English phrases | Russian phrases | Turkish phrases
Translate.vc / Türkçe → Fransızca / [ P ] / Pillsbury

Pillsbury Çeviri Fransızca

92 parallel translation
Adım Pillsbury.
Je m'appelle PiIIsbury.
Dolph Pillsbury.
DoIph PiIIsbury.
Pillsbury yakalanmış.
PiIIsbury s'est fait pincer.
Şu haline bak, Pillsbury.
Tu t'es vu, PiIIsbury?
- Bu kez Pillsbury'ye.
- Cette fois-ci, PiIIsbury.
Şu Pillsbury işi.
Pour l'affaire PiIIsbury.
Niçin Pillsbury'yi kurtarıyorsun?
Pourquoi protégez-vous PiIIsbury?
Pillsbury suçlu.
PiIIsbury est coupable.
Derdim Pillsbury değil. Çok daha büyük bir şey.
Je ne m'intéresse pas à PiIIsbury, mais à plus important.
Ama Pillsbury işi ve amcanın istifası varken, boşanmak...
Avec PiIIsbury et Ia démission de ton oncle, un divorce serait...
Bu meclisin Pillsbury olayı hakkında tam bir rapor istemeye hakkı var.
Ce tribunal exige un rapport détaillé et complet... sur l'affaire PiIIsbury.
HALK MİTİNGİ PILLSBURY SKANDALI!
LE SCANDALE PILLSBURY
Pillsbury beraat etti. Bitti.
On n'est pas condamnés.
Arkadaşına vuran sensin, Pillsbury Doughboy gibi gözüken bir doktora bağıran sensin, benimle oynayan sensin ve tüm bu zaman boyunca ne olacağını önemsemeden bu işi çözmeye çalışan da sensin.
Tu as presque frappé ton meilleur ami. Tu cries sur ce gentil docteur qui a l'air du bonhomme de pain d'épice... tu me fais des guili-guili sous la table et pendant tout ce temps-là... tu te demandes comment faire marcher cette expédition.
Pillsbury Hamur Canavarı'na benzemişsin.
On dirait un gros beignet.
Pillsbury Çöreği'ne benzeyeceğim.
J'aurais l'air d'un bibendum.
Pillsbury'yi seveceksin. İyi bir adam.
Il vous plaira, c'est un type épatant.
Hayır onu kastetmedim. Pillsbury'li ayakkabıcı çocuk.
Pas ça, petit vendeur minable.
Pillsbury Doughboy da "Hazır olduğunda beni ye" diyor.
Et la boulette de pâte Pillsbury disait "Mangez-moi quand vous voulez".
Pillsbury Doughboy'la öpüşmüş gibi görünüyorsun.
T'as l'air d'avoir mis le nez dans la farine.
Kurabiyeyle ilgili bir haberi sadece fırıncılar izler.
Une histoire sur un biscuit. Le bonhomme Pillsbury sera fasciné.
Ki onlardan biri olan Madeline Pillsbury... bizim kızımız, onun da bir sürü kimliği var... çünkü o bir dolandırıcı, bir hırsız, Tommy ölünce... milyonlarını kaybedeceğini düşündü, ve Tommy zaten Ann Wylie ile... evli olduğu için evliliğinin yasal olmayacağını düşündü.
L'une d'elles est Madeline Pillsbury... celle qu'on cherche, qui a elle aussi de nombreuses identités... car elle est une artiste, une voleuse, et elle s'inquiète de perdre plusieurs millions... si Tommy meurt, et son mariage est rendu illégal... parce que Tommy est déjà marié à Ann Wylie.
Betty Y. Pillsbury aşçılık yarışması birincisidir. Meşhur domuz eti ızgarası ile ödülü kazanmıştır.
Betty Y. À gagné au concours Pillsbury avec son célèbre barbecue de porc.
Pillsbury'de kafiye kabul görmüyor.
Avec Pillsbury, rimer ne paie pas.
Pillsbury unundan yapılan ekmekle fiil olan ekmeği birlikte kullanırsan elinde sesdeş iki sözcük olur. Böylece kafiye kullanman gerekmez.
Si vous épelez la farine Pillsbury comme le bourgeon, et non pas comme celle qu'on fait cuire, vous avez un homophone et... pas besoin de rime.
Pillsbury.
Pillsbury.
Sensin o, Pillsbury.
Yo toi-même, Bibendum.
Haydi, Bayan Pillsbury'yi alkışlayın.
Applaudissez Mlle Pillsbury.
Evet, Bayan Pillsbury haklı.
Mme Pillsbury a raison.
Ben, Emma Pillsbury
Emma Pillsbury.
Neden Bayan Pillsbury de burada?
- Pourquoi Mlle Pillsbury est là?
Bu bir rüya. Emma Pillsbury, bu bir nişan yüzüğü değil.
Emma Pillsbury, ceci n'est pas une bague de fiançailles.
Emma Pillsbury, M N'M benimle evlenir misin?
Eminem... Veux-tu m'épouser?
Peki, belki o zaman başka biri ile konuşmalısınız. - Bayan Pillsbury mesela.
Parlez-en à quelqu'un d'autre.
- Ben denedim.
- A Mlle Pillsbury.
Belki Bayan Pillsbury ile başka bir terapi seansı yapmalıyız.
On devrait faire une autre séance de thérapie avec Mlle Pillsbury.
Bay Shue, Bayan Pillsbury'nin yaşayan en yakışıklı dişçi ile evlendiğini duyduk.
On a appris pour le mariage de Mlle Pillsbury avec le beau dentiste.
Boşandığınız ve Bayan Pillsburry başka biriyle evlendiği için... -... sanırım Noel arifesini yalnız geçireceksiniz.
Vu que vous êtes divorcé et que Mme Pillsbury est mariée, vous devez passer Noël seul.
Size de uyarsa, bunu açılışa kadar saklarım diye düşündüm. Bir de, Bayan Pillsbury, şöyle bir şey şöyle altın bir sörf şortu gibi bir şey var mıdır?
si ça pose pas de problème. y a moyen... d'avoir un short doré plus long?
Burada Pillsbury Doughboy gibi oldum, hareket edemiyorum.
Je suis boudinée comme le bonhomme Michelin!
- Emma, Emma Pillsbury.
- Emma, Emma Pillsbury.
- Bayan Pillsbury nerede?
Pillsbury?
Umm, Ms. Pillsbury neden burada?
Um, pourquoi Miss Pillsbury est ici?
Bir dakika! Hala Ms. Pillsbury neden burada bilmiyoruz.
Attendez, attendez, je comprends toujours pas pourquoi Miss Pillsbury est là.
- Fark ettin mi, eşcinsel usulü "çak bir tane" yaptık. - Evet, öyle.
Mlle Pillsbury et lui passent une après-midi par semaine à m'aider.
Pillsbury Doughboy domalınca ne biçimini alıyor? Dolma.
Que voyez vous lorsque le Dough Boy, de chez Pillsbury, se penche en avant?
Bu Duncan Hines değil, bu Pillsbury.
C'est pas des Duncan Hines, c'est un Pillsbury.
Pillsbury'e ihtiyacım vardı.
J'avais besoin de Pillsbury.
Pillsbury'yi değil.
Pas PiIIsbury.
Selam, Pillsbury.
Salut, Pillsbury.
Madeline Pillsbury adına bir arama izni çıkarttırıyorum.
Je vais lancer un avis de recherche sur Madeline Pillsbury.

© 2017 - 2024 Translate.vc | [email protected]