Sanmıyorum efendim Çeviri Fransızca
220 parallel translation
- Hiç sanmıyorum efendim.
- Je ne pense pas.
Çocuklara düşkün olduğunu sanmıyorum efendim.
Je crois qu'il n'aime guère les petits garçons.
- Sanmıyorum efendim. - Bunu duyduğuma sevindim.
- Je ne crois pas, Monsieur.
Hayır. Sanmıyorum efendim.
Non... je ne crois pas, Monsieur.
Devam edebileceğimi sanmıyorum efendim.
Je crains de ne pas pouvoir continuer.
Sanmıyorum efendim.
Pas de risque, mon Général.
- Bunu biliyorum. - Bildiğinizi sanmıyorum efendim. Sadece ön cephedeki subaylar verdikleri kararlarla... birisinin öleceğini mi yoksa yaralanacağını mı belirler.
Seul un officier de ligne sait que ses décisions peuvent occasionner des blessures, voire la mort de quelqu'un.
- Taza'nın buna göz yumacağını pek sanmıyorum efendim.
J'aimerais voir Taza en cage.
Anladığımı sanmıyorum efendim.
Je ne sais pas trop...
Pek bir şey yapabileceğimi sanmıyorum efendim, ama...
Je ne peux pas faire grand-chose, mais...
- Sanmıyorum efendim.
- Je ne crois pas.
- Annesi olduğunu sanmıyorum efendim.
- Je ne crois pas qu'il ait une, monsieur.
Gerekeceğini sanmıyorum efendim.
Non, ce ne sera pas nécessaire.
Öldüğünü sanmıyorum efendim.
Je n'en suis pas sûr.
Ben de düşündüğünüzü sanmıyorum efendim.
- Je ne crois pas que vous le sachiez.
20 dolara bunu imzalayacağımı sanmıyorum efendim. Anlıyorum.
Je ne crois pas que je vais signer pour 20 dollars.
Sanmıyorum efendim.
! J'en doute, Monsieur.
Bunun pek muhtemel olduğunu sanmıyorum efendim.
Il n'y a guère de chance...
Şey, bilemezsiniz efendim, yüzünüzün geri kalanı çökertilmişken bizim o kadar da gaddar olduğumuzu sanmıyorum, anlarsınız
Pas quand on a le visage en miettes. On n'a pas été jusque-là!
Şu anda bu önlemin gerekli olduğunu sanmıyorum - fakat kendi aklını kullan. - Tabi, efendim.
Cette précaution n'est pas nécessaire, mais fais comme bon te semble.
Hayır efendim, Bay Smith. Sanmıyorum.
Non M.Smith, j'aime mieux pas.
Sizi tutmak gerektiğini sanmıyorum. - Sağolun efendim.
Je ne vous retiens pas plus longtemps.
Affedersiniz efendim. Müdürün demek istediğini pek anladığınızı sanmıyorum.
Pardon, je crois que vous n'avez pas compris le directeur.
- Hayır, efendim. Sanmıyorum.
- Pas de pistes?
Efendim bu adamın bir şey anlatacağını sanmıyorum.
Vous êtes condamné à la peine de mort, par pendaison.
Üzgünüm efendim, Bay Fabian'ın sizi beklediğini sanmıyorum.
Je suis navré. Je ne pense pas que M. Fabian vous attende.
Efendim, kırmızı ve beyaz astar boyaları karıştırdık ama beğeneceğinizi pek sanmıyorum.
Ce mélange de rouge et de blanc ne vous plaira sûrement pas.
Anladığımı sanmıyorum, efendim.
Je ne comprends pas, monsieur.
Fikir beyan etmek için maaş almıyorum efendim, fakat kimselerin geldiğini sanmıyorum.
On me demande pas mon avis, mais je dis qu'ils viendront pas.
Sanmıyorum, efendim.
Je ne crois pas, monsieur.
Senin söylediklerini anladığımı sanmıyorum, efendim.
Je ne crois pas comprendre ce que vous essayez de me dire.
Hayır efendim, anladığınızı sanmıyorum, Bay Shocker.
Non, Monsieur, je... je... je... ne crois pas que vous compreniez, Mr. Shocker.
Hangisinin benimki olduğunu bildiğimi sanmıyorum, efendim.
Je crois que je ne sais plus moi-même quoi est quoi.
Sanmıyorum, efendim.
Ca m'étonnerait, capitaine.
Onu tanıyabileceğimi sanmıyorum, efendim.
Je ne crois pas pouvoir le reconnaître, Monsieur.
Casper duş yaptı mı? - Sanmıyorum, efendim.
- A-t-il pris une douche?
Yavru kedi meselesini anlayacağını pek sanmıyorum efendim.
Mais.. il ne va pas comprendre qu'on lui parle du chaton..
Sanmıyorum, efendim. Hayır. Oh, bu gece tek kelimeyle harika idin.
- Vous avez été merveilleux.
Hayır, efendim. Öyle sanmıyorum, efendim.
- Vous avez été merveilleux, Nicky.
Özür dilerim efendim, ama hiç sanmıyorum.
Je vous demande pardon, mais je ne crois pas...
Hayır efendim. Hiç sanmıyorum.
Oh non, je ne sais pas trop...
Söylemek üzere olduğum şey şu, efendim, kapının açık olduğunu sanmıyorum.
J'allais dire qu'à mon avis, la porte n'était pas ouverte.
Daha fazla okumama gerek olduğunu sanmıyorum, ne dersiniz, efendim?
Il est inutile de continuer.
Evet efendim ve ayrıca sorunun konsolda olduğunu sanmıyorum.
Oui, monsieur. Et je ne pense pas que ça vienne de là.
Mekik olduğunu sanmıyorum efendim.
Je ne crois pas.
Sanmıyorum. Hayır, efendim. Biz...
Je ne pense pas, monsieur.
Neden, hayır, efendim. Sanmıyorum.
Non, je ne crois pas, monsieur.
Neden, hayır, efendim. Sanmıyorum.
Non, pas que je sache, monsieur.
Komik bulacağınızı sanmıyorum, efendim.
Je ne pense pas que vous la trouverez drôle, monsieur.
Hayır, efendim, albayın ya da hanımımın David isimli herhangi birini tanıdıklarını sanmıyorum.
Non, ils ne connaissaient personne au prénom de David.
Hiç sanmıyorum, efendim.
Je ne pense pas.