English phrases | Russian phrases | Turkish phrases
Translate.vc / Türkçe → Fransızca / [ P ] / Postacı

Postacı Çeviri Fransızca

1,210 parallel translation
- Hey, postacı. Her şey yolunda mı?
Oh Facteur, ça va?
Şu anda dışarıda leopar desenli giysimle postacı Carl Malone'un kucağında bir yavru kedi gibi mırıldanıyor olmalıydım.
Je devrais être en ville avec ma robe léopard à ronronner sur les genoux de Karl "The Mailman" Malone.
Sağ ol Postacı Amca.
Merci, mon facteur à moi.
Güne genelde bir postacıyla başlarım.
Généralement en début de mois, je me paie un petit facteur.
Gelmeyen postacı ve hırsız-polis oyunlarını oynadım.
J'ai joué au facteur n'est pas passé et au voleur
Adresinizi postacıdan çalmak zorunda kaldık.
Pour avoir la nouvelle adresse, on a dû travailler le facteur.
Ben postacınız değilim! "
Tu me prends pour une boîte aux lettres!
- Postacı çocuk geldi...
– Le livreur la surprend...
Nah, o şimdi postacıyla uğraşıyor.
Non, elle est occupée avec Ie facteur.
Düşünsene, postacının biri bütün mektupları kurcalıyor (! )
Imaginez un peu un facteur fouillant le courrier des autres...
Ben bir postacıyım, görevim mektupları doğru adrese ulaştırmak.
Je suis facteur, je remets mes lettres à l'adresse exacte.
- Postacıdan.
- Par le facteur.
- Postacı mektubu sana niye versin ki?
- Pourquoi il t'a donné une lettre?
Tanrım.Apartman yöneticime gönderdim.Postacıma gönderdim. 10 yaşındaki yeğenime gönderdim. Rahibe Mary Catherine, Peder Chelios.
Mon Dieu, j'en ai envoyé une à mon concierge, au facteur, à mon petit neveu de 10 ans, à sœur Anne Catherine, au père Chaleon.
Postacı!
Il y a du courrier!
Postacılar meramımı anladı polisler anladı.
Les facteurs ont pigé. Les flics aussi.
Postacı.
- C'est juste le facteur.
Postacıya para ver.
Faut payer le facteur.
Ne haber Bay Postacı?
Ca va, ça va? Ca va, f acteur?
Çalışan Bay Postacı.
L'enf oiré qui bosse dans les Postes!
Bir postacıyla ne işin var?
Qu'est-ce que tu f ous avec un postier?
Postacı. Sendikasız zenci.
Préposé à la Poste!
Postacı olduğun için çevreyi bildiğini düşündüm.
Non, mais en tant que facteur, je pensais que...
Postacı olmamı istiyorsun?
Tu veux que je devienne facteur?
Dün, seni almalarından sonra postalarıma baktım ve postacının, yanlışlıkla vize yenileme formunu, benim posta kutuma koyduğunu fark ettim.
Vous êtes très bon. Hier, après ton départ, en vérifiant mon courrier, j'ai vu que le facteur avait, par erreur, glissé ta demande de visa dans ma boîte.
Ya da postacı veya tamirci kılığına girmiş de olabilir.
Ou peut-être prend-il l'identité d'un livreur ou d'un agent d'entretien.
Soğuk bisküvi tavuk sarı... postacı...
" Peigne... de biscuits. Poulet. Jaune.
Hiç bu kadar hızlı hareket eden bir postacı görmemiştim.
Jamais vu un postier déplacer aussi vite.
Bay Postacı
Monsieur le facteur. Vous avez perdu quelque chose.
Sana yardım edeyim hızlı postacı.
Viens. Je vais t'aider à trier le courrier.
"Geçici olarak işe alınacak Bisikletli Postacı aranıyor"
"On demande : Facteur temporaire avec bicyclette"
Şimdi bir Anti-Komünisti uğurlamaya dayanmalıyız. Ve benim de dünyam sıkıcılaştı. "Geçici olarak işe alınacak Bisikletli Postacı aranıyor"
Et maintenant ils envoient même des communistes ici... une telle vie, M. Di Cosimo Toi, Anita Scotto, tu es l'expéditrice.
Postacılar bahşişlerden kazanır.
Les facteurs s'en sortent avec leurs pourboires.
Şapkayı takarsam kafa şeklimi daha kolay alır ; bir postacı püf noktası.
De cette façon elle prendra mieux forme... ou je vais attraper mal à la tête à la porter toute la journée. Le patron m'a dit que c'est un truc de facteur.
Postacıların, müşterilerin canını garip isteklerle sıkması kesinlikle yasaktır.
Il est interdit d'ennuyer les clients avec des questions étranges.
"Postacıların şefi Giorgio" kibarca söyleyeceksin "eğer uygunsanız" yine kibarca " bunu imzalamanızı istedi.
Chef Télégraphiste Camarade Giorgio Serafini Demande-lui gentiment, si tu peux, gentiment, de le signer ".
Hayır, postacı olmak daha orijinal bir şey.
Non, c'est plus original d'être un facteur.
Postacın, bir ağza sahip olduğu kadar, iki tane de ele sahip!
- Non, qu'a-t-il fait? Ton facteur, en plus de sa bouche, il a deux mains!
Postacı olarak desen... Zar zor hatırlayacaktır... İtalya'da kaldığı süre zarfında ona mektuplarını getiren bir postacı.
Comme facteur- - Il peut à peine se rappeler... un facteur qui lui apportait son courrier quand il vivait en Italie.
Benim postacımdın.
Tu étais mon facteur.
Ve şirin bir postacı şortu giyinmiştin.
Et tu portais un de ces mignons petits shorts de facteur.
Pasta teslim ediyormuş gibi her gün postacıyı beklerdi.
Il attend le facteur comme s'il livrait des Cannoli.
Duyduğum kadarıyla, siz postacılar için çok zor değil.
Les postiers n'ont pas à chercher loin.
Neyse ki postacım bu olaya şahit olmuş.
Heureusement, mon facteur a assisté à l'incident.
O da ne? Hanginiz postacısınız?
Lequel de vous deux est le facteur?
"Postacı kapıy ı iki kere çalar" da da filmin sonu belliydi ama çok güzeldi hayatım.
Comment est-ce possible? Les vainqueurs des Oscars. Jessica Lange et Jack Nicholson, "Le facteur a appelé deux fois.".
Aptal postacı. Gammazladı beni.
Ce crétin de facteur m'a dénoncé.
Ben postacı sanmıştım.
Je t'ai prise pour le coursier.
Postacı mektuplarından birini posta kutuma atmış.
Le facteur a mis une de vos lettres dans ma boîte.
Neyse ki postacım bu olaya şahit olmuş. Şişko bir arkadaşımız.
Je peux te parler?
Hangi Jean-Claude? Postacı olan mı?
- Quel Jean-Claude?

© 2017 - 2024 Translate.vc | [email protected]