Pond Çeviri Fransızca
357 parallel translation
Fakat yumurtlayamiyor.
Mais elle ne pond pas d'oeufs!
Pond Kardeşlerin poker klübünde.
Au club de poker Brothers Pond.
Brothers Pond'da dans etmenden iyidir.
Ça te fera plus de bien que ces danses à Brothers Pond.
Benimle Brothers Pond'a gelmek ister misin Hawkins?
Tu viens à Brothers Pond avec moi, Hawkins?
Bizi Brothers Pond'ın sağından doğruca bataklığa götürecek.
Ça va nous amener tout droit à Brothers Pond, par le marécage.
Brothers Pond'da rakun falan yoktur.
Y a pas de ratons laveurs, par là.
Brothers Pond'da rakun olmadığını kim söyledi?
Qui dit qu'il y a pas de raton laveur à Brothers Pond?
Brothers Pond'da poker oynuyordur.
Sûrement une partie de poker.
Brothers Pond'ın arka odalarında hiç kumar oynandı mı Daniel?
T'as déjà joué aux cartes à Brothers Pond, Daniel?
Şu Ogura Pond nerede?
Où est donc situé ce Lac Ogura?
"Domuz yumurtluyor ve kedi hırıldıyor"
La truie pond des oeufs et le chat aboie.
Hangi kuş ahırda yumurtlar?
Quel est l'oiseau qui pond dans la grange?
Bir düşünelim.geçen yıl Wakapoogee baso ile kazandı. 6 pond, 8 onz, sanırım.
L'an dernier, le vainqueur à Wakapoogee avait pris une perche de 3,2 kilos.
Roger Willoughby, 5 pond, 8 onz.
Roger Willoughby, cinq livres, 225 grammes.
Roger Willoughby, dört pond, sekiz onz.
Roger Willoughby, quatre livres, 115 grammes.
Ancak Thoreau, yanında 9 yaşındaki bir erkek çocuğuyla... Walden Pond'a gitmedi.
Mais Thoreau n'est pas allé à Walden Pond avec un garçon de neuf ans.
Yedi günlük güzellik planını denediğinde çoğunlukla bir kızın başına muhteşem şeyler gelir.
Les femmes seront émerveillées en essayant la cure de beauté Pond's.
Tek yaptığım şey bir hafta her gece iki kere Pond'un soğuk kremini sürmekti.
Il m'a suffi de mettre cette crème tous les soirs.
- Yumurtlayan bir kırmızı balıktır.
- Sûrement un poisson qui pond.
Yumurtlarsa yumurtası televizyonun arkasına düşer.
S'il pond un œuf, il tombera à l'arrière du poste de télévision.
Bir liman modeli yaptık her tür techizatıyla beraber.
Nous avons aménagé un bassin dans le pond avec les installations portuaires.
Çünkü yasaları yapanlar bizim gibi adamların önünü kesmeye çalışıyorlar.
On pond sans cesse des lois... qui font la vie dure aux hommes comme nous.
Altın Göl'deki yaşamla ilgili kırsal bir portre çizmek istemiştim.
J'aime bien donner une image rustique de Golden Pond.
Nasılsa Altın Göl'de müsamahakarlık doludizgin gidiyor.
Il règne un climat de permissivité ici à Golden Pond.
Altın Göl'de kendimi hiç büyümemiş gibi hissediyorum.
Je ne me souviens pas m'être déjà sentie épanouie à Golden Pond.
Altın Göl'de yaşamak neye benzer, Billy'e onu göstereceksin.
Tu vas montrer à Billy à quoi ressemble la vie à Golden Pond.
Warden Göleti havasında.
Les nuances de Walden Pond.
Bu amip bir başka amiple karşılaşmış ve çocukları bir balık olmuş, oda sürünerek karaya çıkmış.
Et cette amibe pond un poisson, qui rampe vers la terre.
Önce, çürüyen cesede bildiğimiz sinek gelir ve yumurtalarını bırakır. Bu döngünün başlangıcıdır.
D'abord, la mouche commune, qui pond ses oeufs dans le corps en décomposition, ouvrant le cycle.
"Canlı bir insan vücudunda gelişen bir yaratık." Bunlar senin sözlerin.
"Une créature qui pond à l'intérieur d'un être humain vivant." Ce sont vos mots.
Bu yumurtalar kimin peki?
Alors, qui pond ces œufs?
Selam, ben bay Pond.
Bonjour. Je suis M. Pond.
# That little Clampet got his own cement pond That little Clampet, he's a millionaire
"Le petit Clampett a trouvé sa propre mare de ciment " Le petit Clampett, il est millionnaire
Madem yan odadaki para babamız göçüp gitti ben de iş dünyasında kariyer yapmaya karar verdim.
Puisque notre poule aux œufs d'or à côté, ne pond plus, j'ai décidé de démarrer une carrière dans les affaires.
Susan Finley'in adresi Cypress Pond Sokağı 14.
Susan Finley habite au 14 Cypress Pond Road.
Pond Road'da hala takipteyim!
Je suis à Pond Road, à sa poursuite.
Hudson'ın Walden Pond'ından uzaklarda, diğerlerinin sahte, yalancı dünyalarında bunaltıcı bir yaşama hapsolmuştu.
Jane Wyman est piégée. Cary!
Ev, aile, sosyal sorumluluklar mutluluk arayışında onu tatmin etmiyordu artık.
La voilà condamnée à étouffer dans son univers de faux-semblants et d'illusions, loin du Walden Pond que lui propose Hudson.
- Hayır, seni temin ederim bu tamamen doğal yollardan...
Il n'y a pas une poule vide qui pond des œufs vides? Non, je vous garantis que c'était un authentique...
Bunu Allison Pond'un röntgeninde bulduk.
On a fait ces radios d'Allison Pond.
Allison Pond hakkında konuşmak için geldim.
Je voulais qu'on parle d'Allison Pond.
O ayrıca bayan Pond'un ne vaziyette bulunduğu hakkında da sizi bilgilendirdi mi?
A-t-il mentionné les conditions de la mort de Mademoiselle Pond?
Bayan Pond ile bir ilişkimin olduğundan haberdarsınız zaten.
Vous avez dû apprendre que Mlle Pond et moi avions certaines relations...
Sanırım bayan Pond cuma gününden hafta sonuna kadar sizinle birlikteymiş.
Mlle Pond a passé en votre compagnie le dernier week-end. C'est exact, en effet.
Ve şu an elimde Allison Pond var.
Et aujourd'hui, c'est Allison Pond.
General, Allison Pond sizin test bölgenizin dışındaydı.
General, Allison Pond est allée sur votre champ de tir.
Allison Pond.
Allison Pond.
Özel ajan, İsmi Allison Pond'dı değil mi?
C'est bien ce nom-là, Allison Pond?
Ernst Pond.
Ernst Pond.
- Evet, Salt Pond'da.
- Oui, aux salines
1 no. Da nezle, 4 no. Da öksürük ve boğaz şişikliği ve 2 no.
Rhino en 1, toux et maux de gorge en 4, et une gamine... qui pond son bébé.