Ramsay Çeviri Fransızca
200 parallel translation
Yardımcısından mektuplar alırım, Sör Edward Ramsey, yanında olacak.
J'ai reçu lettres de Sir Edward Ramsay, son adjoint.
Yardımcım, Sör Edward Ramsey'i takdim ederim.
Puis-je vous présenter mon second, Sir Edward Ramsay?
Ramsay, bu karşı çıkışın da ne demek oluyor?
Ramsay, vous avez protesté à propos des destroyers?
- Bunu yapamayız Ramsay. Bütün durumu gözden geçirdik.
On ne peut pas faire ça, nous en avons discuté!
Ramsay, biliyorsun ki konvoyların güvenliğini garanti etmeliyiz...
Et la sécurité des convois, qu'en faites-vous?
- Riskleri dengelemeliyiz, Ramsay.
Calculez les risques.
Pekalâ Ramsay.
Parfait, Ramsay.
- O Bay Ramsey, ben...
- Oh, M. Ramsay, je... voulais voir M. Webster.
Stanley Baldwin'in muhafazakar hükümeti yenilgiye uğrar ve Ramsay MacDonald ikinci kez başbakan olur.
1929. Le gouvernement conservateur de Stanley Baldwin est battu et Ramsay MacDonald est nommé pour la 2e fois Premier ministre.
Şimdi, baylar ve bayanlar, Belediye Başkanı ve Bayan Robert Ramsey.
Maintenant, Mesdames et Messieurs, le maire et Mrs Robert Ramsay.
Bayan Ramsay.
Madame Ramsay.
Hapisten yeni çıkarılan... Mahatma Gandi, SS Rakputana gemisiyle Bombay'dan ayrıldı. Başbakan Ramsay McDonald'ın isteğiyle...
Tout juste sorti de prison... le Mahatma Gandhi quitte Bombay à bord du Rajputana... pour se rendre à une conférence sur l'indépendance...
Hindistan'ın bağımsızlığı konulu konferansa katılacak.
Ramsay MacDonald.
Bayan Ramsay.
Mme Ramsay.
Neden Bayan Ramsey'e bir içki getirmiyorsun?
Tu sers un verre à Mme Ramsay?
Yerinde yok, Bayan Ramsay.
II n'est pas là, Mme Ramsay.
Neden? Kabarcıklar, beyne sıçrayabilen Ramsay Hunt sendromunu gösterir.
Ça pourrait être le syndrome de Ramsay Hunt et affecter le cerveau.
Baktım, ama Ramsay Hunt aklıma gelmedi, aramadım.
Oui, mais je n'ai pas pensé que ça pouvait être Ramsay Hunt.
Bell felci dedim, ama kulaklarındaki kabarcıklar Ramsay-Hunt olabilir.
J'ai diagnostiqué une paralysie de Bell mais j'ai pu rater quelque chose.
Bütün gün beni çıldırttı bu.
Il s'agirait de Ramsay Hunt et ça me rend malade.
Semaverli Bakire, 82'de Ramsey Hotel zincirlerine satılmış.
La Matrice funèbre a été vendue à la chaîne des hôtels Ramsay en 82.
Russell Ramsay. 18 ay önce tahliye olmuş.
Russell Ramsay, libéré il y a 18 mois.
Russell Ramsay?
Russell Ramsay?
Russell Ramsay.
- Russell Ramsay.
Ramsay'nin tekrar tutuklandığını duydun herhalde?
Vous savez que Ramsay a encore été arrêté?
Buraya gelmeni Ramsay mi istedi?
Ramsay vous a dit de venir?
Ramsay, ikinci tecavüzünde onu savunsun diye ilk kurbanını gönderdi.
Ramsay a envoyé sa 1 ère victime le défendre contre la 2 ème.
Onun haricinde her şeyi yapıyor. Bizim gibi talihsizler, her gece evde tek başına History Channel'ı izlerken, Ramsay gibi pislikler nasıl bir kızın bağlılığını kazanıyor?
Tout est possible, mais pourquoi des andouilles comme nous passent leurs soirées seuls pendant qu'un salaud comme Ramsay est idolâtré par cette gentille fille?
Kader diye bir şey varsa, Ramsay Rikers'ta rahat oturamayacak.
S'il y a une justice, Ramsay va en baver à la prison de Rikers.
Ve Wilde, Ramsay'i izliyor.
Et Wilde ne quitte pas Ramsay des yeux.
Bay Tupper, Miller davasının Ramsay'nin aleyhinde ne kadar...
M. Tupper me demande si le dossier Miller contre Ramsay est solide.
Bay Ramsay, ortağınızı yardımınız olsa da olmasa da bulacağız.
On trouvera votre complice, avec ou sans votre aide.
Ramsay'e karşı elinde nasıl bir koz var bilmiyorum ama ortağının adını vermiyor
Je sais pas comment ce type tient Ramsay, mais il lâche pas le nom.
Ramsay'le bağlantın yoksa, niye otelde sahte kimlik kullandın?
Si Ramsay et vous n'avez aucun lien, pourquoi le faux nom à l'hôtel?
Yemin ederim bir tecavüzcüyle ortak değilim.
Je jure que je ne suis le complice d'aucun violeur. Je n'ai jamais rencontré Russell Ramsay.
Ramsay'le bağlantısı ne?
Quel est son lien avec Ramsay?
Ramsay'le değil, Beau'yla var.
Il n'est pas lié à Ramsay mais à Beau.
Ramsay'nin buraya girdiğini ispatlamaya çalışıyoruz.
On essaie de placer Ramsay ici.
Ramsay'nin anahtarı çok kişilikli resepsiyonistten aldığını düşünüyoruz ama belki anahtara ihtiyacı olmamıştı.
On a présumé que Ramsay a eu la clé par notre réceptionniste, mais il a peut-être pas eu besoin.
Hayır, Ramsay.
- Non, Ramsay.
Sakın söyleme. Elimizde bir tek Ramsay var.
Non, Ramsay est cuit.
En düzgünü Ramsay'di.
Sur Ramsay, impossible.
Kurbanın kimliği belli. Ramsay'nin DNA'sı ve sabıkası var.
La victime l'a reconnu, on a l'ADN et un antécédent.
Yazları turistleri dolandırıyor sezon bitince de ev geliştirme işleri çeviriyor.
L'été, il arnaque les touristes. En basse saison, il fait dans l'immobilier. Marié à Patricia Ann Miller, l'empreinte sur la porte qu'on croyait à Ramsay?
Kim kaldı? Ramsay.
- Qui manque?
Ramsay'in seninle bağlantısı ne?
Quel est votre lien avec Ramsay?
Ramsay'ye de tuzak kurmuş.
Elle a piégé Ramsay.
Beau, tecavüzü, polis ve hastane kayıtlarına geçirtti ve Ramsay'yi tutuklamalarını bekledi. Daha önce de suçlandığını öğrendiler.
Beau a attendu que la police et l'hôpital consignent le viol, puis qu'on arrête Ramsay et qu'on découvre son casier.
Bayan Miller, Russell Ramsay'nin bu plana nasıl dahil olduğunu ayrıntılarıyla anlatabilir mi?
Mlle Cabot? Mlle Miller peut-elle expliquer comment Russell Ramsay a été impliqué?
- Yanlış tanı koymuş olabilirim.
- Ramsay Hunt.
O bir Miller değil.
- Ramsay.