English phrases | Russian phrases | Turkish phrases
Translate.vc / Türkçe → Fransızca / [ P ] / Parayı

Parayı Çeviri Fransızca

23,169 parallel translation
Yani siz bu parayı kumardan kazandınız, değil mi?
Je veux dire, c'est pas au jeu que vous avez gagné cet argent?
Bu parayı Texas Midland bankasına götürün.
Laissez la Texas Midlands gérer cette fiducie.
- Hadi gidelim. - Kumarhaneye git. Planladığımız gibi parayı değiştir.
- Va au casino échanger l'argent, comme prévu.
Yani ihtiyacının olmadığı harcamış olmadığın parayı çalabilirdin...
Pour pouvoir voler de l'argent que vous ne semblez pas avoir dépensé et dont vous ne semblez pas avoir besoin. Vous avez une famille?
Eğer bana kalsaydı, etrafa bir göz atardım, ve parayı düşünürdüm, nereden geldiğini değil... hadi şimdi araca bin.
À votre place, je ne chercherais pas à savoir qui me paye et j'embarquerais.
Parayı verdiğin an vereceğim.
Je le ferai, dès que tu le lâcheras.
"Teşekkürler Rose" diyeceksin ama parayı nereden bulduğuna bakmayacaksın.
Tu remercies Rose sans regarder d'où il vient?
Gabe o parayı idare edecek durumda değildi.
Il pouvait pas gérer ces sous.
Parayı nereden bulacaksın?
Avec quel argent?
Sevgiline falan bakmak için parayı nereden bulacaksın?
Comment tu payeras tes sorties?
Parayı kap ve kaç.
Prend l'argent et sauve-toi.
Şey yaptınız mı... Vegas'a gidip fahişe kılığında sokağa çıkıp... bir müşteriden en fazla parayı... kim kapacak diye yarışıyorsunuz.
Faites-vous ce truc... d'aller à Las Vegas et vous vous habillez en pute... et vous sortez et il y a un concours... pour voir qui peut avoir le plus de pognon d'un john... alors vous lui dites, "Je suis un flic infiltré"...
Rüşvet dilinde parayı almak "kabul ediyorum" anlamına gelir.
Quand on prend l'argent d'un pot-de-vin, ça veut dire "j'accepte".
Parayı aldığına göre yapılmış bir anlaşmamız var.
Je vois que tu as pris l'argent, on a donc une entente tacite.
Yuh. Nakliyatın durduruldu çünkü parayı almadım.
Parce que tu ne m'as pas donné l'argent.
Eğer parayı o almadıysa ekibimde kimin benden para çaldığını bul ve öldür.
S'il n'a pas reçu l'argent, trouve qui m'a volé dans mon organisation - et tue-le.
- Parayı ver ve anlaşalım işte.
Donne-nous l'argent, et on a une entente.
Sana parayı geri vereceğim, yemin ederim.
Je vais vous rembourser! Promis!
Parayı da umursamıyorlar.
Ils se fichent de l'argent.
Bu Ken'in hayaliydi. Bu yüzden parayı istedi. Aman Allah.
C'était le rêve de Ken, c'est pour ça qu'il voulait l'argent.
- Peki ya olursa? Parayı geri alma garantisi yok, evlat.
C'est pas satisfait ou remboursé.
Her biriniz burada durmayı kabul ettiğiniz gün yasal olmayan parayı almaya karar verdiniz.
Vous avez tous accepté de vous retrouver ici le jour où vous avez piqué le fric.
Parayı İçişleri'ne verecekti. Seni yakaladığı şüphesizdi.
Matty allait leur rendre le fric.
- Parayı unut.
Te bile pas pour ça.
Parayı nereden buldun?
D'où il sort le pognon?
parayı da.
L'argent avec aussi.
O da parayı ve zevki mi alsın? Olmaz.
- Pour qu'il ait à la fois l'argent et le plaisir?
Hepiniz Üç Kart Oyunu'nu, yani "Bul Karayı Al Parayı" bilyorsunuz değil mi?
Vous connaissez tous le jeu de Bonneteau, dont l'objectif est de retrouver la Reine?
"Bul Karayı Al Parayı" oynadığımız zamanı hatırlıyor musunuz?
- Vous vous souvenez du jeu de Bonneteau?
Yani o parayı harcamış olacaktım.
Cet argent aurait déjà été claqué.
Çok kötü olmuş, pastane için gereken parayı da alamamış.
Ça, c'est rude. Sa boulangerie a pas été financée.
Ya metroya, ya da fazla mesaiye. Parayı kullanabilirim.
Ou je fais des heures sup. J'ai besoin de fric.
Ne yapacaksın? Parayı hâlâ istiyor musun?
Tu vas faire quoi, tu veux toujours cet argent?
Parayı nereden alıyorlar peki?
Où trouve-t-elle l'argent, alors?
Eğer o parayı kazanırsam kendi stüdyomuzu kurabilir, kendi etiketimizi başlatabiliriz.
Si je gagnais cet argent, on pourrait avoir notre studio, notre maison de disque.
Bak, o parayı kazanmak istiyorsan koalanın söylediklerini yap yeter.
Si tu veux gagner le prix, fais ce que le koala te dit.
Parayı arabama koyar mısın Derek?
Mets l'argent dans ma voiture, Derek.
Peki parayı nereye sakladın?
Eh bien, où as-tu caché l'argent?
Baba, bekle Parayı bulacağım, söz veriyorum.
Attends! Je trouverai la somme, promis!
O kadar parayı nereden bulacaksın?
Où vas-tu trouver un montant pareil?
- Parayı ona ver!
- L'argent! - D'accord!
Şimdi karşınızda o performans... Western Union, parayı her zaman en iyisine kazandırır. Süperstar yarışmamızın olmazsa olmazı o.
Vous allez assister à une prestation, dont la Western Union Super Star Competition ne peut se passer.
Her yıl olduğu gibi Western Union, parayı her zaman en iyisine kazandıracak. Süperstar ödülümüz bu sene de Gaurav Chandna'ya.
Cette année, comme les précédentes, le trophée de la Western Union Super Star Competition revient à Gaurav Chandna.
Parayı öde, anahtarı al.
Payez cash, prenez la clé.
Western Union, parayı daima en iyisine kazandırır.
Western Union. Transférer de l'argent pour le mieux.
İşlerinin tutması, Davayı ve parayı kazanır- -
- Pour conserver leur emploi, pour gagner le procès, pour de l'argent.
Parayı veren sensin patron.
C'est votre argent, patron.
Silahları, parayı ve tabii cesedini aramalarını sağlamalıyız.
Il doit trouver des armes, un trésor... votre corps.
Normalde seni hackliyorlarsa parayı çalarlar.
Normalement, les pirates prennent de l'argent sur ton compte, ils n'en déposent pas.
İşte, parayı al.
Tiens, prends l'argent.
Parayı çalacaksın o hâlde, öyle mi?
Vous comptez voler l'argent?

© 2017 - 2024 Translate.vc | [email protected]