Profesör Çeviri Fransızca
8,771 parallel translation
Chappie Joburg'daki en yaman bitirim profesör ol, hayar! - Evet!
Chappie est le lascar le plus chaud, le boss de la débrouille de Joburg.
Bir anlaşmazlık sırasında bir profesörü tehdit ettiği için okuldan atılmış. Profesör bir yasaklama emri çıkartmış.
Il a été renvoyé pour avoir menacé un professeur qui a porté plainte.
Kendisi bir profesör, bu yüzden...
Il est professeur.
Size Profesör Toru Iwatani'yi tanıtayım.
Je vous présente le professeur Toru Iwatani.
Profesör Iwatani, araca geri dönün!
Professeur, remontez!
Profesör Iwatani, ne yapıyorsunuz?
Professeur, que faites-vous?
Profesör, burada da böylesine şiddetli bir deprem olacağını düşünüyor musunuz?
Dire. Professeur, vous pensez que quelque chose de si intense peut se produire ici?
Profesör?
Enseignant.
Profesör, San Andreas Fayı boydan boya harekete geçmiş gibi görünüyor.
Il semble que faille de San Andreas. Il est activé.
Profesör Jenson, sizce yaşIı insanlar gerçekten de...
Oui, professeur Jensen, croyez-vous vraiment que les gens âgés...
Üzgünüm! Ama artık hizmetçi aramıyorum, çünkü ben, Profesör Flux, dünyanın ilk zaman makinesini icat ettim!
Désolé, je ne recherche plus de serviteurs, car moi, le Pr Flux, j'ai inventé la 1re machine
Şunu çeksene iki hafta sonrasının Profesör Flux'ı.
Poussez-moi ça, Pr Flux de dans 2 semaines.
Profesör.
Professeur.
Profesör.
Oh, Professeur.
Geçici olarak "Profesör Brown geleceğe gider" diye bir başlık atmıştık.
Le titre provisoire était : "Le professeur Brown se rend dans le futur".
Babam.. .. romatolog. Annem ise üniversite de profesör.
Mon père est rhumatologue et ma mère enseigne à l'université.
Bir daha söyler misin profesör?
Répétez ça, professeur.
Ben dedektifim Profesör.
C'est mon métier de sentir ça.
Bu Profesör Raines, psikologumuz.
Le professeur Raines est notre psychologue.
Bizim aramızda da kafasını kullanan insanlar var Profesör.
Certains d'entre nous réfléchissent aussi.
Şansımıza hepimize göz kulak olmak için yanımızda sen varsın Profesör.
On a la chance de vous avoir pour nous soigner.
Şeytan Bilimi uzmanı Profesör Jennings'e Şeytan'dan bahsettiğimizde tam olarak neyle karşı karşıya olduğumuzu sorduk.
Le professeur Jennings, expert en démonologie, nous explique à quoi s'attendre à propos de Satan.
Hoşça kal Profesör.
Au revoir, professeur.
"Profesör Brans Vogelson."
Professeur Brans Vogelson?
Annem profesör, babam mühendisti.
Ma mère était enseignante, mon père était ingénieur.
Bayan Scarlet, Albay Mustard, Profesör Plum.
Colonel Moutarde, Mademoiselle Rose, Professeur Violet.
- Profesör Stoddart.
- Professor Stoddart?
Raporda neler var profesör?
Sur quoi est le rapport, Professeur?
Pekâlâ, haddi hesabı olmayan bir sayı ver bana profesör.
Dites-moi clairement ce qu'incalculable, vaut pour vous, Professeur.
- Profesör'e şarap mı götürüyorsun?
Tu emmènes le vin au professeur?
Profesör Stoddart!
Professeur Stoddart?
Profesör Stoddart saldırıya uğrayıp ölüme terk edilmiş.
Le professeur Stoddart a été attaqué et laissé pour mort.
Şimdi de Profesör Charlie Stoddart öldürüldü.
Et maintenant le professeur Charlie Stoddart a également été assassiné.
Sence Profesör ve sen ne hakkında konuşacaktınız?
Vous et le professeur alliez parler de quoi?
Profesör Stoddartın evinin dışında rüzgâr çanları olduğuna bahse girerim.
À l'extérieur de la maison du professeur Stoddart, je parie qu'il y a un carillon.
Gözlerimi kapattığımda gördüğüm yalnızca Profesör Stoddart'ın cansız bedeni.
Je ferme les yeux, mais je vois son cadavre.
- Profesör Stoddart'la iyi arkadaş mıydınız?
Vous et le Pr Stoddart étiez bons amis? Oui.
Şimdi de Profesör Charlie Stoddart öldürüldü.
Maintenant c'est le Pr Stoddart qu'on a assassiné.
Jason'ın Profesör Stoddart'tan para koparmaya çalıştığını biliyorum.
Je sais que Jason a essayé de soutirer de l'argent du Pr Stoddart.
Dün gece Profesör Stoddart evinde öldürüldü.
Hier soir, le Pr Stoddart a été assassiné chez lui.
Profesör Stoddart'ı öldürmedim.
Je n'ai pas tué le Pr Stoddart.
Kelepçeleri takıp beni dışarı çıkardı ama Profesör Stoddart'ı bulduğumda zaten evin içindeydi.
Il m'a menotté, m'a emmené dehors, mais il était déjà dans la maison quand j'ai trouvé le Pr Stoddart.
Profesör Stoddart İngiliz vatandaşı olduğu için burada bulunuyorum.
Je suis ici parce que le Pr Stoddart était un citoyen britannique, et une mauvaise personne a fait quelque chose de terrible.
Ayrıca Profesör'ün durumu hakkında bize bir şeyler anlatacak. Tedirgin miydi, rahat ya da sinirli miydi!
Nous allons en savoir plus sur l'état du professeur, s'il était agité, nerveux, détendu.
Profesör?
Professeur?
Bugün sizlere bazı müzakere ve baskılar sonucu robotik alanında öncü olan ve Somerville Dynamics'in kurucusu muhteşem Profesör Davis Bannerchek'in bu yeni bölümün başına geçmeyi kabul ettiğini gururla ilan ediyorum.
- Aujourd'hui, je suis fier de vous annoncer qu'après quelques négociations et pressions, le brillant professeur Davis Bannerchek, pionner en robotique et créateur de "Somerville Dynamics," a accepté de diriger ce nouveau service.
Ben Profesör Careen, ve ben sorumluyum.
Je suis le professeur Carson, et je suis le responsable.
- Profesör?
- un professeur?
- Profesör?
- Un professeur?
Profesör değilsin.
Tu n'es pas un professeur.
Profesör Raines?
Professeur Raines?