Samaritan Çeviri Fransızca
390 parallel translation
- Ve iyi samaritan... teşekkür ederim. -
Et un bon Samaritain, grâce à Dieu!
Oh, kardeşim, sen gerçek bir Samaritan'sın.
Tu es un vrai Samaritain.
İyi Samaritan sensin.
C'est vous, le Bon Samaritain.
S.S. Samaritan adıyla bilinen - bu gemi, dışarıdan zararsız, yaşlı, şişman bir bayan, -
Ce bateau - Le S.S. Samaritan... C'était son nom...
S.S. Samaritan'ın kumandanı, elleriyle, işte, işte bu elleriyle yedi alman subayını fırına fırlatan adamla!
Maître du S.S. Samaritan... Dont les mains, ces mains-là - Los manos de Firmin, Ont jeté sept officiers allemands dans son four ardent.
Evet çocuklar ne oynamak istersiniz? İyi Samaritan!
- Alors, à quoi vous voulez jouer?
Abanoz Samaritan şimdi orada mı?
C'est le Samaritain couleur ébène?
Simon der ki... McClane ve Samaritan 72. caddede, Broadway'deki Metro istasyonuna gidecekler.
Simon a dit que McClane et le Samaritain aillent au métro de la 72e rue.
72. cadde metrosu, telefon kulübesi, 15 dakika. McClane ve Samaritan.
Métro de la 72e rue, le téléphone, dans 15 mn.
Samaritan.
- Oh, le Samaritain!
Dumana maruz kaldığı için tedavi gören Ajan Mulder, Samaritan Hastanesi'nden sağlıklı şekilde taburcu edildi.
QUARTIER GÉNÉRAL DU FBI, WASHINGTON, DC Après son intoxication, Mulder a été soigné et guéri à l'hôpital des Bons Samaritains.
Sanırım en güzeli Isa'nın Samaritan'ı kurtardığı.
Je crois quand Jésus... quand Jésus sauve le Samaritain.
Hayır, o Samaritan'ın bir başkasına yardım edişine dair İsa'nın anlattığı bir hikaye.
Non, c'est une histoire que Jésus raconte du Samaritain qui aide quelqu'un d'autre.
İyi Samaritan'ın hikayesini bilir misiniz?
Vous connaissez la parabole du bon Samaritain?
O zaman Bayan Thatcher'e katılırsınız... Yalnızca iyi niyetli olsaydı, Samaritan'ı kimse anımsamazdı, çünkü onun ayrıca parası da vardı.
Mme Thatcher disait qu'aujourd'hui on ne se souviendrait pas de lui s'il n'avait eu que de bonnes intentions et pas d'argent.
- İyi Samaritan'ın dediğini.
Et alors? II faut faire comme le bon Samaritain :
Sen gerçekten iyi bir Samaritan'sın. Burada çok iyi bir koltuk var.
Si tu veux te maquiller, bienvenue.
Michelle, Ben Good Samaritan hastanesinden Doktor Landser.
Michelle, je suis le docteur Landser. Je vous appelle de l'hôpital Santa Marita.
Good Samaritan Hastanesindeki ameliyat odalarının görüntülerine giriş iznimizin olup olmadığını biliyor musun?
Est-ce que tu sais si on a accès au caméra de l'hôpital Good Samaritan?
Evet, haklısın. Bunu söyleme Samaritan.
C'est ça.
Sonuçta sen "the Good Samaritan" değilsin hepsi bu.
T'es pas un saint-bernard. C'est tout.
Samaritan'ın telefonlarına bakmayacak mısın?
Tu n'as pas permanence à "S.O.S. Amitié" ce soir?
Bay Morgan, ben Dr. Hill. Hayırsever yurttaşlar hastanesinde çalışıyorum.
M. Morgan, je suis le Dr Hill, je travaille à l'hôpital Good Samaritan.
Lütfen Good Samaritan Hastanesini arayın.
Veuillez rappeler l'hôpital du Bon Samaritain.
Cesetler Good Samaritan'da.
Ils sont au Good Samaritan.
Kimsesizlere yemek götürmek üzere Midnight Samaritan için çalışan bir şoför kılığına girdi.
Il se présente comme un pilote pour le Midnight Samaritan, livrant de la nourriture aux sans-abri.
"Merhametli kız"?
"Samaritan girl"?
Maalesef, bazıları "Merhametli kız" ı buraya gelmek için sadece bir yol olarak kullanıyor.
Malheureusement, quelques unes utilisent Samaritan girl pour éviter l'immigration.
"Merhametli kız" merkezinde bu gece bağış varmış.
Il y a une collecte de fonds au QG de "Samaritan Girl" ce soir.
Bakarsın iyi bir Samaritan doğru yerde ve doğru zamanda olur.
Peut-être qu'un ambulancier se trouvera justement au bon endroit au bon moment.
Harika, teşekkürler. Good Samaritan'a söylen bakalım.
Super, merci.
Senatör Kennedy'nin bu sırada kendisinde olduğu,... ancak bir şey söyleyip söylemediğinin anlaşılamadığı bildirildi.
Kennedy est au Good Samaritan à Los Angeles, en vie, nous dit-on.
Samaritan.
Samaritain.
Samaritan mı?
Samaritain?
Samaritan dedikleri şey üzerinde.
Sur quelque chose appelé Samaritain?
Samaritanı daha önce duymuştum.
Je savais que j'avais déjà entendu parler de Samaritan.
- Samaritan gerçekten muazzam bir proje.
Samaritain est vraiment un projet remarquable.
- Samaritan devrimsel.
Samaritain est révolutionnaire.
Samaritan gerçek bir yapay zeka.
Samaritain est vraiment une intelligence artificielle.
Samaritan, nerede?
Samaritain. Où est-elle maintenant?
Samaritan yıllar önce yok edildi.
Samaritain a été détruite il y a des années.
Samaritan'ı kullanıma hazır hale getirmeye.
De rendre Samaritain opérationnel.
Samaritan için 25 Şubat 2005'te geldiler.
Ils sont venus pour Samaritain le 25 Février 2005.
En büyük başarısının yeri, Samaritan'ın.
L'emplacement de sa plus grande réalisation, Samaritain.
Samaritan yok edildi.
Samar... Samaritain a été détruit.
Yapılan tüm müdahalelere rağmen üç çocuk babasının kurtarılamadığı hastane tarafından açıklandı.
Mais malgré leurs efforts héroïques, le mari et père de trois enfants a été déclaré mort à l'hôpital Good Samaritan.
Arthur'un bozuk oyuncağını elde edeceğimi sanıyordum, Samaritan'ı, ama sen Harold kim olduğunu, bizim için neler yaptığını biliyorum.
Je pensais avoir le jouet cassé d'Arthur, Samaritain, mais vous, Harold... Je sais qui vous êtes, ce que vous avez fait pour nous, mais depuis que vous avez volé ma machine, je me suis inquiétée que ses infos diminuent.
Eminim arkadaşın eninde sonunda Samaritan'ın yerini söyleyecek.
Je parie que votre ami me donnera Samaritain au final.
Meclis Samaritan'ı 2005 yılında durdurdu, kodu yok etti. O artık yaşamıyor.
Le congrès a mis fin à Samaritain en 2005, le programme a été détruit...
Senatör Kennedy şu an Los Angeles'taki Good Samaritan Hastanesi'ne götürüldü ve hâlâ kalbi atıyor.
Adaptation Sabine de Andria
Arthur, tam olarak Samaritan neydi?
Qu'était Samaritain?