Races Çeviri Fransızca
542 parallel translation
Her ırktan askerle dolmuş olan cümbüşüyle... Ölüm tezkeresiyle unutmaya çalışarak...
La capitale de la gaieté du monde était remplie de soldats de toutes les races en congé de la mort, cherchant à se changer les idées.
Richard-Walther Darré, Reich Tarım Lideri, Headof Irk ve Düzenleme Merkez Ofisi çiftçilerimizin sağIığını korumak öncelikli esasımız... endüstrinin başarısı için...
Richard-Walther Darré, Responsable de l'agriculture du Reich, Chef de l'Office central de l'amélioration des races Le maintien de la santé de notre agriculture est la raison première... de la prospérité de l'industrie... sur le marché allemand et des exportations.
Böylece yüzyıllar boyunca siyah ırkla harmanlanmış... uzakdoğu karışımı melez Yahudi ırkı gelişti.
Ils s'y installèrent, dépouillant sans pitié les habitants légaux, culturellement supérieurs. Là, pendant des siècles, du mélange de races oriental et extrême oriental,
Çünkü otelimize her yerden insanlar geliyor. Filipinliler, Hintliler... Hepsi bir şeyler söyleyecek ona.
Elle doit apprendre des langues, parce que dans notre hôtel, il y a toutes les races.
Zyra, merhametsizce üstümüze doğru gelirken ve belki de Dünya'yı yok edecekken tüm ırklardan ve dinlerden bütün kadınlar ve erkekler düşünmeye, dua etmeye ve af dilenmeye duruyor.
Alors que Zyra fonce ineXorablement sur nous et nous détruira peut-être, hommes et femmes de toutes races et croyances s'arrêtent pour penser, prier et se racheter.
Dünya tarihinin en zeki ırkıydı onlar.
C'était l'une des plus intelligentes races dans l'histoire du monde.
İnanıyorum ki, Allah'ın yardımıyla bir gün tüm ırklar huzur içinde, birlikte yaşayacaklar, Ermeniler bile.
Je suis navré. Un jour, avec l'aide d'Allah... toutes les races vivront en paix.
500 yıla aşkın bir süre önce, bu gezegende iki ırk vardı biz, Dalekler, ve Thallar.
Il y a 500 ans, il y avait deux races sur cette planète. Nous, les Daleks, et les Thals.
Dinle, yabancı... ikinizde... ışığın kör ettiği, ve havanın boğduğu şu yukarıdaki sahradan geliyorsunuz, sadece yok edici güçlerin yaşadığı yerden.
Écoute, étranger... Vous appartenez... tous deux... à... cette région sauvage au-dessus du sol... où la lumière aveugle, l'air étouffe, où seules vivent des races destructrices... et d'où aucun de ceux d'entre nous qui y sont allés n'est jamais revenu!
Azınlıkları oluşturan gruplardan,..... biri için hakaret edici sözler sarf etti. Bunu Adalet Bakanlığı..... İnsan Hakları Birimi'ne, Birleşmeiş Milletler İnsan Hakları Komisyonu'na..... CORE'a ve Medeni Haklar Birliği'ne rapor edeceğim.
Il a diffamé le membre d'une minorité ethnique, ce que je ne manquerai pas de signaler au ministère de la Justice, à l'onu, à l'association des gens de couleur, aux défenseurs de l'égalité des races, des droits...
Kültürler ve ırklar yok olur.
Cultures et races disparaîtront.
Tanrı'nın ve efendilerin köleleri olan şu tembel ırklar.
Races indolentes qui servent Dieu et leurs maîtres
Karşılıklı şüphe ve gezegenler arası savaş.
Soupçons entre races et guerre interplanétaire.
Dışarıda bin tane gezegen, bin ırk var.
Il existe des milliers de planètes, des milliers de races là-haut.
Ancak tüm ırklara son bir kriz geliyor, siz henüz yaşayacaksınız.
Mais toutes les races connaissent une crise ultime que vous n'avez pas encore connue.
Görünen o ki, Şimdilerde Herdhitze olarak bilinen Bay Hirt,... neredeyse her ırkta yüzlerce kafatası bulunmasına rağmen, çok az Yahudi kafatasının bilimin kullanımına açık olduğundan yakınmış.
Il semblerait que M. Hirt, aujourd'hui Herdhitze, regrettait, malgré l'existence de collections importantes pour toutes les races, que la science ait si peu de crânes juifs à disposition.
Her ırktan ve her inançtan insanların birlikte yaşayabileceği bir dünya.
Un monde où hommes et femmes de toutes races et de toutes croyances pourront vivre ensemble.
Her ırk ve dinden çekirgeler.
De toutes les races et religions...
Her ırk, inanç ve renkten kızlarla cinsel ilişkiler.
Des relations sexuelles avec des filles de tous poils, races, couleurs.
Tek görebileceğin pis hippiler, okumak istemeyen öğrenciler travestiler, uyuşturucu bağımlıları ve her türlü ayak takımı.
On ne voit que des hippies sales, des étudiants paresseux... des travestis, des drogués, de toutes les races.
Baylar, böyle farklı ırktan insanların, bu kadar güzel bir işbirliği ruhuyla bir araya gelmesi beni mutlu ediyor. Evet.
Messieurs, je suis ravi de voir différentes races réunies dans un tel esprit de coopération.
Her cinsden ve ırktan, renkden insanlar buradan gelir geçer...
Les gens vont et viennent. De toutes les races et toutes les couleurs.
Tıpkı, Polonya'lı mahkumlar üzerinde gerçekleştirdiğim kemik nakli deneyleri zehirli mermilerle yaptığım deneyler, alt ırktan olan insanları kısırlaştırma çalışmalarım gibi.
COMME MES GREFFES OSSEUSES SUR LES POLONAIS ET MES BALLES EMPOISONNÉES. IDEM POUR LA STÉRILISATION DES RACES INFÉRIEURES.
Baskın ırk olan bizler, dikkat etmeliyiz, yoksa diğer ırklar kontrolü ele geçirecek.
C'est à nous, la race dominante de prendre garde, sinon ces autres races nous domineront.
- Her cins.
- De toutes les races.
Aşağı ırkların, aşağı olduklarını Vücut yapılarıyla gösterdiklerine inanıyor.
Il croit que les races inférieures prouvent leur infériorité par le biais d'une partie de leur corps.
Allah derki : "İslamiyet'te ırk ayrımı yoktur."
L'islam ne fait aucune différence entre les races.
"İslamiyet'te ırk ve kabile ayrımı yoktur."
Entre Musulmans, il ne doit exister ni races, ni tribus.
Ne kadar ırk varsa.
Toutes les races possibles.
Tatil süresince, araştırma bölgemiz Saint-Tropez olacak.
Nous avons choisi St-Tropez pour son échantillonnage de races pendant les vacances.
Bizim burada kaç farklı ırk var
Voyons combien de races, de croyances et de couleurs nous avons ici.
"Beyaz ırk, ırkların en mükemmeli..."
" La race blanche, la plus parfaite des races humaines,
Galaksideki en kaba ırklardan birisidir.
Ils sont une des races les plus déplaisantes de toute la galaxie
Bu arada zavallı Babil Balığı tüm iletişim bariyerlerini kaldırarak, yaratılıştan beri süregelmiş en kanlı savaşlara yol açmıştır.
Entre temps, le pauvre Poisson Babel en suprimant les barrières de communications entre les différentes cultures et races causa plus de guerres et de tueries que n'importe quoi d'autre.
Her yerdeki tüm akıllı yaşam formlarına merhaba. Ve kalan herkese : işin sırrı, aklınızı bir araya toplayın.
Mais tout d'abord un grand bonjour à toutes les races intelligentes qui nous écoutent, le secret, rappelez-vous, c'est de vibrer ensemble.
Birçok ırk bir çeşit Tanrı tarafından yaratıldığına inandılar, ama Viltvodle VI gezegeninden
Bien des races croient y voir l'œuvre de quelque espèce de dieu.
Sonra kavga başladı ve iki yeni soy ortaya çıktı. :
Alors le conflit commença et deux nouvelles races apparurent :
Kahyaymış gibi yaparak alt ırklara hizmet etmek sinirlendiriyordu beni.
Jouer au majordome pour les races inférieures m'ennuyait
"İnancı veya memleketi ne olursa olsun, herkesle huzur ve uyum içinde yaşayın."
"Vivez en paix et harmonie avec les peuples de toutes races et religions."
Koyu tenli ırklar açık tenli ırklara ilgi duyar. Ama bunun tersi olmaz.
les races plus foncées sont attirées par les races plus claires, mais pas l'inverse.
Bizim şubemiz bütün inançlardan ve ırklardan insanlara açık olacaktır.
Notre section sera ouverte à toutes races et croyances.
Tüm ırklardan. Haydi... Bütün uluslardan.
De toutes les races, de toutes les nationalités.
Neden UFO'lar pek çok kez görülmelerine rağmen dünyadaki insanlara içlerini göstermemişlerdir?
Pourquoi les O.V.N.I. ne circulent-ils pas librement à la surface du globe alors qu'on les a déjà observés plusieurs fois? Pourquoi y a t-il différentes races? Personne ne peut répondre à ces questions.
Çete engellerini yıktık, ırk engellerini yıktık.
On a abattu la barrière des gangs, la barrière des races.
Bu günah keçisini dıştaki azınlıklarda ve diğer ırklarda arayacak hale geldiler.
Ils les ont trouvés. Dans les minorités, chez ceux qui étaient différents, d'autres races.
... ırkları birbirinden ayırarak, düzensizliğe neden olan yarı kast sistemini de yok edecektir. "
Créer de la main-d'oeuvre pour l'agriculture, et mettre fin, en séparant les races, au métissage facteur de désordre. "
Sadece bedensel değişimler. Son kontrolde bunu beklememi söylemişlerdi. Emin misin?
Ceci pourrait peut-être convenir à d'autres races humanoïdes mais les humains sont extrêmement attachés à leur progéniture.
Irklar karışınca bu savaş kayıp mı edilecek
Le trahira-t-on en mélangeant les races?
İşte bu kadar.
Vous devez lui parler des races et des nations.
Biliyormusun iki çeşit insan var.
Tu vois, il y a deux races de gens.
Aşağı ırklar komünizm hastalığını başkalarına bulaştırır.
Les races inférieures multiplient la contagion du communisme.