Quasi Çeviri Fransızca
1,105 parallel translation
Ancak, sinirsel aktivitesi pratikte varolmamış.
Mais son activité neurale est quasi inexistante.
Bir dahinin sezgisel buluşlar yapma yeteneği, hemen hemen her yerde ortaya çıkabilir.
Nous découvrons que ce qu'on appelle le génie, la capacité à avoir des éclairs d'intuition, peut émerger quasi n'importe où. - Je n'ai pas raison? - C'est vous, l'expert.
Tatlım tabii ki harika olur kilo verirsen ama... ama bence bunu kendin için yapmalısın... tam olarak tanımadığın bir çocuk için değil.
Que tu veuilles maigrir, c'est bien mais fais-le pour toi, pas pour un quasi-inconnu.
Onun ölüden farkı yok.
Il est quasi mort.
Şehirdeki en iyi güvenlik sistemine sahibim. Neredeyse aşılamaz.
J'ai le meilleur système de sécurité qui soit : quasi infranchissable.
Neredeyse aşılamaz ama tamamen aşılamaz değil.
Quasi... mais pas complètement.
Analizler ve incelemeler gösteriyor ki üreme ve fizyolojik bozukluklar nedeniyle,... bir çeşit yarı insan haline gelmiştir.
La dissection et l'examen indiquent des traits hybrides de reproduction et de physiologie, résultant en une sorte d'humain quasi-vertébré.
Hatta Walsh, filmi Pieta'yı çağrıştıran yarı dini bir görüntüyle bitirme cesaretini gösterdi.
Walsh ose terminer son film sur une image quasi-religieuse, qui évoque une pieta.
Neredeyse tüm dünya nüfusu.
La quasi-totalité de la population mondiale.
Ve söylemek zorundayım ki artık öyle bir ihtimal kalmadı.
et maintenat, je pourrais dire, qu'elles sont quasi-inexistantes.
Zamanlamanız neredeyse Kardasyalı.
Vous êtes d'une ponctualité quasi cardassienne.
Dava çözülmüş sayılır.
Cette affaire est quasi-résolue.
Bir kültürde masalların yani efsanelerin gerekliliği, evrensel bir şeydir.
Le besoin de mythe dans une culture est quasi universel.
Bu kadar beceriksiz olmasaydınız buraya gelmezdim zaten, değil mi?
Sans votre incompétence quasi-totale, je ne serais pas là, n'est-ce pas?
"Hemen hemen okuma yazması yoktur, duygusal açıdan olgunlaşmamıştır içinden gelen dürtülere bağlı, sağı solu belli olmayan..."
C'est écrit ici : "quasi illettrée, immature, " impulsive, imprévisible... "
Quasi, sorun ne?
Alors, Quasi?
- Quasi, bu eski izleyiciyi dinle. Hayat sadece izlemek için değildir.
Crois-en ma vieille expérience, la vie n'est pas un spectacle.
Quasi, git yeni bir tunik ve temiz bir çift çorap al ve...
Change de tunique, de hauts-de-chausse, et...
- Aferin, Quasi!
- Bravo, Quasi!
Bizi dinle, Quasi.
Aie confiance!
Ama Quasi, bunu hissediyorum
Mais Quasi, c'est ainsi.
Burası insana "keşke daha sık dışarı çıksam" dedirtiyor değil mi, Quasi?
Tu regrettes de sortir si rarement, non?
I. Dünya Savaşı'na gelindiğinde para değiştiriciler zenginliklerini kullaranak ulusal basının çoğunu ellerine geçirmişlerdi.
Pourquoi? Après la Première Guerre mondiale, les Changeurs avec leurs richesses, ont pris le contrôle de quasi l'intégralité de la presse nationale.
Birlik başkanı James Buel üyelere bir mektup yazarak yalnızca Meclis'e değil basına da baskı yapmaya arsızca çağırdı : " Önde gelen günlük ve haftalık gazeteleri, özellikle tarımsal ve dinsel basını yeşil dolar konusuna karşı çıkmaları koşuluyla desteklemenizi, bunun yanı sıra devletin para basmasına karşı çıkmak istemeyenlerden desteğinizi çekmenizi ve bütün gücünüzü kullanmanızı öneririm.
Maintenant qu'ils avaient quasi récupérer le controle, ils n'était près d'abandonner. A la réunion des "American Bankers Association" cette année la, ils recommandèrent vivemment à leurs membres de faire tout en leurs pouvoirs pour mettre fin à l'idée d'un retour du Greenbacks.
Ampütasyon, sağ ön kolu.
Avant-bras droit quasi amputé.
Bizi buraya koyduktan sonra, dokuz kişi daha ve, bir çoğu da hükümet konseyine dahildi.
Plus 9 autres, dont la quasi-totalité du gouvernement.
İnsanoğlu kendi oluşturduğu medeniyet, teknoloji ve bilgi olmadan tarih öncesi haline geri dönerek sadece doğanın 10 kanuna itaat eder.
L'homme, absent de la civilisation et de la technologie qu'il a créées, est ici revenu à un stade quasi-préhistorique, n'obéissant qu'aux lois sauvages de la nature.
"modernleştirilmiş" elbiseleriniz hoşunuza gittimi?
Vos vêtements quasi-futuristes vous plaisent-ils?
Ama geçici bir etkisi var Sara. Enerji uygulamayı durdurduğun an, plazmoid benzeri bir hal alıveriyor.
Mais dès qu'on cesse de lui insuffler de l'énergie, il retrouve un état quasi plasmoïde.
Yani adam, yarı plazmoidin teki.
Il est quasi plasmoïde.
Hız yaptım, önümdekilere çok yaklaştım, dur işaretinde geçtim, bir Chevy'e neredeyse çarpıyordum, biraz daha hız yaptım, yol vermedim, hız yaparken işaret vermeden şerit değiştirdim!
Un excès de vitesse, un stop grillé, une quasi collision, un refus de priorité à un piéton, déboîtements inopinés et un feu rouge grillé!
Eylemsizliğiniz neredeyse suç sayılır.
Mon devoir est de vous dire que votre inertie est quasi criminelle.
Ancak o noktaya dönmek istemiyorum. Sözde kısmen mutlu yaşantımıza dönemez miyiz?
Ne peut-on vivre quasi heureux?
Sözde kısmen mutlu olan yaşantımıza dönmek için bir tavsiyen var mı?
Tu n'aurais pas un truc pour nous ramener à une vie quasi heureuse?
Dünyanın, neredeyse en muhteşem, bu zaferi hakkında neler söylemek istersin?
Que souhaites-tu dire sur cette étonnante quasi victoire?
Hafıza kaybı nerdeyse son noktada.
Son amnésie est quasi totale.
Ancak kanıtlar, kazanın sebebini havada bir çarpışmaya ya da ıskalanan bir atışa bağlayan Hava Kuvvetleri'nin iddiasından daha fazlasını destekler nitelikte değil.
Mais les indices n'apportent rien de plus à la thèse de l'armée de l'air qui attribue l'accident à une collision aérienne ou à une quasi-collision catastrophique.
Evet, dışarı çıkacaksın.
- Oui, t'es quasi sorti.
Şampuan, hafif bir saç boyası ve paçavra içinde bir kadın.
Shampoing, après shampoing et une femme quasi nue.
Saldırganlar neredeyse askeri taktikler kullanıyorlar.
Ces attaques sont menées avec une précision quasi militaire.
Her gün anavatanıyla bağlantı halinde.
Il a des contacts quasi quotidiens avec son gouvernement.
Bu akşam Jen'le yarı randevum var.
J'ai un semi-quasi rendez-vous avec Jen ce soir.
- Öldüğüne eminim, küçük kız.
Je suis quasi sûr qu'il est mort.
Özgün bir Cardassian veri çubuğu bulmanın imkânsız olabileceğinden bahsederken olasılıkları abartmıyordum.
Je n'ai pas exagéré en parlant de la quasi-impossibilité de se procurer une fiole de données authentique.
O gemilerde neredeyse tüm Apophis'e sadık savaşçılar ve yılan muhafızları öldü.
La quasi-totalité des soldats fidèles à Apophis ont péri dans l'explosion.
Sen git rahibeleri korkut. Hey Quasi, ne oluyor orada?
- C'est une bagarre?
Ah, Quasi, Quasi, Quasi. İzin verir misiniz?
Vous permettez?
- Hadi, Quasi.
Quasi, secoue-toi!
- Hazır mısınız?
- Quasi prêts?
Nasıl betonlaşmış?
Ses effets semblent quasi instantanés.
- Eminim Donna'yla.
Surement Donna, ils sont quasi ensemble.