Piano Çeviri Fransızca
3,282 parallel translation
- Elton John. - Olamaz. Evet ve o güzellikten öylesine etkilendi ki lavanta piyanolarına oturup "Tiny Dancer" ı çaldı.
Il a trouvé ça tellement beau qu'il s'est mis au piano lavande et a joué Tiny Dancer.
Öldüğü zaman bir tane oyuncak kedisi vardı eve girdiğinde Mugsy piyanonun üstünde olurdu sürekli onunla konuşurdu.
Elle a fait empailler son chat quand il est mort. Quand on entre chez elle... on voit Mugsy sur le piano. Il est là, elle lui parle.
Piyano çalan bir kedinin fotoğrafını bana iletip altına "Çok komik!" yazdığın zaman öyle ayarlamıştım.
- Je t'y ai mis après que tu m'aies envoyé la photo d'un chat jouant du piano.
Haskell, makarna servisi yapılan piyanolu bir lokantada olduğunu söyledi.
Il a dit qu'il était dans un restaurant qui sert des pâtes, avec un piano bar.
10 ya da 11 sene önce, Joey'nin çalıştığı bir lokanta hatırlıyor musunuz?
Vous vous souvenez si Joey jouait dans un piano bar il y a à peu près 11 ans?
Joey, cesedini bulduğumuz yerin yakınında bir lokantada çalışmış.
Joey a joué du piano dans un restaurant pas loin de là où on a trouvé son corps.
Piyano mu çalıyorsunuz?
Vous jouez du piano?
Piyanosundan mesela?
Je veux dire, son piano.
Burt? Piyanoma ne oldu?
Burt, où est passé mon piano?
Piyanom.
Mon piano.
Umarım rahatsız olmamışsındır. Piyano biraz yalnız gözüküyordu da.
J'espère que ça ne te dérange pas, le piano se sentait seul.
Aslında bana, çok uzun zaman önce Haley'nin beni piyano çalarken bulduğu bir günü hatırlattı.
En fait, ça me rappelle ce jour, il y a longtemps, où Haley m'a trouvée à jouer du piano.
Gir şişe giya, gir şişe giya,... gir şişe giya.
Panier, piano. Panier, piano. Panier, piano.
Piyanisttin değil mi?
C'est toi le joueur de piano.
Eski haline döndüyse piyano olan herhangi bir yere gidebilir.
Si elle est comme avant... n'importe où, s'il y a un piano.
Piyano çalmaya çalışıyor.
Elle essaie de jouer du piano.
Bunlar Lilly piyano çalarken mi oldu?
Avant l'incident, Lilly jouait du piano?
Lilly orada piyano çalıyordu.
Lilly jouait du piano, là-bas.
Piyano çalmaya başladığında Ray yanına oturdu.
Ray s'est aussi mis au piano et a commencé à jouer.
Ben asla... Asla piyano dersleri almadım.
Je n'ai jamais... je n'ai jamais pris de leçons de piano.
Harika bir piyano.
C'est un beau piano.
Piyano teliyle. Niçin?
Avec une corde à piano.
Piyano mahvoldu ya!
Mon piano est défoncé, mec!
Onlar öldü, piyanonun işi bitti.
Eux sont morts, le piano est totalement mort.
Küçük bir oyuncak org.
C'est un petit piano.
Ve ben var Bir bebek büyük.
Et un piano quart de queue.
Bu Mozart'ın " piyano sonatı oldu hayır. 1775 2'f'" dan.
C'était la sonate pour piano no 2 de Mozart, - de 1775.
Uzun zaman önce... Piyano çalardım.
Il y a quelques années, j'adorais faire du piano.
Piyano mu?
Quoi? Du piano?
Kaftan giymek, minik Yahudileri piyanoda saklamak falan.
Portant des caftans, cachant des petits juifs dans le piano.
Piyano çalışabilir miyim? Kulaklık takacağım, söz.
Je peux monter aussi pour jouer du piano?
Annen, Sue'yi baleden alacak ve yarın piyano dersine götürecek.
Ta mère prend Sue à la danse et l'emmène à son cours de piano demain.
Hayır, piyano olmaz.
Non, pas le piano.
Cam pencerenin üzerine koştum ve sen de piyanomun içine kustun.
J'ai traversé une porte-fenêtre, et tu as vomi dans mon piano. Où est la chance?
Umut'un bebeği piyanonun üstündeki miydi?
- Sa poupée était sur le piano?
- Hayır, hayır, tüm iş piyanoda. Bana sadece tuşlara dokunmak kaldı.
- Non, non, le piano a tout fait, j'ai seulement appuyé sur les touches.
Oda çok soğudu da o yüzden ses tablası yayılıp küçülüyor bu da ses perdesinin akordunu bozuyor.
Il peut faire froid ici, le bois gonfle et se rétracte et le piano n'est plus accordé.
Dünyadaki en favori yerinin piyanosu başında oturmak olduğunu söylemişti.
Il m'a dit une fois que cette place au piano était son endroit préféré au monde.
- Piyanonun markası.
Oh, c'est la marque du piano.
- Gerçek piyanoyu mu?
L'actuel piano?
MERION MÜZİK OKULU 486 akortçuyu aramak, üçe ayrılmaktan daha zormuş sadece siz glucky dediniz...
Alors il s'avère qu'en appelant 486 accordeurs de piano il est plus difficile de séparer ça en trois quand une seule de ces personnes arrive à prononcer glucky, euh...
Tozla kaplı eski bir piyanonun özelliğini pek anlamadım.
Je ne peux pas imaginer ce qui à de si spécial à propos d'un vieux piano rassemblant la poussière dans un coin.
Bu piyanoyu almak mı istiyorsun?
Vous voulez acheter ce piano? Pourquoi?
Şarkı... piyano müziği mi?
Chanson... noct... le piano nocturne?
İkinizi piyano çalarken duymak isterim.
Vous savez ce que j'aimerais entendre? Vous deux jouant du piano ensemble.
BU elle piyano çalıyorsunuz.
Ce sont plutôt des mains pour jouer du piano.
Piyano falan çalan bir sürü çocuk tanıyorum ama siz...
Je connais un tas de gens qui jouent du piano, mais vous, vous êtes...
- Piyano çalışacağım.
Je vais faire mon piano.
Ben piyano çalabiliyorum.
J'avais un piano.
Seninkiler piyano çalıyordu.
Vous avez joué du piano.
Piyanoyu!
Ce piano!