English phrases | Russian phrases | Turkish phrases
Translate.vc / Türkçe → Fransızca / [ P ] / Plastik

Plastik Çeviri Fransızca

3,261 parallel translation
Plastik için acil durum çağrısı.
- Le Plasticien est demandé.
Plastik şu an meşgul.
- Il est occupé.
Ve ona evlenme teklifi ettiğimde sahip olduğum tek şey şu plastik örümcek tipli yüzüktü.
Quand j'ai fait ma demande, j'avais qu'une bague-araignée en plastique.
Erimiş plastik.
Plastique fondu.
Plastik mutfak gereçleri satıyordum.
Je vendais des Tupperware.
Plastik yatak başı. Sanırım bu zeminle ilgili bir şeyler yapmalıyız.
Cet étage à besoin de quelques réparations.
- Merhaba. Şu sendeki plastik kap için diyeceklerim var.
- J'ai l'information sur les tupperware.
Özellikle dostça bir gülümsemeyle karşılaşınca, veya cezbedici bir tişörtle karşılaşınca, ya da daha kötüsü plastik bir kolyeyle karşılaşınca?
et d'irrésistibles tentations comme un T-shirt, ou pire... des billes en plastiques?
3 santimetrelik plastik camlar ardında kızımla konuşamam.
Je peux pas parler à ma fille à travers du plexiglas.
Boğuşma izleri var. Ama tırnaklarının altında kimsenin derisi yok. Sadece plastik var.
Il y a des traces de lutte, mais aucun matériel génétique sous ses ongles, sauf du caoutchouc.
Her şeyin bir anlamı vardır. Plastik bir şeyin bile.
Tout a un sens, m  me une pi  ce en plastique.
Bellli bir yaşa geldiğinizde, yönetmenler size rol vermezler. Plastik cerrahların isimlerini verir.
Arrivée à un certain âge, on ne vous donne plus d'audition, mais les noms de chirurgiens.
Bahse girerim plastik hortumun böyle bir şiddetle yıkayacağını bilmiyordunuz, değil mi çocuklar?
Vous ne saviez pas que laver des tubes de caoutchouc était aussi amusant, hein?
Sanırım, plastik torbalar içinde bazı kişiler aldılar.
Je suis pas sûre... Je crois qu'ils ont emmené des corps dans des sacs plastiques.
Metal görünmesi için plastik boya?
Plastique métalisé?
Yepyeni plastik mermili tabancamla seni vurma yetkisi verdim kendime.
Je me servirai de mon nouveau fusil à plombs pour te maîtriser. Excusez-moi. Je suis désolée.
Plastik cerrahi mi düşünüyorsun?
Tu veux la plastique?
Ne bulursanız artık, bant, plastik... Sonra da iyice sarın ki, yaralandığı yer hava almasın.
Scotch, plastique, et serré, pour que l'air n'entre pas.
Yaptığı herşeyi yumuşacık bir plastik hamur gibi halletmesini bildi.
Des scrupules aussi malléables que la pâte à modeler pour tout ce qu'il faisait.
Plastik dolu bir şehre kauçuk dolu bir kutudan iniş yapmak oldukça ironikti.
C'est assez ironique qu'une boîte pleine de caoutchouc m'a fait atterir dans une ville pleine de plastique.
Bana kalırsa, bu plastik cerrahi düzeltme setine benziyor.
Je pense à un kit post chirurgie esthétique.
Bir de şu plastik kartlardan vardı boynunda yeşil bir karttı.
Il avait une carte d'identité plastifiée... Une verte.
Plastik cerrahın görmesini istiyorum.
Je veux qu'elle voit un chirurgien esthétique d'abord.
judo, boya savaşı filan. Bu da bana Frankenstein'dan daha çok dikiş atıldı demek oluyor. Eğer biri Beth'in yüzüne dokunacaksa, o da plastik cerrah olacak.
Judo, paintball... ce qui veut dire que j'ai plus de sutures de Frankenstein, alors si quelqu'un doit toucher au visage de Beth, ce sera un chirurgien esthétique.
Bilirsin, bebekler bugünkü gibi Çin'den gelen ucuz, plastik sürtük gibi görünmemeliler.
Avant, les poupées n'étaient pas ces bimbos en plastique bon marché qui nous viennent de Chine.
Çünkü şu Knick-knackers grubu kafayı evsizlere yardım etmeye değil plastik konusuna takmışlardı.
Les Babioles ne songeaient pas à aider les sans-abris. Elles étaient obsédées par leur plastique.
Plastik, Palos verdes'in para birimiydi. * Hem cüzdan da hem de tende.
C'était l'unité monétaire de Palos Verdes, à même la peau ou dans le porte-monnaie.
Plastik cerrahlar, dermatologlar ve jinekologlar.
les dermatologues et les gynécologues-obstétriques.
Bir parça plastik buldum.
J'ai trouvé un morceau de plastique.
Ama topuk kısmına takılmış plastik parçalar var.
Mais il y a des grains de caoutchouc enfoncés dans le talon.
Bu elmanın plastik gibi tadı var.
Cette pomme a un goût de plastique.
Plastik zaten, Maw Maw.
C'est du plastique!
Beş dakikalık iş. Ama biz hep pizzayı plastik tabaklarda yeriz. Değil mi George?
Ici, pour la pizza, c'est assiette en carton.
Yemek sırasında kapıya bakmayı seviyorum ve açıkçası pizzayı plastik tabaktan yemekten başka hiçbir şey beni bu kadar mutlu edemez.
J'aime aller ouvrir la porte en dînant, et franchement, j'adore manger la pizza dans une assiette en carton.
"Kernston Plastik Göğüs Ucu Fabrikası" nın arkasındaki tepeden kayarken.
J'ai glissé sur la colline derrière l'usine à tétines.
Yarısında kopacak incecik plastik bant gibi.
On dirait un élastique sur le point de lâcher.
Hadi, plastik bant. Bizimle geliyorsun.
- Allez, l'élastique, viens.
Plastik soda şişesi tam da olması gereken yerde duruyor.
La bouteille en plastique de soda est exactement où elle est supposée être- -
- Plastik mermiler berbat bir şey.
Ces flashballs ça craint.
Küçük, cansız, plastik bir insan figürü sizi böylesine üzmemeli, Bayan Wick.
Un petit et insignifiant humanoïde en plastique ne devrait pas vous rendre triste, Mademoiselle Wick.
Selam. Plastik tabakanın cesede temas eden iç kısmında deri izleri vardı. İşte şunlar.
Alors il y avait des traces de peau dans la couche interne de plastique qui est entrée en contact avec le corps, ce qui nous donne ça.
Plastik örtü.
L'emballage plastique.
Tüm şu plastik örtülere bak, Ajan Booth.
Regardez tout cet emballage plastique, Agent Booth.
Bu cesedin sarıldığıyla aynı tür plastik olabilir.
Ça pourrait être le même type de plastique dans lequel le corps était emballé.
Pekala, bir çizgi romandan uyarlanan filmdeki aktörün imzaladığı plastik bir başlığı sorgulamaya başlayacaksan, ölelim daha iyi.
Bon, si tu contestes l'importance d'une signature sur un casque en plastique d'un film basé sur une bande dessinée, alors nos existences mêmes n'ont aucun sens.
Mark Sloan, plastik cerrah :
Oh, Mark Sloan, plastique.
Jackson'ın da nörolojiye geçme şansı vardı ama benimle plastik cerrahide çalışmak için tepti.
Jackson a eu l'opportunité d'être en neuro, mais il y a renoncé pour me suivre en chirurgie plastique.
Derek Shepherd'la çalışma fırsatı elde ettin ve onu plastik cerrahi için mi teptin?
Tu as eu l'opportunité de travailler avec Derek Shepperd. Mais tu as renoncé... pour la chirurgie plastique?
Sana eğitesin diye oğlumu gönderiyorum sense onun plastik cerrahiye sapmasına göz yumuyorsun.
Je t'ai envoyé mon fils pour l'éduquer, et tu le laisses vagabonder en chrurgie plastique.
Oğlunuz plastik cerrahi için doğmuş.
Vos garçons sont nés pour les plastiques.
Mark Sloan, plastik cerrah.
Uh, Mark Sloan, plastique.

© 2017 - 2024 Translate.vc | [email protected]