderilen belgeleri almak içindi ve Muhafazakâr Merkez Ofis'ten gönderilecek parti belgeleri için.
Cette adresse à reçu des courriers de la Ottoman Union Bank et de la litérature politique du Bureau Central des Conservateurs.
Osmanlı imparatorluğuyla ilgiliydi :
J'ai fait tout un truc sur l'empire ottoman.
Sanırım Babil 5'teki komuta zincirini anlatmanın en iyi yöntemi model olarak Osmanlı İmparatorluğu'nu kullanmak.
Je crois avoir réussi à expliquer l'organisation de Babylon 5... en me basant sur le modèle de l'empire ottoman.
O heryere divan, sandaye, çekyat v.b. şeyler koymanı söylüyecek.
Et partout où elle te dit de mettre un ottoman, mets un fauteuil poire.
Bir gün, Osmanlı sultası altındaki Yunanlılar'ın, özgürlüklerini geri almak için silâhlandıklarını öğrenmiş.
Un jour, il apprit que les Grecs... alors sous le joug ottoman, avaient pris les armes... pour reconquérir leur liberté.
Türkiye, Osmanlı İmparatorluğu, mobilya ile doluydu, bir sebeple.
La Turquie, l'Empire Ottoman, rempli de meubles, bizarrement.
Herkese parolanın "Minder" olduğunu söyle.
Et dis-leur que le nom de code est "ottoman".
Dördümüz için birer "minder" olabilir mi?
On peut à nous quatre partager un ottoman?
Bu adam Osmanlı İmparatorluğu döneminde cep telefonunun planlarını çiziyormuş.
Il dessinait un mobile à l'époque de l'empire ottoman. - Enfin!
Seni o kanepeyle yakalarsam ilişkimiz biter.
Approche-toi d'un simple ottoman et c'est fini.
Ayak iskemlesi seni özlemedi tabii.
Pas l'Ottoman, bien sur, mais nous savons tous que c'est un snob.
O antik bir divan ve iğrenç!
C'est ottoman et c'est horrible.
Tamam, divan, bana bak.
Allons, ottoman, fais un effort.
Bana bak, seni divan, seni küçük...
Un effort, petit ottoman. C'est ça.
- Aslında, o bir Osmanlı'dır.
- En fait, c'est un ottoman.
- Siz Amerikalılar, dekorasyon konusunda her şeyi bilirsiniz, ama dünyada neler olduğu konusunda fikriniz yok.
- Vous, les Américains, vous êtes bien renseignés ottoman + action de grâce = dinde pour ce qui est du mobilier, partie fiévreuse =? Mais vous n'avez pas la moindre idée de ce qui se passe dans le monde.
Yedinci yüzyılda kurulmuş ve Bizans İmparatorluğu'nun başkentiymiş....... ve sonra da Osmanlı padişahlarının.
La ville fut fondée au Vlle siècle et était la capitale de l'Empire byzantin, puis celle de l'Empire ottoman.
Osmanlını gücü içün inancını değiştirdin.
Tu t'es converti pour profiter de la force de l'Ottoman.
Senün gibü eşşek inadi ne görülmüş ne duyulmuşdur. Osmanlinin şu kiçu kiruk beyliğünüzü istemesü sizün içün nimettür.
C'est une aubaine pour ta seigneurie qui est aussi grande que une paire de fesses, d'être, assiegée par l'Ottoman.
Yani hepiniz, Osmanlı İmparatorluğu sınavından kaldınız.
Alors, vous avez raté l'épreuve sur l'Empire Ottoman?
Ben ona o pufu verdim, o ise çekip gitti.
Je lui ai fait l'Ottoman, et elle s'en va.
Baş Rahibe, bu Osmanlı İmparatorluğu'ndan Agnes.
Ma mère, Agnès nous vient de l'empire Ottoman.
Bu Osmanlı ünvanıdır.
Pasha? Un titre ottoman.
Osmanlı Devleti 3 kıtayı fethetti, bize adil sistem ve eğitimi verdiler.
L'Empire ottoman a conquis 3 continents, apportant systèmes éducatif et judiciaire.
- Siz eski yazı okuyabiliyorsunuz galiba.
- Vous savez lire l'ottoman? - Oui.
Bir antikacıdaki, 19. yüzyıldan kalma divan oluyor.
{ \ pos ( 192,210 ) } Lit ottoman datant du 19e chez un antiquaire.
Hayır, hanımefendi. Osmanlıyım.
Oh non Madame, je suis Ottoman!
Ooo. Osmanlı demek?
Mon Dieu, Ottoman!
Osmanlı kim?
Ottoman, comment?
Osmanlı İmparatorluğu.
L'empire Ottoman.
Osmanlı, hayatım...
- Ottoman...
- Osmanlı mı?
Un Ottoman?
" Osmanlı Sultanı, Cannonball kasabasını, Tophane ile kardeş kasaba ilan etmiştir.
" Le Sultan Ottoman a jumelé Tophane avec Cannonball.
Osmanlı'ymışsınız galiba, Aziz Bey?
Vous ętes Ottoman, Monsieur Aziz...
Koskoca Osmanlı Sultanı himayesinde diyor.
Sous le patronage du Grand Sultan Ottoman.
Tabii Kimiko Ottoman'ı kıskanmıyorsa.
Sauf si Kimiko est jalouse de l'ottoman.
Mustafa babasını çok severdi. Onun kendisini gezmeye götürdüğü o Ramazan gününü hep özlemle anardı.
A Salonique de l'époque, les musulmans, les orthodoxes, les Juifs... tous les sujets de l'empire ottoman vivaient dans la paix.
Emperyalistler Osmanlıyı parçalıyordu.
Les impérialistes divisaient l'empire ottoman.
[ALKIŞ SESLERİ] 600 yıllık Osmanlı İmparatorluğu resmen tarihe karıştı.
L'empire ottoman de 600 ans est devenu une partie de l'histoire.
The Osmanlı İmparatorluğu.
L'Empire Ottoman.
Ve böylece Eflak Prensliği, Osmanlı İmparatorluğu ve Rusya arasında kalırken iki ülkenin de arzuladığı topraklar haline dönüşmüş oldu.
La principauté de Valachie a été encerclée par l'Empire ottoman et la Russie qui l'avaient toujours convoitée.
Kara Mustafa seni Osmanlı İmparatorluğu'nun Baş-veziri ( Sadrazam ) olarak atıyoruz.
Nous te sacrons, toi, Kara Mustafa... Grand Vizir de l'Empire Ottoman.
Bu görev... şimdiye dek hiç bir Osmanlı komutanının elde edemediği bir görev.
Une mission telle... dont aucun des commandants de l'Empire Ottoman... n'a jamais été à la hauteur.
Biri minderin, biri sandalyenin, biri koltuğun üzerinde.
Sur l'ottoman, sur le fauteuil. Sur le canapé. Touche.
Osmanlı Sultanının hizmetinde... seyahat ederken, heyeti acımasız bir şekilde alı koyuldu.
Son cortège a été brutalement intercepté pendant qu'il voyageait au service du Sultan Ottoman.
Osmanlı İmparatorluğu ile savaştım.
J'ai repoussé l'empire Ottoman.
Sadece insanlardı ilgilendikleri. Hep hareket halindeydiler. Gerileme döneminde Osmanlı İmparatorluğu'nu...
Ils se déplaçaient infatigablement... à travers l'empire ottoman en train de s'effondrer... enregistrant tout ce qu'ils voyaient... paysages, mariages, coutumes, changements politiques... fêtes, révolutions, batailles, cérémonies, sultans, rois... premiers ministres, évêques, partisans.
Osmanlıyım ben.
Je suis un Ottoman.

© 2017 - 2024 Translate.vc | [email protected]