Paltom Çeviri Fransızca
101 parallel translation
Şapkam ve paltom...
" Chapeau et manteau...
- Bu benim en iyi paltom.
- C'est mon meilleur manteau.
Piç kurusu. Neden altı adet kürk paltom olamazmış?
Pourquoi n'aurais-je pas 6 fourrures?
Paltom, Jim'in ki gibi olsun istedim, fakat nereden aldığını bulamadım.
Mon manteau. Je voulais le même, mais impossible de savoir d'où il venait.
Pekala, birbirine karıştırma, çünkü benim paltom bu.
Mais ne les confondez pas, mon manteau, c'est celui-ci.
Oswald! Paltom.
Oswald, mon manteau!
Kahverengi bir paltom var.
- J'ai un pardessus brun.
- Evet, eski paltom.
- C'est le même vieux manteau.
Giysilerim! Paltom...
Grand comme un chameau et fort...
Kırmızı paltom! Gitmiş! Görebiliyorum.
Mes vêtements, mon manteau écarlate, tout est parti.
Paltom! - Kırmızı paltom!
J'exige une battue.
- Paltom nerede?
- Où est mon manteau?
Şapkamla paltom Bayan Kelly. Peki Dr. Chumley.
Mes affaires, Mlle Kelly.
- Paltom.
Ah! Le manteau.
Bu benim paltom değil.
Oui, je l'ai fait... Ce n'est pas mon manteau.
- Evet, benim paltom.
- Oui, c'est mon manteau.
Paltom yanıyor!
Mon manteau est en feu!
- Paltom.
- Mon manteau.
- Üzgünüm ama o benim paltom.
- Désolée, c'est mon manteau.
Şapkam, paltom ve silahım var bu kadar.
J'ai un chapeau, un manteau et un flingue, c'est tout
- Heyecanlanma! - Bir dakika, paltom.
Ne sois pas nerveux.
Bekle, paltom.
Attends!
Benim paltom değil ama aynı bundan bir tane vardı, çalındı.
Ce n'est pas le mien... mais j'en avais un semblable. Les cigarettes sont les mêmes.
Almanya'dan aldığım bir paltom vardı.
J'avais rapporté un manteau d'Allemagne.
Sıcak bir paltom yok, sıcak bir atletim yok.
sans un bon manteau qui me tiendrait au chaud.
- Paltom.
- Manteau,
"Üstüme giyecek bir paltom bile yokken..."
" Comment épouser une jolie fille
Sadece paltom ıslandı.
Juste mon manteau.
Az önce mısır almak için dışarı çıktım ve geldiğimde biri koltuğumu almış. Paltom da oradaydı hatta.
Je suis sortie acheter du pop-corn, on a pris mon siège, et j'ai laissé mon manteau.
Benim paltom bu. Ver.
- C'est mon manteau.
Benim de paltom vardı.
J'avais aussi un manteau.
Paltom.
Mon imperméable.
Orada bir paltom var.
J'ai une veste, derrière.
Ayrica paltom yapilirken hiçbir masum hayvan aci çekmedi.
En plus, j'ai un très bon manteau qui n'a fait souffrir aucun animal.
Bu benim kışlık paltom.
C'est mon manteau.
- Hey, benim de buna benzer bir paltom var.
J'ai le même manteau.
Belki de bu benim paltom değildir.
C'est peut-être pas mon manteau.
Bekleyin, paltom...
Ah! Attendez! Mon manteau!
O benim paltom, değil mi?
C'est bien mon manteau?
Yani, param yoktu, paltom yoktu, dışarısı çok soğuktu, ama adamım, çok mutluydum, sokağın ortasında durdum ve kısa bir dans ettim.
J'avais pas d'argent, pas de manteau, il faisait froid, mais putain, j'étais si heureux que j'ai dansé en plein milieu de la rue.
Çantam ve paltom.
Mon sac et mon manteau...
Paltom sandalyene sıkıştı!
J'ai accroché mon manteau.
Şapkam ve paltom.
Te voilà enfin!
Paltom.
Ma veste.
- Gümüş paltom!
Mon manteau écarlate!
- Ama paltom.
- Mon manteau!
Sıcak bir paltom yok,... sıcak bir atletim yok.
qui me tiendrait au chaud?
Bu benim uğurlu paltom!
Mon manteau porte-bonheur!
O zavallı meleğe nasıl terör estiriyordun kim bilir. Benim neden doğru dürüst bir paltom olamıyor? Mızmızlanmayı kes!
- arrête de pleurnicher il est très bien je dois porter ce maudit chandail dessous pour me tenir chaud il magnifique c'est un pull mexicain il a mille ans c'est une antiquité précolombienne de valeur
Paltom senindir!
Mon manteau est à vous!
Paltom boyansın istemedim.
- Vous l'avez vu avant qu'il soit sur elle?