Sanki Çeviri Fransızca
43,898 parallel translation
Bir çete saldırısına göre biraz fazla zahmetli sanki.
C'est plutôt haut de gamme pour un coup de la mafia.
Sanki bu sandık yok.
Comme si la boîte n'existait pas.
Anlamıyorum Bar. Sanki beyni uykuya yatıyor ve başka biri komutayı ele alıyor.
Bar, c'est comme si son cerveau était en veille et qu'un autre était au volant.
Maze'in kıyafetlerinden almasak daha iyiydi sanki.
On n'aurait pas dû emprunter des vêtements à Maze.
Sanki polisten başka bir şeye benzeyebilirmişsin gibi.
Comme si vous pouviez ressembler à autre chose qu'un flic.
Herif denemiyor bile sanki.
C'est comme si vous n'essayez même pas.
Fakat Duncan'ın boynunda ip izi var. Sanki birisi yoga kemeriyle boğmuş gibi.
Mais Duncan a des marques de ligatures sur son cou, comme si on l'avait étranglé par derrière avec une sangle de yoga.
- Sanki Boris ifade vermiş gibi oldu.
C'est presque comme si Boris avait lui-même témoigné.
Sanki Charlotte Richards'ı bizzat alaşağı etmek istiyormuşsun gibi duruyor.
C'est comme si vous essayiez de détruire Charlotte Richards vous-même.
Bildiğimiz alaşağı yani, zorluk yaşatmak istiyorsun sanki.
Profondément et de lui faire passer un sale quart d'heure.
Sanki bir şey yaptım.
Et je dis : " J'ai fait quoi?
Psikolojik yardıma ihtiyacı var sanki.
Il a besoin d'aide, non?
Sanki diğer rap şarkıları zarar vermiyor.
Oui, mais comme celles de tous les rappeurs, non?
Süper gücünü açmış sanki. Kakülleri yarak gibiydi.
Tu as évolué sa frange, sérieux...
Sanki kül yağıyor.
On dirait qu'il pleut des cendres.
Dövüştüğüm zaman sanki her şey yavaşlıyor.
Quand je me bats, c'est comme si tout ralentissait.
Ama sanki burada olmak istemiyormuşsun gibi.
Et on dirait que tu n'as pas envie d'être ici.
Hazır peynirden bahsetmişken Joe MacMillan sanki eski formuna dönmüş gibi.
À propos de fromage, Joe MacMillan a vraiment retrouvé la forme!
Sanki şey gibi yapıyorsun...
Tu fais comme...
Kompozisyon yazmışsınız sanki dostum.
- On dirait carrément une dissertation.
Sıkıca tutuyordu... Sanki canı yanıyormuş gibi sıkıca başını tutuyordu.
Elle se tenait la tête comme si elle avait mal.
Sanki nöbet geçiriyor gibiydi dedi.
Il parlé d'une sorte de crise.
- Geçen gece çok işe yaradı sanki bu.
- Vous avez bien réussi hier.
Sanki tüm hava durumu sistemi bana sırtını çevirmiş gibiydi.
C'était comme avoir un véritable ouragan contre moi.
Akıl hastalığı gibi sanki.
C'est comme une maladie mentale.
Sanki sen onu çok dinliyormuşsun gibi.
Évidemment, tu l'écoutes tellement bien, toi.
Sanki hapisteymişiz gibi bu otelde kısıldık kaldık.
On n'est pas plus en liberté ici qu'en prison.
Acayip. Sanki Rolls-Royce Phantom sürüyormuşum gibi.
C'est comme être dans une Rolls-Royce Phantom.
Gerçi bir erkeğin güzel sert bir yarrağı varsa ve o sırada arkasından ishal fışkırıyorsa biraz ortamın havası bozulur sanki.
Mais, bon... si le mec a une belle gaule, mais qu'il fuit du cul, ça gâche un peu tout, vous me suivez?
Sağ gözüm çok ağır sanki. Sokak arası dövüşçüsüymüşüm gibi.
Et ma paupière droite est lourde.
Ve sanki... Çoktan her şeyi mahvettim.
C'est comme si... c'était déjà foutu.
Sanki bizler Amerika yerlileriyiz, onlar da beyaz yerleşimciler.
On dirait que... on est les Indiens, et eux, les colons blancs.
İkimiz de aldatıyoruz ama tek suçlu benim sanki.
On est tous les deux infidèles, mais on dirait que je suis la seule.
Evet, muhabir falan olmadığımın farkındayım ama ona inandım sanki.
Je sais que je ne suis pas une journaliste ou quoi, mais je la crois assez.
"Sanki çok değerli bir şey yanlış yerde ve unutulmuş."
Comme si quelque chose de très cher, avait été égaré et oublié.
Hemen onu kaldırırdım, sanki kendi canım yanmış gibi.
Je me précipitais pour le relever, comme si je m'étais blessé.
"Bütün arzular, bütün ümitler sanki havaya karıştı, kayboldu."
Tous les espoirs, tous les désirs semblent avoir disparu dans l'air...
"Hayat geçip gidiyor sanki ben uzanmış uyanıkken."
Comme si toute une vie était passée sans que je m'en rende compte.
Sanki benim bir parçam gibiydi.
Vous savez... c'est comme s'il faisait partie de moi.
Bilirsin bazı geceler sanki binlerce fit aşağı dalıyormuş gibi oluyorum.
Tu sais, certaines nuits... j'ai l'impression de tomber dans le vide.
Sanki gözlerin bana bir şey soruyor gibi.
Comme si, tes yeux me demandaient quelque chose.
Sanki ruh bedenden sessizce habersiz ayrılıyor.
Comme si, mon âme avait quitté mon corps.
Sanki hayat hızlıca akıp gidiyor.
Comme si la vie passait vite, très vite.
Sanki bakışları gizlice beni takip ediyor gibi.
Mais j'ai l'impression que... Son regard me suit discrètement.
İtfaiyeleri severim gerçi, o ses sanki bana yapılması gereken bir şeyi yapmam gerektiğini hatırlatır.
J'aime les casernes de pompiers, donc je pourrais faire un truc comme ça s'il le fallait.
Bebeğim, açıklayabileceğim bir şey değil, sanki bu adama söylemek ya da yapmak istediğim şeylerin, tam tersini yapıyor gibiyim. Kötü yazılmış bir komedi gibi.
Je veux dire ou faire un truc, avec lui, et je fais le contraire.
Şimdi uyanmışım gibi sanki.
Mais je suis réveillé maintenant.
Sanki hiç kazanamayacaksın gibi.
T'as l'impression que tu ne peux pas gagner.
Sanki bir tanesine ihtiyacın var gibi görünüyor.
Tu as l'air d'en avoir besoin.
Sanki minik bir makas gibi.
Comme des ciseaux.
Sanki, tüm planladığım hayatı yemiş gibiyim.
J'ai tout gâché en bouffant.