English phrases | Russian phrases | Turkish phrases
Translate.vc / Türkçe → Fransızca / [ P ] / Plain

Plain Çeviri Fransızca

84 parallel translation
FIRES ON THE PLAIN ( OVADAKİ ALEVLER )
FEUX DANS LA PLAINE
Unutmayalım ki... Kont, politikacı ve ünlü bir zehir uzmanı idi, kilise müziğine de hayli düşkündü... Halbuki, Marki'nin sapıklıkları...
Mentionnons que le comte fut un politicien et un empoisonneur renommé, grand amateur de plain-chant alors que les perversions du marquis faisaient frissonner de volupté le pennage des archanges et jusqu'aux subdivisions de l'enfer.
Adanın ortasına ateşleme noktası koymazlar.
Ils ne mettraient pas un pas de tir en plain milieu de l'île.
Cleveland santrali mi?
Le Cleveland Plain Dealer?
Tek notası olan bir şarkı gibisin.
Tu es assommant. Autant qu'un plain-chant.
Arama yapmaya geldiğini anladım, çünkü birçok soru sordu.
J'ai tout ce suite compris que c'était un curieux, il a posé plain de questions.
Bir seferinde yaşlandığını gördüm ve gözümün önünde saçları grileşti. Orada kumulların arasında ciğerim yettiğince bağırıp feryat ettim.
Un jour, j'ai eu une vision d'elle, vieillie, ses cheveux blanchissaient à vue d'œil... et j'ai sangloté et hurlé à plain poumons dans les dunes.
Sarah Plain ve Tall'dan bile daha iyi. ( Bir kitaba gönderme )
Bien mieux que Sarah, grande et quelconque.
White Plain'e, diyorlar.
A White Plains.
Beni yarın White Plain'den alacaksın, tamam mı? Evet. Evet.
Tu viens me chercher en banlieue, demain?
# İspinoz, serçe, tarla kuşu, bir de guguk kuşu # # Başladılar mı şarkı söylemeye #
Le pinson, le moineau et l'alouette, le coucou gris et son plain-chant
Jamaika Plain'de yaşıyorum. Annem ve babam öldüler, sanırım.
J'habite au Jama'ica Plain, mes parents sont décédés.
Evet, White Plain'den bir doktor bulmuşlardı. Yakaladık ama onları.
Oui, un médecin de White Plains les leur fournissait.
Grubumuz Plain Jeans rakip gruplar tarafından yok edildi.
Ils ont tous integrer de nouveaux groupes
Beni severlerse, gitsin sıkıcı rutin gelsin hayır işleri toplantılar, kitap kulüpleri sarhoş olup kocalarımızı çekiştirmeler.
Si elles m'aiment, c'est fini avec la routine ennuyeuse... et bonjour aux événements de charité excitants... aux fonctions sociales et aux clubs de livres... où on se soule la gueule, et on se plain du manque d'intérêts de nos maris.
"The Plain Dealer" gazetesi, uçağın saat 12 : 30'da boşaltıldığını bildirdi.
Le journal "Plain Dealer" rapporta que l'avion fut évacué à 12 : 30.
Ve bunu Maple Plain ve - ve Glenwood... ve Renville ve tabi ki... çiftlikteki tüm iyi dostlarımıza armağan etmek istiyoruz.
On aimerait le dédier à nos amis de Maple Plain, de Glenwood de Renville et bien sûr à nos copains qui chevauchent dans la prairie
Bir buzdolabının içinde.
Dans un frigo de plain-pied.
Sokağın sonundaki tek katlı bina.
C'est un bâtiment de plain-pied. Je suis tout au fond.
Zemin kattaki bir dairede.
Un appart de plain-pied.
Karbon ve bitki artıklarından oluşan çöpler buzun içerisinde sıkışıp kalmıştır.
Du sol plain de plantes et aussi Plain de carbone, Puis figés dans la glace.
Buradaki buz tabakası yaklaşık 1 metrelik kalınlığa sahip içerisinde sıkışmış bir sürü kabarcık dolu.
La glace est épaisse d'un metre! Et c'est clair qu'il ya plain de Bulles emprisonnées dedans.
Gezegen, âsûde ve dingin irembağından yırtıcı ve avın vahşî dünyasına dönüştü.
La terre a changé d'un jardin d'Eden A un monde sauvage, plain de predateurs et de proies.
Sonucunda, buzulun ön kısmı haliçte kırılıyor ve halici, denize sürüklenen buzdağlarıyla tıka basa dolduruyor.
Le resultat? Le front du glacier se brise encore dans le fjord, Libérant plain d'Icebergs qui flottent éparpiés dans la mer
Bizim iyiliğimiz için olan şeylerde şikayet edemeyiz, değil mi?
On ne se plain pas des choses qui nous font du bien, pas vrai?
- "Bayan" Kalpana yok. Kalpana Plain diye biri var.
Kalpana n'est pas Madame, simplement Kalpana.
"2 km. daha Kuzey'e doğru devam edin."
Continuez au nord sur Plain Avenue sur 2 km.
10 dakika uzaktayım. Güneyden geliyorum.
Je suis à 10 minutes, j'arrive du sud sur Plain.
Aşağı Jamaika mahallesinde 4 kadını, 2 günlük bir süreçte öldürdü.
Il avait tué quatre femmes à Lowell et à Jamaica Plain en deux jours.
Tarih bir sürü müstehcen hikâyelerden oluşur.
Il y a plain de récits cochons dans l'Histoire.
Kendini ne kadar tutsan da seni sonunda bıktırıyor.
511 In Plain Fright
The Plain Dealer için çalışıyorum.
- Je travaille pour le Plain Dealer.
Düz şakıyan bülbülün rengi gri
Et coucou au plain-chant
♪ The feeling's plain to me ♪
♪ The feeling s plain to me ♪
♪ I can't explain the feeling's plain to me ♪
♪ I can t explain the feeling s plain to me ♪
♪ The feeling's plain to me ♪ ♪ Can I tell you about ♪
♪ The feeling s plain to me ♪ ♪ Can I tell you about ♪
Niye asistanını yeni çarşaf almak için Miami Herald'a ya da Cleveland Plain Dealer'a göndermiyorsun?
Vous pourriez envoyer vos assistants chercher du linge propre, le Miami Herald, et le Cleveland Times?
Geçmişimiz zaferlerle dolu.
Notre passé est plain de victoires.
- İspanya'da en çok yağmur ovalara yağar.
The rain in Spain stays mainly in the plain.
* Yağmur yağdı mı İspanya'da, ovalara yağar çoğunlukla *
♪ The rain in Spain stays mainly in the plain ♪
* Ovalara, ovalara *
♪ On the plain, on the plain ♪
* Nerede o ıslak ova?
♪ And where s that soggy plain?
* Ovalara, ovalara *
♪ ♪ On the plain, on the plain ♪
* Nerede bu ova? *
♪ And where s that blasted plain?
* Yağmur yağdı mı İspanya'da, ovalara yağar çoğunlukla *
♪ The rain in Spain stays mainly in the plain. ♪
* Ovalara, ovalara *
♪ In the plain, in the plain. ♪
Otobüs kartı kaydına göre adı Albert Duncan. - Jamaica Plain'de bir evi varmış.
Selon son passe de bus, son nom est Albert Duncan, il a un appartement à Jamaica Plain.
Biz şurada, giriş katındayız.
Ici, on est de plain-pied. Regardez, en face, on a un potier.
İnşa ettikleri yer olan Salisbury Ovası da... oldukça... Taş Henge'i, İngiltere'nin güneyinde, Salisbury Ovası... denen yerde yaptılar.
Mais ils ont construit Stonehenge dans un endroit, Salisbury Plain, dans le sud de l'Angleterre.
- Bu yer bunlarla dolu.
cet endroit en es plain!
Bir nehirde, alabalığın oltanın ucunda sallanması ve oltayı elinde bir kalp gibi titretmesini hissetmekten daha güzel bir şey yoktur.
I will ask it plain Rien n'est comparable à une truite qui danse dans la rivière qui fait vibrer la canne comme un coeur dans tes mains.

© 2017 - 2024 Translate.vc | [email protected]