Rang Çeviri Fransızca
3,052 parallel translation
Haddini aşıyorsun orospu.
Tu oublies ton rang, putain.
Her gününüz bu şekilde başlayacak.
Chaque jour vous vous mettrez en rang!
Amerika'nın ulaşılabilecek en yüksek avcı unvanı.
C'est le plus haut rang atteignable chez les Trail Scout d'Amérique.
Sıraya gençler.
Un seul rang, les gars.
Hammoudi, sıraya gir!
Hamoudi, dans le rang!
Bir Hıristiyan'la olsaydı daha iyi durumunda olurdu.
Pour elle, je suis pas de son rang. Trouvez-lui plutôt un chrétien.
Belki de konumuna daha uygun bir şekilde.
Peut-être d'une manière qui sied mieux à son rang.
Eğer yerini unutursan içki ruhsatından çok daha fazlasını kaybedersin.
Si tu oublies quel est ton rang, tu perdras bien plus que tes licences.
Kimse sırayı bozamaz!
Personne ne sort du rang!
Seni Doctore yapma niyetimi ona anlatmıştım.
Plus tôt, je lui ai révélé mon intention de t'élever au rang de Doctore.
Rütbenizi ve niyetinizi belirtin!
Dites votre rang et vos intentions.
Baban, Minnesota İkizleri'ne en önden bilet almış gibi olduğunu söylüyor.
Ton père a dit qu'il qu'il était assis au premier rang pour le match de baseball.
O resimde ön sıra, sağdan dördüncü kişi.
Le 4e en partant de la droite, au 1er rang.
Sıraya girin!
Tous en rang!
- Dr. Ogden'in raporu burada.
Ils pourraient vous rétrograder au rang d'agent. Le rapport du Dr Ogden, monsieur.
Ev sahibi takım bencinin arkasında üçüncü sıra.
- Au troisième rang.
Aman tanrım! Ev sahibi bencinin arkasında üçüncü sıra!
Au troisième rang et il a loué une limousine.
Buna inanabiliyor musun?
Tu te rends compte? Au troisième rang.
Denemek için ne harika bir yol değil mi?
Et il sait y faire. Des billets au troisième rang.
Galiba sonuç şu ki bu akşamki Bulls maçında üçüncü sırada oturamayacağım.
En gros, je ne serai pas au troisième rang du match des Bulls, ce soir. Au troisième rang?
Üçüncü sırada oturduk ve maçın ardından soyunma odasına indik.
Des places au troisième rang et un tour dans les vestiaires.
- En ön sıra diyorum.
Premier rang.
Ön koltuklar, bekleyin geliyorum.
À moi le premier rang.
Son yaptığın kayıttaki tarih ve saat damgası, Olivia Prescott'u prodüksiyonuna dahil ediyor.
L'heure de votre vidéo place Olivia Prescott au premier rang de votre dernière production
Bazen sosislerini tertipli düz bir sıraya koyuyor.
Des fois, il aligne ses saucisses en rang.
- Ben dördüncü siradayim.
- Je suis le quatrième du rang.
Robert kraliyet sirasinda kaçinciydi?
Où se trouvait Robert dans le rang de succession?
Pekâlâ. Bayan Torres, siz şurada ön sırada olacaksınız.
{ \ pos ( 192,230 ) } Mme Torres, vous serez au premier rang.
... Lordluk mertebesine yükseltilmesini...
... soit maintenant élevé au rang de seigneur...
O kıdemli bir politikacı.
C'est un politicien de haut rang.
Rütbesi temsilen çavuşa yükseltilecek.
Il se prépare à l'élever au rang de Sergent provisoire.
İlk sıradaki bayan, fermuarınızı kapatın lütfen.
Mademoiselle au premier rang, vous pouvez fermer votre gilet?
Tanrım. Vegas'taki Caesars Sarayına iki kişilik bilet mi aldın?
Des places au premier rang pour Coldplay à Las Vegas?
Dedektif Jane Rizzoli, Dedektif rütbesine terfi eden en genç polis memurudur.
"L'inspecteur Jane Rizzoli a été le plus jeune officier " à avoir été promu "au rang d'inspecteur."
Ayrıca Dedektif rütbesine terfi eden en genç polis memurudur.
Elle a été aussi le plus jeune officier à être promu au rang d'inspecteur.
Hazır buraya gelmişken, birinci kalenin en iyi yerinden bir çift bileti sana vermek isterim.
Tiens. J'ai deux places au 1er rang pour le match.
Dr. Isles'le beraber incelemeyi yapıp onu senin yanına getiririm.
Je l'aide, puis je l'accompagne au 1er rang.
Tropik fırtına seyir değiştirdi ve kasırgaya dönüştü.
La tempête tropicale a changé de cap et été élevée au rang d'ouragan.
Sıranıza dönün!
Mettez-vous en rang!
Bak, otoritemi kullanmak istemiyorum.
Écoute, je ne veux pas abuser de mon rang.
Söylememe bile gerek yok ama ben üçünüzden daha üst rütbeli olacağım ama bir soru var, ne kadar üst?
Bon, il est clair que je serai plus gradé que vous trois, mais la question est de savoir de combien de rang?
Bilirsin, insan bazen sadece civcivleriyle takılmak istiyor.
Parfois, on traîne avec des gens de son rang.
Arka sıradaki bir adam boğuluyor.
Il y a un type en train de s'étrangler au dernier rang.
Slade'in sosyal çevresindeki çocuklar.
- Les enfants du rang social de Slade.
Kendi sosyal çevresine Slade'den daha yakınlar.
Ils seraient aussi proches de son rang.
Çizginin dışına çıkmanın zamanı geldi.
- Il est temps de sortir du rang.
Jane, belki de sen, beni götürebilir, Ve sıranın önüne geçirebilirsin?
Jane, peut être que tu pourrais, hum, passer me prendre plus tard et me faire passer au premier rang?
Bu harika. Alo? !
Ça va être toi, moi, et Anna Wintour au premier rang.
Ben en arka sırada oturuyorum, bu yüzden beni hatırlamadın.
Tu ne me reconnaîtras pas parce que je suis assis au dernier rang.
Yüzbaşı rütbesiyle.
Avec le rang de lieutenant.
Sizin gibi birisi bile mevkisini kötüye kullanabiliyormuş.
Il semble que quelqu'un comme vous essaye d'abuser de son rang.