Rıza Çeviri Fransızca
5,132 parallel translation
Ve her şey ayarsız atılan veya bir arıza, miyelin Biliyorsun, tüm bu alan birkaç kısa devre sinaps vardır.
Tout ce qu'il faut, c'est un court-circuit des synapses, ou une rupture dans la myélinisation, et tout ce détraque.
Bu standart formla 18 yaşından büyük olduğunu onaylıyor az sonra yapacağımız seks eylemlerine kendi isteğinle rıza gösteriyorsun.
Voici une décharge disant que vous avez plus de 18 ans et que vous avez librement consenti aux actes sexuels que nous allons commettre.
Kocanızın organic yapısı öldü. Robot kısmında arıza var. Şu anda binaya saldırıyor.
La partie organique de votre mari est morte et la partie robot incontrôlable il tire sur tout le monde dans le bâtiment.
Etrafımızdaki gezegenler ve Güneş hakkında birçok veri toplamış olmamıza karşın ulaşamadığımız alanlar hakkında bilmediğimiz pek çok sır var.
Même si beaucoup de données ont été recueillies sur les planètes et sur le soleil, les confins de notre univers contiennent encore beaucoup de secrets.
Ölüm, yaşama ait sorgulamayı artırır. Amacımıza dair.
La mort nous fait nous poser des questions sur la vie, de son but...
Umarım uyandırdığımıza kızmamışsındır.
J'espère qu'on ne vous dérange pas.
Sahibi olmadığım bu evde sizi bir başınıza bırakırım diye mi?
En vous laissant seuls ici dans cette maison que je ne possède pas.
Bu işin bize veya ortaklarımıza keslinlikle dayandırılmayacağından emin miyiz?
Est-on sûrs qu'on ne puisse pas remonter à nous ou nos partenaires?
Ben ciddiyim, Peter. Biliyorum doğru bir köpeği bulmak zaman alacaktır ama ben bu işin en iyi yolunun hayatımıza devam etmek olacağını düşünüyorum.
Sérieusement, je sais que ça prendra du temps de trouver le chien parfait, mais c'est la meilleure solution pour tourner la page.
Adamlarınıza karşı anlayışlı davranmaya çalıştım ama sanırım hata yapmışım.
J'ai tenté d'être agréable, mais je fais sûrement erreur.
Bir kıza önce içki ısmarlanır, azgın çocuk.
Paye-lui à boire d'abord.
Hayır, öyle demek istemedim. Bende fotografik hafıza var.
Je ne voulais pas.. j'ai une mémoire eidétique pour les compliments.
Çünkü gerçeklik, nasıl algıladığınıza bağlıdır.
La compétition est rude dans ce climat. - Tu te reposes.
Unutmayın, gerçeklik nasıl algıladığınıza bağlıdır.
L'air mauvais?
Aranıza karışmak için çabalamıştır.
Il aura fait ce qu'il faut pour se fondre dans la masse.
Bizim inanışımıza göre... yaşayan her canlının... her yaprağın, her kuşun... hayatta olmasının tek sebebi yaşamın gizli kelamını içinde taşımasıdır.
Dans ma religion, tout être vivant, toute feuille, tout oiseau est en vie parce qu'il contient le mot secret de la vie.
Kocanıza büyük bir saygım vardır.
- CONSIGNE
Selma'nın silahsız insanlarına karşı bu öfke dolu şiddet devam ederken göz yaşarıcı gazla saldırıp savaştaki düşmanmışcasına coplanırken dostlarımıza karşı hepimizin taşıdığı bir sorumluluk olduğu için bu ülkenin hiçbir vatandaşı kendinin suçsuz olduğunu söyleyemez.
Tant qu'une violence hargneuse s'exerce sur la population désarmée de Selma, qu'on l'attaque au gaz lacrymogène et à la matraque comme un ennemi dans une guerre, aucun citoyen de ce pays ne peut se mettre hors de cause, car nous sommes tous responsables de nos frères humains.
Prens Alcides, kralınıza ihanet etmişti. Ama Zeus'un oğlu bu gece onun ölümüne tanık olacaktır. Ve babasına verdiği sözü yerine getirecek.
Alcides le Prince... trahit son roi... mais le fils de Zeus prend son premier souffle de vie ce soir... et remplit sa promesse à son père.
Pişmanlık. Hiç okumadığımız kitaplar gibi etrafımıza yığılır.
Les regrets s'empilent autour de nous comme les livres qu'on ne lit pas.
Hayır, kötü adamlar onları takmamıza fırsat vermez.
Non, les criminels ne nous laissent pas le temps d'en mettre.
Kendinize, akrabalarınıza ve eşinize, dostunuza sadık olun. Ancak her şeyden önce vatanınıza sadık ve İmparatorluğun zaferine hizmet etmek için hazır olun.
Loyaux à vous-mêmes, loyaux aux amis et parents, mais par-dessus tout loyaux à votre patrie, toujours prêts à servir la gloire de l'Empire.
İstihbaratımıza göre bizim tarafımızdan saldırı öngörüyorlar.
Anticiper une invasion par nos soins, selon nos informations.
'nın, iki aydır okulun farklı yerlerinde karşımıza çıkıyor.
... ont été retrouvés un peu partout dans l'école, ces deux derniers mois.
Hayır. Karşımıza milyonlarca sapak çıkar.
Non, des millions de choix possibles.
Söylemek istediğim şey şu, Carl. Muhtemelen diğer dört acente sizin işinizi alabilmek için rekabet hâlinde olmamıza gülüyorlardır.
Ce que j'essaie de dire, Carl, c'est que les quatre autres agences sont probablement en train de rire du fait qu'on essaie de gagner ton entreprise.
Sizin adınıza seçeceğiniz herhangi bir vakıf için bağış yapmaya hazırız.
On fera un don à l'œuvre caritative de votre choix. Punaise!
Her bizi sahada sıkıştırdıklarında bu konsey böyle kuyruk acısıyla yanıp tutuşacaksa belki de başımıza yönetici lazımdır.
Si vous voulez une revanche, pour cette attaque, peut être faudrait-il quelqu'un pour la superviser.
O kız programdaki çalışmalarımıza onlarca yıllık sıçrama yaptırıp geleceğe ilerlemesini sağlayabilir.
Cette fille avancerait le programme de plusieurs années en avant, plusieurs décennies même.
Uçaklarınıza ulaşmanızdan görevi tamamlamanıza kadar geçecek zaman sonuçta yaklaşık bir saat olacaktır.
Entre le moment où vous récupérez vos avions et la fin de la mission, vous avez une heure.
Sanırım hepimizin şaşırdığı nokta da bu Capitol'de herkes bu kıza taptı.
Il était d'ailleurs étonnant... que cette fille soit adorée du Capitole.
Sana yemin ediyorum adamım, sanırım ben bu kıza aşığım.
Je te jure, je suis amoureux de cette fille.
"1. yarışma tamamlandı. $ 1000 banka hesabınıza yatırıldı." Has.ktir!
Défi n ° 1 : 1 000 $
$ 3,622 Nola Bank hesabınıza aktarılmıştır.
3 622 dollars ont été crédités sur votre compte.
13 yaşımıza girdiğimizde hepimiz yaparız bunu. Bir şeyleri öldürmek için ormana yollanırız.
On fait tous ça quand on atteint l'âge de 13 ans... on doit aller tuer quelque chose dans la forêt.
Ya da kendimizi toplar, yanımıza gerekenleri alır ve o küçük kızı bulabiliriz!
Ou on peut surmonter nos difficultés, se relever les manches et aller chercher cette petite fille!
Bu konuşmanın bir şekli daha var, siz ahırınıza dönersiniz kızınız dereceyle mezun olur ve hayat bildiğiniz gibi devam eder.
Voici une issue possible à cette discussion : Vous retournez à votre grange, votre fille reçoit un diplôme avec d'excellences notes et la vie continue comme avant.
Ve bu melek, muhteşem vücutlu bir kıza dönüşmüş bir hurdalık köpeği tarafından uyandırılıyor!
Et cet ange est réveillé par un putain de chien de garde dans un corps de super nana!
İsim bulmaya çalışıyoruz da aklınıza gelirse bağırın.
Ouais, on est juste... en train d'essayer ce nom, Alors si vous avez une idée, dites-le.
Bu oyunculuğa kandığınıza inanamıyorum. İyi kıvırıyor gerçi...
C'est un bon acteur, mais...
İnsanlar hayatımıza öylece girmezler, biz çağırırız onları.
Les gens n'entrent pas dans nos vies par hasard. On les convoque.
- Bence en iyisi köye geri gidelim, kızı da yanımıza alırız.
Retournons au village avec la petite.
Ancak, bizim baş mimamırımız, Bay Jason Reynard'la tanışmış olmanıza inanamıyorum.
Mais je ne crois pas que tu as rencontré notre architecte en chef, Mr. Jason Reynard.
İyi niyet, bastırılıp karıştırılacak ve kucağınıza sunulacak ve siz verdiğiniz kadarını geri alacaksınız. "
"On versera dans votre sein une bonne mesure, serrée, " secouée et qui déborde ; "car on vous mesurera avec la mesure dont vous vous serez servis."
Başınıza kötü bir şey gelince veya bir şey sizi zorlayınca hayattan alabileceğiniz en iyi dersleri aldığınıza inanırım gerçekten.
Je pense sincèrement que les leçons les plus mémorables sont celles des mauvais moments et des défis qui se présentent à vous.
Hazır olmamıza az kaldı.
On est presque prêts.
Kral Harald komutasındaki son saldırı bizim topraklarımıza oldu.
Les derniers à ne pas vivre sous le joug de Harald Belle Chevelure!
Hayatınızı nasıl istiyorsanız öyle yaşayabilirsiniz Bay Mcquaid. Bu dersten başarısız olmanıza sebep olacak tek şey kendiniz gibi davranmamak olacaktır.
Faites ce que vous voulez, soyez vous-même, vous réussirez ici.
- Hayır. Baksanıza, ne kadar çok öğrenci ve aile var.
C'est dingues, tous ces étudiant, ces parents.
- Hayatınıza dönüyorsunuz. - Hayır, hayır.
Vous reprenez votre vie d'avant.
Cücelerle işbirliği yaparsak başımıza iş alırız dememiş miydim?
Ne vous avais-je pas dit ce qui arriverait à cause des nains?