Pâte Çeviri Fransızca
2,037 parallel translation
Ve yumurtalar da çörek paketin mi?
- Oui. Les œufs, c'est bien ton tube de pâte?
Evet, tam bir Play-Doh eğlence fabrikası.
Oui, c'est un kit vivant de pâte à modeler.
Endişelenmen gerekmez, taki, kızın çöreksiz kalana dek.
Votre fille n'est absolument pas en danger. Sauf si elle est faite en pâte à beignets.
Şirin evimize yakın yerlerde takılacağımıza dair bir his var içimde.
J'ai l'impression qu'on va être comme des coqs en pâte
En azından, artık o kadar unun, nereye gittiğini biliyoruz.
Au moins, on sait où est passée la pâte à cookies.
Ameliyathanede yaşananlar gergin durumlardır. İpin ucundaki insan hayatı olunca ve beyine aptal bir macunmuş gibi davranırken, durum böyledir.
C'est intense, ce qui se passe au bloc... quand des vies sont en jeu, et qu'on tripote des cerveaux comme de la pâte à modeler.
Nasıl bir ilaç aldın hap, toz veya sıvı bir şey mi?
Quel genre de drogues as-tu prises... Des pilules, de la poudre, de la pâte?
Daha fazla maça lazım.
Il nous faut beaucoup plus de pâte.
- Hamur tuttu mu?
- La pâte a bien pris?
Benim gibi insan beyinli bir balık mı?
Stan, as-tu encore mangé de la pâte à biscuits?
The pâtes d'escargot with the beurre Argentine!
Le "pâté d'escargot" avec le "beurre Argentine"!
Korkunç bir oyun hamuru gibiydi.
C'est un cauchemar en pâte Play-Doh.
Bunu sevdin mi?
tu préfères la pâte fine?
Malzemeler fırının yanında duruyor.
La pâte est juste là, près de la poêle.
Sarımsakları iyice doğrayıp bir güzel eziyoruz.
Écrasez le basilic jusqu'à obtenir une pâte.
Bunun yanında tatlı niyetine çikolata da var, Grace.
Tiens, il y avait de la pâte de fruit dans celle-ci.
Eğer o kızardıysa, kim icat etti?
Glickenstein ait mis la main à la pâte. Mais alors, s'il est refroidi, qui en est l'auteur?
Git de hamurunu yap.
Va finir la pâte.
Rajneesh, hamura sarılı iki tropik meyveden oluşan bir tabak hazırlayacak.
Rajneesh va nous préparer un plat composé de deux litchis enveloppés dans de la pâte.
- Kabukları kalın mı ince mi olsun?
- Pâte fine ou épaisse?
Okaliptüs kağıt hamuru yapımında kullanıIıyor.
Eucalyptus est utilisé pour faire la pâte à papier.
Klorofil, lif, fasulye ve mısır nişastası içeren bir diyet uyguluyoruz.
Cette fois, H-50 a une diète de chlorophylle, de fourrage, de pâte de soja et d'amidon enrichi.
Şık iç çamaşırı denedim, ama hiçbirisi olmuyor, çünkü dün gece spatulayla koca bir top kurabiye hamuru yedim.
Je ne rentre plus dans aucune culotte parce que je me suis goinfrée de pâte à biscuits hier soir.
Hepimiz elimizi taşın altına koyduk. Onunla takılıyoruz, yürüyüşe çıkarıyoruz.
On met tous la main à la pâte, on passe du temps avec lui, on va le promener.
Tanrı bu oyun hamuruyla canlıları yaratmaya başladığında ölümü ne yapacağına karar verene kadar önlem olsun diye seramik bir kavanoza koymuştu.
Alors que Dieu s'affairait avec cette pâte à modeler, créant les êtres vivants, il plaça la mort en sécurité dans un vase en céramique, en attendant de savoir ce qu'il pouvait en faire.
Badem ezmeli Noel pastası. Ku'damm'da sıcak şarap.
Les biscuits à la pâte d'amande et le vin chaud.
-... bir şeyler almamı istiyor musun?
- autre que la pâte d'abricot? - Non.
Çok yemeyin, tereyağına rom koydum.
N'en mangez pas trop, j'ai mis du rhum dans la pâte.
Demek istediğim, senin artık burada da işlerin ucundan tutman, tamam mı?
- Ce que je veux dire, c'est qu'il serait temps que tu mettes la main à la pâte.
- Benim de katkım oldu tabii.
- J'ai mis la main à la pâte.
Çok fazla et, peynir ve hamur, ufalanmış fıstık vardır.
Beaucoup de viande, de fromage, de pâte et de pistaches.
Annem eskiden alkolsüz biralı kurabiye yapardı. Ben de her zaman arpa kurabiyesinin o kurabiyelerden daha güzel olacağını düşünürdüm. Sonra "neden böyle?" diye düşündüm.
Ma mère faisait des biscuits à la racinette, et je trouvais que la pâte à biscuits était meilleure que les biscuits, mais je ne savais pas pourquoi.
Herkes işe girişmeli.
Tout le monde met la main à la pâte.
Acısıyla tatlısıyla 11 adamım bir satış hamuru oluşturuyor.
Mes 11 herbes et épices commerciales dans une pâte de vente.
Ne gibi, toksin atık gibi mi?
Une pâte à modeler toxique?
Ayrıca hastanenin çevresindeki her kameraya bakıyoruz.
On vérifie aussi toutes les caméras à un pâté de l'hôpital.
Ve bu suç, yaşadığınız yerden neredeyse bir sokak ötede işlendi.
Ce crime s'est produit à un pâté de maisons d'où vous vivez.
Evet, sporu sen seç. Seni perişan ederim.
Oui, le sport que tu veux, je te mets la pâté.
Börek getirdim size.
Je vous ai apporté du pâté en croûte.
Sokağın ilerisinde bir park var.
Il y a un parc au bout du pâté de maison.
Bloğu olduğu gibi kapattık, olay mahalli kontrol altında.
Tout le pâté de maisons est bouclé. La scène de crime, bien gardée.
Londra 2001, iki hedef için bütün şehir bloke oldu.
Londres, 2001, un pâté de maison détruit, deux cibles.
- sadece konserve sosis var.
-... juste du pâté en boite.
Jambon eti. Jambon eti!
Du pâté de viande!
Bir blok aşağıda, caddenin karşısı.
C'est à un pâté de maison, de l'autre côté de la rue.
Taşaklarını yedirteceğim ona!
J'en ferai de la chair à pâté.
Şimdi, öncelikle ciğeri sökün ve hafif bir yemek için biraz soğanla kızartın. Ya da biraz krakerle yemek için lezzetli bir ciğer salamı yapın, Ritz Krakeri veya tuzlu bisküvi de olabilir.
Otez le foie et faites-le frire avec des oignons pour un en-cas, ou faites-en du pâté, à tartiner sur un biscuit apéritif, un biscuit salé.
Ben bir turta alayım, yanına bitki çayı...
Je prendrais un pâté de campagne. Sans lard et...
Üzgünüm. Anne sadece yapabildiği kadar hızlıca etrafta yarışacak.
Maman fait vite le tour du pâté de maisons.
Baba, mahallede biraz yürümekle kanser olmazsın.
Tu vas pas attraper un cancer de la peau en faisant le tour du pâté de maisons.
Aynı bloğun etrafında elli defa dönmüşüz gibi hissettim.
Comme si on avait fait 50 fois le tour du pâté de maisons.