Satan Çeviri Fransızca
4,118 parallel translation
İster şimdi benimle konuşursun istersen Times'ın en çok satan listesinde ilk sırayı alan kitabımı yazdığımda okursun.
Soit vous me parlez de ça maintenant ou vous pourrez tout lire la dessus. Quand ce sera en tête des best-sellers du Times.
En çok şekeri satan çocuk, "Turplar İçin Şükürler Olsun" Şükran Günü'nde küçük gezgin olmaya hak kazanacak.
L'enfant qui vendra le plus de bonbons sera le pèlerin sur le char "Merci pour les Radis", à la parade de Thanksgiving.
Şeytanla ve kötü olan her şeyle ilişkini kesiyor musun?
Renoncez-vous à Satan et à tout ce qui est mal?
Bir tür foot-long sosis satan ile helal sosis satan arasındaki düelloydu.
Une bagarre entre le vendeur des extra longs et le vendeur casher.
Son üç yılda bu şirket için iki kere milyonlar satan sanatçı için bir şarkı mı?
Une chansons pour l'artiste qui a été multiplatinum deux fois pour ce label dans les trois dernières années?
Milyonlar satan şarkılarım var ve sen, yine de burada çalmak için yeterince iyi olmadıklarını düşünüyorsun.
Ok, j'ai des chansons qui ont été multiplatinum, et vous ne pensez toujours pas qu'elle sont assez bonnes pour être jouée ici.
Jimmy, ayın 25'i geldiğinde Noel Baba, kırmızı elbisesiyle seyyar ren geyiği eti satan umutsuz yaşlı bir adam olacak.
Lorsqu'on arrivera au 25, le Père Noël sera un vieux dealer de viande de cerf habillé en rouge.
Queens'deki özel yapım ürünler satan bir deri dükkanından.
Elles sont faites sur mesure par un artisan du Queens.
Şeytanı ve tüm boş vaatlerini reddediyor musunuz?
Est ce que tu as renoncé à satan et ses promesses vides?
Kötü içki satan aşağılıklarla pek takılmam.
Je ne me mélange pas avec les voyous qui vendent la mauvaise gnôle.
Demek markette içki satan Bruce Awana değil, sendin.
Donc c'est toi qui en vendait au magasin et non Bruce Awana.
Bu bölgede ortaçağa ait işkence malzemeleri satan bir yer var mı bulabilir misin?
Peux-tu rechercher quelqu'un dans le coin qui vendrait ou louerait du matériel de torture médiéval?
Gerdirici bir askı tarzı satan yerler arıyoruz.
Nous cherchons un chevalet d'écartèlement.
Tamam, gerdirici ekipmanlar satan S M ekipmancı buldum bir şeyleri gerdiren bir şey buldum ama sizin aradığınız şey olduğunu sanmıyorum.
Ok, j'ai croisé le matériel d'écartèlement avec le matériel SM et j'ai trouvé un truc qui étire quelque chose, mais ce n'est sans doute pas ce qu'on recherche.
Yarı ikinci el, yarı eski kıyafetler satan bir dükkan.
Il est à peu près à 8 km. Moitié friperie, moitié boutique branchée.
Belki şeytanı aramanın zamanı gelmiştir.
Peut-être qu'il est temps d'appeler Satan.
Şeytanı arama!
N'appelle pas Satan.
Bugün, ilginç isimlerle salata satan köşedeki şu restorantta öğle yemeği yiyeyim diyorum. Salataların adı "her şeyi başarabilirsin" ve "asla geç değil" falanmış.
Bref je pensais essayer ce restaurant en bas dans la rue, ils ont des salades avec des noms vraiment motivants, comme "tu peux tout conquérir" ou "il n'est jamais trop tard."
- Limonata satan bir yetişkin var.
Un adulte tient un stand de limonades.
Bana uyuşturucu satan o serseri Tarnell'den nefret ederdim ama gene de onunla çalışmak mutluluk vericiydi.
J'ai détesté Tarnell, le ganster qui m'a vendu du crack, mais j'étais quand même heureux de travailler avec lui.
Başarısız olmuş oyuncakları Bolivya ve Sudan'a yığınla satan üçüncü parti bir oyuncak dağıtıcısı.
Voici un distributeur de troisième zone qui vend des jouets qui n'ont pas marché venant de Bolivie ou du Soudan en vrac.
Bu, Ateşlerde Yanar Gibi Hissediyorum Bebek'i satan kadınla hemen görüşmek istiyorum.
Je veux un entretien avec la jolie poupée de Bébé-sentiment, et je le veux maintenant.
Dean de canavar gibi kullanıyor. Yol boyunca ot içti.
Dean se comporte comme Satan, enchaînant les joints.
Gellhorn çok satan bir yazar.
Gellhorn est un auteur de best-sellers.
Ve bu da Sloane Crosley, "Pasta var dediler, geldik" in çok satan yazarı.
Et c'est Sloane Crosley, l'auteur du best-seller "Personne ne m'avait dit qu'il y aurait du gâteau."
Herzliya'daki klasik araba satan adamı hatırladın mı?
Le mec de Herzliya qui vend des voitures de collection...
Bu tür patlayıcılar özel sanayi ürünleri satan yerlerde bulunur.
Une charge creuse comme ça ne se trouve que chez les pros.
Ama onun bilmesini istemem. Çünkü göz kamaştıran bayanlar, kendini ağırdan satan erkeklerden hoşlanırlar.
Mais je ne veux pas le lui dire, parce que vous savez, les belles femmes préfèrent de loin les hommes qui leur résistent.
"Çukurun içinden, yedi kafalı kırmızı bir ejderha çıkacak ve tüm insanlığı kandıracak olan Şeytan ve İblis isimli yılan dünyaya ayak basacak."
"Des tréfonds surgira la Bête aux sept têtes. " Et le diable qu'on appelle Satan, " le serpent qui trompa l'homme,
ŞEYTAN'IN SÜRTÜĞÜ ÖLDÜR ÖLDÜR ÖLDÜR... onu öldürmemiz gerekecek galiba.
SUPPÔT DE SATAN TUE TUE TUE on va devoir la tuer.
- Ülkedeki en çok satan şair.
Le poete qui vends le plus dans le pays.
Sonra kadın o ağaca koştu ve şeytana olan aşkını ilan etti. Onun arazisini almaya çalışan herkesi lanetledi. Ve kendini astı.
Elle s'enfuit jusqu'à l'arbre y grimpa, clama son amour pour Satan, maudit ceux qui convoiteraient sa terre et se pendit.
Bunu yapmanın, kendini şeytanın gözünde yücelteceğine inandı.
Les sorcières croient exaucer Satan.
Şeytan cennetten kovulduğunda yeryüzünde yılan gibi sürünerek lanetlenmişti.
Quand Satan a été banni du Paradis, sais-tu qu'il a été condamné à errer sur la Terre comme un serpent!
- Annem şeytana taptığını söylüyor.
- Maman dit que c'est un suppôt de Satan.
Annem şeytana tapanların temiz havadan nefret ettiklerini söyledi. Boğuluyorlarmış.
Les suppôts de Satan s'étouffent à l'air frais.
- Çırılçıplak Şeytan'a dua ederlermiş.
- Ils prient Satan nus comme des vers.
- Şeytanla bir alakanız yok değil mi?
Satan n'a rien à voir avec les gens comme toi?
Sanırım şeytan da dizilerden nefret ediyormuş.
Satan n'aime pas les suites non plus.
Umuyorum ki şeytanın oyununu oynamıyordun
Ah, j'espère que tu ne jouait pas au jeu de Satan.
Sana bozuk tuna balığı satan birisini hayal et.
Imagine qu'il t'a vendu du thon hors de prix.
- Çam kozalağı satan ucube herifin dışında.
Si on fait exception du gars bizarre - qui vend des pommes de pin.
Dün gece dev ilaç firması McCabe-Grey'e en çok satan zehirleri Denoxin'i tattırdık.
Hier soir, nous avons permis au géant McCabe-Grey de goûter à son poison à succès : Denoxin.
"Ve senin aksine, öldürülürsem,'Şeytan'olarak dönemezsem."
Et contrairement à vous, si je suis tuée, je ne vais pas revenir comme "Satan."
Onu bıçaklarsam şeytan olarak geri döner.
Si je le poignarde, il revient comme Satan.
Tamam, o zaman şeytanıda bıçaklarsın. Bilmiyorum.
D'accord, alors poignarde Satan aussi, je sais pas.
Bir şey buldun mu? - Kesinlikle onu öldüremeyiz, çünkü tamamıyla şeytan tarafından işlenmiş bir şey.
- On ne peut vraiment pas le tuer, parce qu'il est entièrement possédé par Satan.
Şeytan olarak geri dönmemi istemezsin.
Sauf si tu veux que je revienne comme Satan.
Ve resmi adım Şeytan.
Et mon nom officiel est Satan.
Bilgisayarı satan son kişiyi.
Le dernier à avoir vendu l'ordinateur.
Şeytan olacağım.
Je serai Satan.