Romantique Çeviri Fransızca
5,415 parallel translation
- Çok romantik.
- C'est beau. - Très romantique.
Çok romantik. Yemekler çok hoş.
C'est si romantique.
Şu an çok romantik hissetmiyorum, izleniyormuş gibi hissediyorum.
Ca n'a pas l'air très romantique pour le moment. Je me sens observé.
Romantik olur.
Ca va être romantique.
Ben başbelası bir romantiğim.
Je suis un romantique.
Araştırdım biraz ve harika bir yere benziyor. Rehber kitabında yazdığına göre birinci sınıf ve oldukça romantikmiş.
Donc, j'ai regardé dans le guide, et c'est dit que c'est chic et extrêmement romantique.
Şey, hiç öyle romantik bir durumla alakalı değil.
Ce n'est pas ce genre de situation romantique.
Ee, parça bu kadar romantikken, abartı süslemeye gerek yok.
Un morceau si romantique, pas la peine de l'embellir.
İnanılmaz güzel ve romantik bir hikaye anlatıyor.
Il raconte une histoire incroyablement belle et romantique.
Yoluna göre oldukça romantik.
Plutôt romantique en un sens.
Romantik bir an oluşturmaya çalıştım.
Je m'excuse. J'ai essayé de créer une ambiance romantique.
Elbette olanları romantikleştirme eğilimi var biraz,... ne de olsa kendisi de tam bir romantik.
Bien sûr, il a tendance à romancer un peu les choses, mais enfin, vous savez, c'est un romantique.
Sadece... Çok romantikti.
C'était juste... très romantique.
- Çok romantikmiş bu.
- C'est trà ¨ s romantique.
Benden ağlamamı mı bekliyorsun ve seni ne kadar derinden çok sevdiğimimi anlatmamı istiyorsun...
Tu t'attends à ce que je devienne toute romantique et que j'exprime tout l'amour que j'ai pour toi?
Bana oldukça romantik göründü. Ama sen böyle şeyleri bilmezdin Stanley.
C'est très romantique, mais tu ne peux pas comprendre.
Ben epey romantik olduğunu söylerdim.
Moi, je trouve ça romantique.
Şu genç ve romantik başrol oyuncusu var, Dirk Snowfield. Ünlü dizi Telepati Adam'la olan tek haftalık anlaşmasını bozup geldi.
On a le personnage principal, le jeune et romantique Dirk Snowfield mettant ainsi fin à un son contrat avec la série Telepathy Man.
Ve arkadaşlarınız, romantik mum ışığında ve Bay doğru ile yemek mi yiyorlar?
Pendant que votre amie en en dîner romantique avec son prince charmant?
Heyecan verici değil, romantik değil.
C'est pas excitant, ni romantique. C'est juste ce que c'est.
İçinde de sakladığımız sinema bileti koçanları var, öyle romantik biriyim işte.
Il est farci de souches De tickets de cinéma Parce que je suis un Romantique comme ça.
Bu şık meyhane romantik bir akşam yemeği için ideal.
"Cette élégante trattoria est le lieu idéal pour une soirée romantique."
Hayır romantik bir akşam yemeği yemeyeceğiz. Öğle yemeği yiyormuş gibi yapacağız.
On ne va pas avoir une soirée romantique, mais un déjeuner stimulant.
Ayrıca inanılmaz güzel bir şarkısı vardır. Film boyunca çalar. Gerçekten romantik ama arka arkaya dinlemek biraz sinir bozucu oluyor.
La musique est omniprésente dans le film, très romantique... mais au point d'en devenir irritante.
Romantik şiir demek, doktor?
De la poésie romantique, Docteur?
Bu gece çok duygulu bir şekilde çaldın.
Tu as joué de manière romantique.
Sadece... Torunlarıyla hiçbir zaman çok mutlu olamadı.
Parce qu'il n'y a rien de bien romantique avec ses petits-enfants.
Aşk sarhoşluğu nasıl gidiyor peki?
Comment ça se passe dans le... romantique petit département?
Güya romantik bir haftasonu olacaktı.
Ça devait être un week-end romantique.
Romantik haftasonumuzu kısa kestik çünkü biz birine aşık olduk Victor Ha'ya!
Le week-end romantique a été écourté car on est tombé amoureux... de Victor Ha!
Bebeğim bu çok tatlı ve romantik ama şimdi kalkıp gelirsem kovulurum.
Bébé, c'est mignon et romantique, mais je vais être viré si je pars.
Ortadoğu'ya uçmamı ve seni dünyanın en romantik şehrinde yalnız bırakmamı mı?
que je m'envole pour le moyen-orient et te laisse seul dans la ville la plus romantique du monde?
Hım, çünkü tatlı kocacığın hayatına, ötüşen kuşların romantizmini geri getirmek istedi.
Um, parce que ton mari bien aimé essaye de ramener le chant romantique des oiseaux dans ta vie.
- Seni romantik biri yapmıştı.
- Ça t'a rendu romantique.
- Çok romantikti.
- C'était tellement romantique.
Bruce, doğum gününde herşeyi değiştirmek için ona özel ve romantik bir akşam yemeği yapmaya karar verdi.
Bruce décida de lui faire un dîner spécial romantique pour changer tout ça.
Ayrıca iç karartıcı ve romantik değil.
Mais aussi, déprimant et anti-romantique.
Senin romantik tiplerden olmadığını biliyorum.
Je sais que t'es pas du genre romantique.
Sonra yatağın üzerine... battaniyelerden oluşan bir çeşit çadır kurmuştun, ocakta mantarlı tatlı yapmıştık, yattığımızda ise, bana : " Bea, bunun, çarşaflar değil yıldızlar altında romantik bir gece olması gerekirdi ama sen beni çok mutlu ediyorsun.
tu as construit cette tente avec des couvertures au-dessus du lit et on a fait des chamalos grillés, et à l'intérieur du fort de notre lit, tu as dit, "Bea, c'était censé être romantique, " et sous les étoiles, sans draps,
Claire Underwood ile romantik ilişkim olmadı ve DC Daily'de basılan o fotoğrafı ben çekmedim.
ADAM GALLOWAY COMMENTE LA PHOTO DE L'ÉPOUSE DU VP Seulement que je n'ai pas eu de liaison romantique avec Claire Underwood, et que je n'ai pas pris la photo parue dans le DC Daily.
Çok romantik.
Tellement romantique.
Ama Mayorka'daki otelin kadar da romantik değildi.
Mais ce n'était pas aussi romantique que votre hôtel Cala d'Or à Majorque.
Ne yapıyorsunuz bakalım, romantik bir köpüklü banyo mu yoksa?
Qu'avons-nous ici, un romantique bain moussant?
- Romantik geldi, bebeğim.
Romantique, bébé.
Böylesi daha romantik değil mi?
C'est genre plus romantique, non?
Tam bir romantik adamım aslında.
Je suis plutôt romantique, en fait.
Beraber romantik bir gün planladığımızda kafamda sen, ben ve 2 kişi daha yoktu.
Quand on a préparé notre journée romantique ensemble, Je ne m'imaginais pas, toi, moi, et deux autres gars.
- Romantik Hint lokantası mı var?
- Vous connaissez un indien romantique?
- Romantik bir isim değil.
Pas un nom romantique.
Savaş zamanıydı.
- En juin, c'est plus romantique.
Ve ümitsiz bir romantik.
Et un éperdu romantique.