Page Çeviri Fransızca
7,287 parallel translation
Sayfanın nahoş bir bölüme açıldığını düşündüm.
Je pensais que la page d'un chapitre peu plaisant s'était tournée.
Spor sayfasına ne dersin?
Ou alors la page des sports?
Kitaplarınızın 17. sayfasını açın.
Ouvrez vos livres à la page 17.
Nat'ın sayfasına girip senin için o küçük kevaşeleri tokatlayabilirim kardeşim.
Je peux aller sur la page de Nat et remballer ces petits imbéciles pour toi.
Bu lanet bir gülümseden dolayı öldürülen birinin olduğu parça!
Le rôle de celui qui meurt à la page 5 pour faire marrer.
- Başka katmanlarda var.
C'est une nouvelle page.
Kağıt davetiye, sonra Evite, sonra da Facebook sayfamızı yolladık.
On a envoyé une invitation papier et une invitation avec un lien vers la page Facebook.
- Buluşmanın Facebook sayfasını aç.
Taj, ouvre la page Facebook de la réunion pour moi.
O zaman Facebook sayfamıza neden tek ben girebiliyorum?
D'accord, alors pourquoi suis-je le seul à avoir le mot de passe de la page Facebook, Lucy?
Facebook sayfasının şifresini istiyor.
Il a besoin du mot de passe de la page Facebook.
Ama umuyorum ki tüm bunları kafanda tartma fırsatı bulunca Bay Singleton'ın cesedinin başında büyük resim uğruna boş bir sayfayla duran aynı kişi olduğunu unutmamandır.
Mais j'espère qu'une fois que tu auras réfléchit un moment à tout ça, tu te souviendras que tu es le même homme qui, lors de la remise d'une page vierge trouvée sur le cadavre de Mr Singleton, est resté aux côtés du capitaine pour le bien d'un plus grand dessein.
Hem de oldukça önemli bir haber olarak.
Couverture et page centrale.
Hayır, devam ettim yoluma.
Non. J'ai tourné la page.
Sana Facebook sayfamızı yollamıştım hatırladın mı?
Je t'ai envoyé la page Facebook, y a longtemps.
Hadi, bunu aşmalısın artık.
Il faut tourner la page.
30. sayfa eksik çıkmış.
C'est la page 3 sur 30. C'est incomplet.
İkinci sayfanın özeti.
Le sommaire, page 2.
- Hıhı. Sayfa 3'te.
La page 3 est un peu...
Zach, duymak istemeyeceğini biliyorum, ancak bunu sonlandırma hakkın var artık?
Zach, c'est dur, mais tu vas pouvoir tourner la page. Tu sais ce qu'a dit le détective?
- Bu kaydettikleri sayfa. - Onu kim kaydetmiş?
- Ils ont supprimé cette page.
- Yeni bir sayfa açtım.
J'ai tourné la page.
Litchfield'ın Bettie Page'i.
La Bettie Page de Litchfield.
Nörovasküler cerrahına çağrı atın. Acil kardiyolog gerekiyor.
Page neurovasculaire, j'ai besoin d'un cardiologue ici.
Bu Parlak Yıldızlar Kitabı'ndan bir sayfa.
C'est une page du "Livre des Etoiles Lumineuses"
Ana sayfada değil, çok tuhaf.
Eh bien, étrangement, ce n'est pas en première page.
Onuncu sayfada.
Page dix.
Bu bir internet araştırmasında Seattle Refakat servisinde bulunan ikinci kız ama aralarında tutuklanan yok.
Je veux dire, ça fait deux filles qui arrivent en première page d'une recherche internet pour des escortes à Seattle et pas d'arrestation entre elles.
Ama Major'un başka biriyle beraber olduğunu görmek?
Mais voir Major en train de peut-être tourner la page avec quelqu'un d'autre?
Hadi sayfasına bakalım.
Jetons un coup d'oeil sur sa page.
30 sayfalık şeyin ikinci sayfasında uyuyakaldım.
Je me suis endormi à la page deux, sur trente.
Bunu geçmişe gömebilirsin.
Tu peux tourner la page.
"Bunu atlatacaksın." İnsanlar bunu söylüyor, değil mi?
"Vous tournerez la page." C'est ce que les gens disent, non?
"Bunu atlatacaksın." tam olarak ne demek ki?
Qu'est-ce que ça veut vraiment dire, "tourner la page"?
Neyi atlatacaktım, atlattıktan sonra ne olacaktı?
Tourner quoi? Qu'est-ce qu'il y a sur la prochaine page?
Asıl "Bunu atlatmak." budur dedi.
Et là, elle dit "tourne la page".
Ben de, bunu senin kadar unutmak istiyorum.
Je veux tourner la page autant que toi.
Facebook sayfası hakkındaki şeyler de ne?
Et ce qui est à ce sujet la page Facebook?
Facebook sayfama bir şey mi gönderdin?
Que, avez-vous postez quelque chose sur ma page Facebook?
Bu yüzden bu sana yazdığım son yazı Günlük.
C'était ma dernière page, cher journal.
Parade Dergisi için kocanızla evde oturup bir yandan bal kabağı oyarken,... diğer yandan kapınıza gelecek çocuklara alman kurabiyesi pişirirken sizinle bir röportaj yapmak isterdik.
On voudrait faire une double page dans le magazine Parade... vous deux à la maison, vidant la citrouille... peut-être en train de cuire des biscuits pour ceux qui vont passer Halloween.
Sayfayı ne zaman çevireceğini bilmek.
Savoir quand tourner la page.
Gryzzl profiline bir bakalım.
On va ouvrir ta page Gryzzl. Elle?
Kusura bakma ama evrakların biri eksik olduğu için imzalar geçersiz.
Non, je suis désolé, mais il y a une page du document manquante donc les signatures ne sont pas valides.
GryzzlTube sayfasını milyonlar ziyaret ediyor.
Sa page sur GryzzlTube à des millions de vues.
İşaretlediğim sayfaya bak.
Regardes la page que j'ai marqué.
Hem kolay okunuyor hem de hepsi bir sayfaya sığdı.
C'est lisible, et compact. Ca rentre sur une page.
Yazı mı yazıyorsun?
Syndrome de la page blanche?
Pekâlâ, 14 ve dört.
La page 14 et quatre.
14 ve dört diyorsun.
Bon, page 14 et quatre.
- Dan.
La page Facebook ne t'appartient pas.
9. sayfada alt kısımdaydı.
Relégué en page 9, en bas de page.