Phillipe Çeviri Fransızca
148 parallel translation
- Efendi Phillipe.
- Monsieur Philippe, monsieur.
Efendi Phillipe, babanız birkaç günlüğüne gitti diye evin içinde oraya buraya koşturabileceğinizi sanmayın.
Ce n'est pas parce que votre père s'absente que vous devez courir dans tous les sens.
Söylediğimi yaptınız mı, Efendi Phillipe?
Avez-vous fait ce que je vous avais demandé?
Öğünler arasında bir şey yemenize izin veremem, Efendi Phillipe.
Il ne faut pas manger entre les repas.
Hadi, Efendi Phillipe. Oturun şuraya. Salata alın.
Philippe, venez manger votre salade.
Öğün aralarında atıştırdığınız belli oluyor, Efendi Phillipe.
Vous avez encore grignoté entre les repas.
Yine mi yalan söylüyorsunuz, Efendi Phillipe?
- Vous mentez encore?
- Hadi, Efendi Phillipe. Ne bekliyorsunuz?
- Qu'attendez-vous Philippe?
Efendi Phillipe, söyleneni yapın ve yiyin. Haydi.
Faites ce que je vous dis.
Efendi Phillipe, bunun için özür dileyeceksiniz.
Présentez-moi immédiatement des excuses.
Bir sineği bile doyuracak kadar yemiyorsunuz. Önce öğle yemeği ve ve şimdi de akşam yemeği, Efendi Phillipe.
Pas de déjeuner et maintenant pas de dîner.
Demek bu yüzden iştahınız kaçtı, Efendi Phillipe.
Je comprends mieux pourquoi vous perdez l'appétit. Grignoter entre les repas.
Bana yalan söylemeyin, Efendi Phillipe. Annenize anlattığımda çok pişman olacaksınız.
J'en aviserai votre mère.
- Teşekkür ederim, Phillipe. Julie'ye bizimle akşam yemeğine gelmesini söyledim.
J'essayais de convaincre Julie de manger avec nous ce soir.
- Baines'e çok düşkünsün, değil mi Phillipe?
- Tu aimes bien Baines? - Sûr.
- Ben de gelebilir miyim, Phillipe?
- Montre-lui Macgregor.
- Phillipe. Sanırım şu tarafa gitti.
Il est passé par ici.
Bu hiç hoş değil, Efendi Phillipe.
Ce n'est pas gentil, Philippe
Bayan Baines'e yardım edin. Efendi Phillipe, biz daima arkadaş olduk, değil mi?
Nous avons toujours été amis n'est-ce pas?
Hadi. Phillipe.
Philippe
Phillipe ne? - Evet.
C'est tout.
Phillipe mi? Phillipe ne?
Philippe comment?
Phillipe, değil mi?
Philippe? Que fais-tu là?
Phillipe'i tanırım. Uykusunda yürümez.
Je connais Philippe Il ne marche pas en dormant.
Değil mi, Phillipe?
N'est-ce pas, Philippe?
Dinle Phillipe, seni korkutan bir şey mi oldu?
Quelque chose t'a effrayé?
Buraya gel, Phillipe.
Viens voir, Philippe
Ayakta uyuyor. Neydi bu sırlar Phillipe?
Quels secrets, Philippe?
Phillipe'i görebilir miyim?
Pourrais-je voir le petit garçon, Philippe
- İsmin Phillipe, değil mi?
- Tu t'appelles Philippe? - Oui.
Phillipe, daha önce bir dedektif ile tanıştığını sanmıyorum.
Alors, Philippe, tu n'as jamais rencontré un détective avant.
Biliyor musun Phillipe, benim de senin gibi bir oğlum var.
Tu sais, Philippe, j'ai un fils comme toi.
- Phillipe, neden kaçtın?
- Pourquoi t'es-tu sauvé?
Phillipe, kaçmana sebep olacak ne gördün?
Philippe, dis-moi pourquoi tu t'es sauvé.
Phillipe.
Philippe et?
Hiç kimse! - Phillipe.
- Philippe
Phillipe, şimdi söyle bakalım Baines'in yanında kim vardı?
Maintenant, Philippe, dis-moi... qui était avec Baines?
Yukarı çıksan iyi olur, Phillipe.
Retourne dans ta chambre, Philippe
Neden "cinayet" dedin, Phillipe?
Pourquoi dis-tu "assassinée"?
Annene bir mesajın var mı, Phillipe?
Il a l'air négligé. - Un message pour votre mère?
- İşte mendilin, Phillipe.
- Ton mouchoir, Philippe
Efendi Phillipe, derhal oradan uzaklaşın.
Philippe, venez ici. Dois-je venir vous chercher?
- İştahınız yok mu, Efendi Phillipe?
- Vous n'avez pas faim? - Non, Mme Baines.
Bayan Baines'i ciddiye almamalısınız, Efendi Phillipe.
N'accordez pas d'importance à ce qui vient de se passer.
Evet, Phillipe. Bayan Baines'in sırlarını bile.
Même un secret de Mme Baines.
Phillipe mi?
Philippe? Philippe comment?
Neden kaçtın Phillipe?
- Pourquoi t'es-tu enfui?
Bildiğin her şeyi anlat, Phillipe.
Dis-moi tout ce que tu sais, Philippe
Sana niye sinirlenmişti Phillipe?
Pourquoi était-elle en colère?
- Ne gibi oyunlar, Phillipe?
- A quoi, Philippe?
"Onlar" kim Phillipe?
"Ils," Philippe?