Perce Çeviri Fransızca
1,161 parallel translation
Adamların üstünde delik açıp sonra oraya kurşun döküyoruz.
On les perce au F.M. Et on les truffe de plomb.
Ve ağzında doğru zamanda patlamalı.
Et il se perce dans votre bouche juste au bon moment.
Aşağı in yoksa göğsünde öyle bir delik açarım ki baykuşlar içinde yuvalanır.
Descends ou je te perce un nid de hibou en pleine poitrine.
19 yaşındaydım ve kulağımı deldirmenin havalı olacağını düşündüm.
A 19 ans, j'ai voulu qu'une fille me perce l'oreille.
Bay sivilce katilini sor ; onu herkes tanır!
Demande M. Je-les-Perce.
- OnIarı deImeIisin yoksa patIarIar.
- Perce-les, sinon elles explosent.
Tak ve del.
Tu la mets là et ça perce tout seul.
Orada ne yapıyorsun? Delik açıyorum.
Je perce des trous.
Cıvataların uyacağı delikler açıyorum.
Je perce des trous dans lesquels on visse des boulons.
Ben seni tanıyan bir kralım... ve bilirim... bunun kutsal yağ, asa veya kraliyet tacı olmadığını... ne de üzerine oturduğu tahttır... bu dünyanın kıyılarına vuran azamet dalgası da değildir... bunların hiçbiri... kraliyet yatağına uzandığında... rahat uyutamaz insanı... dolu bir mide ve boş bir kafayla... yorucu günün ardından dinlenmeye çekilen... zavallı bir esirin uyuduğu kadar... ne bir kâbus ne de cehennem iblislerini görür... gün doğumundan batımına kadar...
Je suis un roi qui te perce à jour... et je sais... que ce n'est pas l'onction du sacre, le globe... l'épée, la masse, la couronne impériale... le manteau tissé d'or et de perles... le titre ronflant qui précède le roi... le trône où il siège... ni le flot de la magnificence... qui vient battre la rive altière de ce monde.
Kendi işini kendin becer.
Perce tes boutons toi-même.
Cevap ver bana.
Que je te perce à jour? Réponds.
Beni rahatsız ediyor.
Il me perce comme un poignard.
Sonra küpe takmaya başlar. Onu, sinemadan bir sokak önce bırakmanızı ister.
Puis elle se perce les oreilles, se fait déposer à 100 m du cinéma.
Ama yabancılara özeniyor.
Mais il perce à jour les étrangers.
Larson topu McGill'e veriyor. McGill ortada, göbekten ilerliyor.
Passe à McGiII, qui s'échappe, perce Ia défense,
Terry Hall, puck onda, puck'ı kardeşi Jesse'ye atıyor. Mavi çizgiyi geçiyorlar Jesse Hall boşluk arıyor Sağa hareket ediyor, kaleyi karşısına aldı Vuruyor ve GOOL!
Terry hall passe en avant à son frère Jesse qui franchit Ia ligne bleue, perce Ia défense arrive en face de Ia cage et marque!
Işık pencerenin sarı gölgelerindeki deliklerden sızar.
La lumière perce des stores vénitiens jaunâtres.
Önce ortadoğu yörüngesinde bulunan askeri casus uydusuna gireceğim.
D'abord, je perce le satellite militaire géostationnaire du Midwest.
Herneyse dükkana dönersek "Tuzak Çivileri" ve işte karşınızda Minik Bayan Springfield.
Pour activer la barrière qui perce les pneus, voici Petite Miss Springfield.
Ve adı da Noel Canavarı'ymış
Ce Perce-Oreille... est un monstre
Bay Noel Canavarı'nı kaçırmak mı?
Kidnapper le Perce-Oreille?
Kaçıralım Noel Canavarı'nı Kilitleyelim sımsıkı
Kidnapper le Perce-Oreille Et puis l'enfermer
Kaçıralım Noel Canavarı'nı Atalım bir kutuya
Kidnapper le Perce-Oreille Et le jeter dans un trou
Kaçıralım Noel Canavarı'nı Sokalım bir çuvala
Kidnapper le Perce-Oreille Et l'emmener en mer
Kaçıralım Noel Canavarı'nı Pataklayalım sopayla
Kidnapper le Perce-Oreille Lui donner des coups
Kaçıralım Noel Canavarı'nı Ayıralım parçalara
Kidnapper le Perce-Oreille Et l'écrabouiller
Kaçıralım Noel Canavarı'nı Ne göreceksek görelim sonra
Kidnapper le Perce-Oreille On verra quels effets
Noel Canavarı, öyle mi?
Le Perce-Oreille!
Bay Noel Canavarı giysisi.
Mon costume de Perce-Oreille.
PASKALYA YORTUSU KUTLU OLSUN Bu Noel Canavarı değil ki!
- Ce n'est pas le Perce-Oreille!
- Noel Canavarı değil.
Ce n'est pas le Perce-Oreille!
Noel Canavarı, böyle bir kapının arkasında!
Le Perce-Oreille est derrière une porte de cette forme là!
Noel Canavarı'nı yakalarken dikkatli olun.
Faites attention avec le Perce-Oreille.
Noel Canavarı. Ta kendisi.
Le Perce-Oreille en personne...
- Bowman şifreyi çözdü mü? - Hayır.
Bowman a percé le code?
Dinle, Bowman, Lecter'un kodunu çözdü.
Bowman a percé le code que Lecktor a utilisé pour l'annonce.
Yeraltı akıntısı mağaralara doluyorsa, önce mağaralar dolacak..
Le ruisseau souterrain ayant percé son lit tombe dans une caverne.
Silahım yok.
Tu m'as percé à jour. J'en ai pas.
Boru hattından faydalanıyorlar.
Ils ont percé l'oléoduc.
Seni biliyorum Christopher.
Je t'ai percé, Christopher.
Eşinize durumu şöyle açıklıyordum, çıkış tüneli kazarken ana kanalizasyon hattına rastladık.
Je disais à votre moitié qu'en creusant notre tunnel, on a percé une canalisation d'égout.
Geçen sene meksiga ligindeydim.
J'ai pas percé au Mexique.
Bay Lester de gazinonun afyon yatağının düzenli bir müşterisi.
J'ai comme promis percé le mystère sans quitter mon appartement.
O vurgundan sonra sesini duymak güzel kalleş herif.
Merci de m'avoir téléphoné quand t'as percé, salaud!
Karındeşen ve Façabozan en hafif lakapları.
Perce-Bedaine et Casse-Trogne sont leurs sobriquets les plus doux!
En sevdiğim grup henüz kurulmamıştı.
Les Tigers, dont je deviendrai fan, n'avaient pas encore percé.
Dur, dur, dur biraz.
Attends, l'engin est percé.
Ve odadan çıkıyorum, geri geliyorum... ve biz de bardakta erişteler var ve siktiğimin 10 dakikası içinde... karıncalar plastik bardağı çiğnediler.
Je sors de la pièce, je reviens, j'avais pris des Noodles, et en dix foutues minutes, les fourmis avaient percé le pot en plastique.
Akşam yemeğindeki kıyafetleri üzerindeydi, ve bir tabanca kuşunuyla beyninden vurulmuştu.
Elle portait une robe du soir. Une balle de revolver lui avait percé la tempe.
ARALIK 25 + NOEL CANAVARI
( marrons chauds ) ^ 25 déc. + Perce-Oreille