Parasite Çeviri Fransızca
1,032 parallel translation
Yüzbaşı Sancy'nin beni seçme sebebi toplumun beni istememesiymiş.
On m'a choisi parce que le capitaine Sancy a dit que j'étais un parasite social.
Beni toplum istemiyor.
Moi, un parasite social.
Sefil bir asalaksın, Sadece paramın peşindesin.
tu es un miserable parasite. tu veux juste mon argent.
Burada, kolunda bir tür parazit olan bir adam var.
Il y a un homme ici avec une sorte de parasite sur le bras.
Sonra resmi geçitteki o çocuk geldi. Polise tutuklanmam değil acınmam gerektiğini söyledi. Çünkü ben tipik bir burjuva parazitmişim.
Ce garçon, il était dans la parade... il a dit aux policiers de me prendre en pitié... car je suis l'image même du bourgeois parasite... et le fruit pourri d'une civilisation infecte.
Tuz madenlerinde kölelik yapar, karda yalın ayak o ağır torbaları taşır. Kazakların sıcak nefesinden başka onu hiçbir şey ısıtamaz.
Si, par dessus le marché, ils découvrent qu'il est marié... à un parasite, fille d'un capitaliste américain... il en aura pour 20 ans... d'esclavage dans les mines de sel, à traîner ces sacs... pieds nus dans la neige, sans rien pour le réchauffer... à part la respiration des Cosaques.
- Hayır Bay Tom.
Un dégénéré et un parasite.
Seni hırsız kör serseri!
Aveugle de mes deux! Sale parasite!
Seni asalak seni!
Parasite!
Bak, bu asalak benim üzerimden, hepimizin üzerinden geçindi.
Ce parasite a profité de moi. De nous toutes.
Bizi rahat bırak, seni parazit.
Laissez-nous tranquilles, parasite!
Parazit mi?
Parasite?
Garip bir tür titreşim olmalı.
Une espèce de... de vibration parasite.
Neden mi? Çünkü, bir parazit olmaktan sıkıldım artık.
Parce que j'en ai assez du rôle de parasite.
- Bir parazit yapısına sahip değilim.
- Je n'abrite aucun être parasite.
Şu parazitle birlikte git.
Faites sortir ce parasite.
Bilinen bir erkek parazit türü olmasının dışında.
Sauf si on le considère comme un type courant de parasite mâle.
Sen bir asalaksın.
Tu es un parasite.
Sulu, virüse benzer organizma topladı, bir bitki paraziti, bulabildiğim en yakın canlı türü bu.
Sulu a détecté un organisme, un parasite, seule forme de vie que je puisse trouver.
Bones, bak bakalım bitki örtüsü ve parazitinle ilgili bir şey bulacak mısın.
Bones, essayez d'en savoir plus sur la végétation et son parasite.
Baldıran adını taşımak normal değil.
Ce n'est pas normal de s'appeler "Arbres". C'est un parasite.
Senin gibi pis bir hamam böceğinin krallar gibi kasılarak yürümesi olacak şey değil.
Un parasite de votre espèce n'a rien à faire ici!
Seni kokuşmuş ecnebi solucan.
Tu pues, sale parasite d'étranger.
- Parazit.
- Parasite.
- Deli parazit.
- Parasite.
Kumarbazlar, dürüst insanların gölgesinde alçakgönüllülükle yaşamalılar.
Qu'est-ce qu'un yakuza, parrain? C'est quelqu'un qui parasite les gens honnêtes.
Karı parası yemeye devam et, asalak!
Tu squattes toujours, parasite!
Senin ölmeni istiyorum, seni aşağılık kalleş!
Toi! Maudit parasite!
Çarımızın mekânına girme cüreti gösteren o asalaklar da kimmiş?
Qui est ce parasite qui a osé briser la porte dans la salle de Tsar?
Umarım istenmeyen bir parazit olduğunu sana zorla dinletirler.
C'est bien fait. J'espère qu'on t'enfoncera dans le crâne que tu n'es qu'un parasite!
Güzel bir uyku zamanı, seni çöp torbası.
C'est l'heure de faire un gros dodo, saleté de parasite.
Sen bir asalaksın! İnsanların dertlerinden geçiniyorsun.
Tu es un parasite qui vit du malheur d ´ autrui.
Güneyde, seni hasta edecek bir parazit var...
Dans le sud on peut attraper ce parasite...
Kenny, Güney'de bu mantar parazite yakalanabilirsin. Parazitten kurtulmak çok zor. Ne zaman eve geleceksin?
Kenny, tu peux attraper ce champignon parasite dans le sud, c'est très difficile de s'en débarrasser.
Peki, neden faydalı bir parazit yaratmayalım ki?
Pourquoi ne pas élever un parasite utile?
İnsan organının görevini devralabilecek bir parazit.
Un parasite qui pourrait remplacer un organe?
Mesela ; bir parazit üretip, onu vücut boşluğuna yerleştirirsin, o da, kendisini dolaşım sistemine yerleştirir, ve tıpkı bir böbreğin yaptığı gibi kanı süzer.
Par exemple, un parasite qu'on greffe dans le corps humain, qui se branche sur le système circulatoire, et qui filtre le sang comme le fait un rein.
Çürümüş böbreğin yerine, mükemmel durumda iyi huylu bir parazitimiz var.
Ça donne quoi? Un bon parasite à la place d'un rein foutu.
Böylece, bağırsaklarımızı düzeltmek için bir parazit yarattı. Bir alıntı :
Pour y remédier, il a créé un parasite, je cite :
Evet, ona bir parazit yerleştirdi, vücudunu ele geçirdiği anda, anlaşıldığı üzere, sonuçları da ortaya çıkmış oldu.
Il lui a greffé le parasite, et quand il s'est implanté, elle a pété les plombs.
- Ne olacağını asla bilemezsin.
On ne sait jamais à quel parasite tu auras affaire.
Defol buradan, seni lanet parazit.
Tire-toi, sale parasite.
Kendini şaşmaz adaletin ahlaklı bir rahibi gibi gösterip bana parazit diye sesleniyordun.
Vous, qui vous prenez pour un grand prêtre de la morale... de la justice vertueuse... vous m'avez appelé un parasite.
- Öyleyse, nasıl yaşıyorsun seni asalak?
- Alors comment vous débrouillez-vous, parasite?
- Ben bir asalağım!
- Je suis un parasite!
Tam bir asalak.
Un parasite! Vous êtes contre?
- Linnet Ridgeway bir kenedir.
Linnet Ridgeway est un parasite de la société.
O bir asalaktı, bir parazit, ve dışlanmayı hak ediyordu.
C'était un parasite... qui méritait de se faire supprimer.
Bergmann vicdansız bir ekonomik parazite, bir halk düşmanına değiniyordu.
Le tribunal se prononce contre Bergmann, parasite de l'économie.
Ana karnında yaşadıklarımı anlatayım da dinlesin diye bir asalağa saatine 100 dolar vereceğimi sanıyorsan çıldırdın demektir.
Si tu crois que je paierai un parasite 100 $ de l'heure pour m'écouter parler de ce que j'ai fait dans l'utérus de ma mère, tu es folle.
Boşa vakit harcamak zinhardır.
Tu n'es qu'un parasite.