Reklamlar Çeviri Fransızca
1,090 parallel translation
Ona reklamlarının hedefteki seçmenleri... her alanda nasıl yok ettiğini analizlerimiz gösterecek dedim.
Et je lui ai dit que notre analyse montrera que nos pubs ont zappé les électeurs cibles dans toutes les catégories.
Ve kafa çekmek için paraya muhtaç olduklarında, "Uyuşturucuya Karşı Rock" reklamlarında oynadılar.
Ils achetaient leur came en faisant des clips anti-drogue.
Programlar, reklamlar.
Je fais des salons et des pubs.
Yanıltıcı reklamlarının, en küçük bir değeri yokmuş, meğer.
- Tu ne vois pas ce qui est chic!
TV'deki şu reklamları, hiç izlemiş miydin?
Tu as vu cette pub à la télé, avec les touristes et le type au pif énorme...
Televizyona çıkmak istiyorsun talk şov'la reklamlar arasında gözükeceksin.
Tu veux passer à la télé, entre la météo et les publicités.
Radyodaki reklamları biliyor musunuz?
Vous savez, Ies publicités, à Ia radio?
O reklamları siz mi yapıyorsunuz?
C'est vous qui Ies faites?
Başka insanlar reklamları yapıyor.
Ce sont d'autres personnes qui Ies font.
Onlara reklamlarını yayınlayabilecekleri zamanları satıyorum.
Je leur vends du temps d'antenne pour qu'iIs Ies passent.
Reklamlar, hiçbir şey ilgimi çekmiyor. Zaman akıp gidiyor.
Les annonces, rien ne m'intéresse, le temps va et vient...
Reklamları hazırlayın.
Prépare la suite
İnsan vücudunu bir adam şeklinde gösterirler ki o da şöyle olur : Bir de T.V.'de size, adamın ne sorunu olduğunu gösterdikleri reklamlar var. Size daima sorunu gösterirler.
Puis, il y a les pubs à la télé, décrivant toutes sortes de maladies.
Yatırım fırsatlarını televizyon olmadan, dergi reklamları olmadan nasıl sunabilirsin?
"Comment promouvoir nos investissements " sans pubs à la télé ou dans des magazines? "
Şu reklamların sonunda çalan eğlenceli melodiler gibi mi?
Ces drôles de petits airs à la fin des publicités?
Aslında reklamlarında ikizleri kullanıp kullanmadığını soracaktım.
En fait, je voulais vous demander... si vous utilisiez vos jumeaux dans vos publicités?
Birazdan yeniden aranızda olacağız, ama önce reklamlar.
On se retrouve tout de suite après la pub.
TV'de gördüğüm o ordu reklamlarında bir veba korumak konusunda bir şey demiyordu.
Quand j'ai vu la pub sur l'armée à la télé... il n'était pas question d'escorter la peste.
Hep böyle büyük şeyleri sürmek istemişimdir. Gomer Pyle'ın tekrarları esnasında yayımlanan reklamları devamlı izlerdim.
Je regardais les pubs lors des reprises de Gomer Pyle.
Marge hem bu reklamları görmedi hem de bu gösterişli montu.
Marge ne tenait bien sûr pas compte de ces superbes prospectus.
TV'de reklamları çıkıyor.
Il est passé à la télévision.
Phoenix'deki adamlar gibi reklamlar yaparız.
On fera de la pub comme les gars de Phoenix.
Bira reklamları bile sarhoş eder beni.
Une pub sur la bière me soûle!
Calvin Klein'in iç çamaşırı reklamlarındaki adamsın.
La pub pour les sous-vêtements Calvin Klein.
- Jerry, reklamlar bitmek üzere.
Viens, Jerry, ça reprend.
Kanal 77'de 24 saat reklamları yayınlanıyor.
Sa pub est diffusée tous les jours sur la chaîne 77.
İşte burada 1950`den önce yapılan favori reklamlarımızdan biri.
Je savais que c'était un Coco, il ne boit pas de Duff Voici une de nos meilleures publicités qui date des années 1950.
Bütün reklamlarımızla gurur duyuyoruz ama 1960`ta bir tanesi var ki bizim için çok özel.
Nous sommes fiers de toutes nos pubs, mais en voici une très spéciale de 1960.
Dergilerde reklamlar çıktı. İkimiz de bu testten ısmarladık.
Il y avait des annonces dans les journaux, on l'a fait.
Georgie ne oldu? "Glen veya Glenda" nın gösteriminin bu hafta olduğunu sanıyordum? Reklamlar nerede?
"Glen ou Glenda" sort cette semaine.
Reklamlar Alabama'da, Indiana'da, Missouri'de seni salak! L.A.'de oynamayacak!
Dans l'Alabama, l'Indiana et le Missouri, espèce de taré!
Ve... reklamlar. iki dakika
Et... publicité. Deux minutes, les gars.
Televizyondaki "Doğunun Küçük Paris'i" reklamlarını gördünüz mü?
Vous avez vu la pub à la télé pour "Le petit Paris de l'Est"?
Reklamları geç.
Oublie la pub.
11 milyonu hariç, maaşları ve reklamları ödüyor ayrıca paketlemeyi.
Sur les 11 millions, le type paie les salaires.
Benim yaşımdaki kadınlar vitamin ve takma diş yapıştırıcısı reklamlarına çıkıyor.
Je t'assure! Les femmes de mon âge font de la pub pour Stéradent.
Reklamları girin.Reklam yok.
- Mets une pub. - Il n'y a pas de pub.
Reklamlar.Bütün yarım saatı aldın bebek.
- Mets une pub! - T'as acheté la demi-heure, chéri. Merde!
TV reklamlarında çok farklı görünüyorsun.
Vous êtes pas du tout comme à la télé.
Reklamlar!
La Pub!
İyi de 24 saat boyunca televizyonlarda reklamlarımız oynuyor.
Mais nos pubs passent 24 h sur 24.
Reklamlar sana kalsın.
Moins de pub.
Coca-Cola reklamlarının yapımcısıyım.
Je produis les pubs de Coca.
Ayrıca reklamları izlememeli.
Et je lui interdis les chaînes privées.
Rock'n roll'u da uzun zaman önce televizyon reklamlarına sattılar ki makarna makineleri step tahtaları ve soya tohumları alabilsinler.
Quant au rock n'roll, ils l'ont vendu à la publicité télé y a déjà de ça un bon moment. Comme ça ils ont pu s'acheter des machines à faire les pates, et des vélos d'appart et des actions boursières sur le soja.
En kötüsü ise geri kalanlarımızın televizyon karşısında oturup Levi's düşük belli kotlarının ve koca göt bol paça reklamlarını izlemek zorunda kalıyoruz çünkü bu dejenere, züppe, mızmız şerefsizler ağızlarını tutamayıp çöreklere ve tatlılara saldırıyorlar ve koca götleri odalara sığmıyor ve koca göt bol paça pantolon giymek zorundalar.
Et le pire dans tout ça, c'est qu'alors nous, on regarde toutes ces pubs à la télé pour des jeans Levi s coupés larges et des Docker pour gros culs. Parce que ces dégénérés de babyboomers suceurs de bites ne peuvent pas s'empêcher de toucher aux croissants et aux Hagendass. Et leur bon gros cul s'étale bien partout et ils doivent alors porter des Docker pour gros culs.
Reklamlar.
Le publireportage.
Aynı Woodstock gibi sadece her yerde reklamlar ve tonlarca güvenlik görevlisi var.
C'est comme Woodstock, sauf pour les pubs partout et une tonne de sécurité.
Gerçekten güzel oyuncak reklamlarımız var. Söz veriyorum.
On a de super pubs pour des jouets après ça, je vous jure.
Reklamlar mı nerede?
Où est-ce annoncé?
Şu hazımsızlık ilacı reklamlarını gördün mü?
T'as vu toutes ces pubs contre l'indigestion?