Saul Çeviri Fransızca
1,861 parallel translation
Teşekkürler, Saul.
Merci, Saul.
Saul?
Saul?
- Bilmem gereken bir şey mi var, Saul?
Y a-t-il quelque chose que je dois savoir, Saul?
- Saul biliyor mu?
- Est ce que Saul est au courant?
- Saul, lütfen...
- Saul, s'il te plait...
Beni sen işe aldın, Saul.
Allez, tu m'as recrutée, Saul.
Bağlantı kuruyor, Saul.
Il prend contact, Saul.
Saul, Franklin Norman Beenz kim?
Saul, qui est Franklin Norman Beenz?
- Ben yürümeye başlıyorum, Saul!
- Je vais marcher, Saul.
Saul, neden bir dakikalığına geçmişe takılıp kalmaktan vazgeçmiyorsun?
Saul, pourquoi ne pas vivre l'instant présent au lieu de vivre dans le passé?
Hayır, bunu ona servis edemeyiz, Saul.
On peut pas lui servir la sole.
- Saul. - Ne? İyi vakit geçiriyorlar mı peki?
Ils passent une bonne soirée?
Saul.
Saul?
Sadece... Saul'u anlamaya çalışıyorum.
J'essayais de dédramatiser cette histoire avec Saul.
- Kevin, benim Saul.
- Kevin, c'est Saul.
Öyle konuşuyorsun ki, Saul, tabiki panik olurum.
Si tu me dis ça, je vais paniquer.
Saul pasta konusunda beni aradı.
Saul m'a appelé pour les cupcakes.
Saul ve Cooper bile öğrendi.
Saul et Cooper l'ont fait.
Yapma Saul, bizim evlenmemizle ilgili bir gönderme yapmaya çalışmıyorsun değil mi?
Tu n'insinues quand même pas qu'on devrait se marier, Saul.
Öldükten sonra Saul onu temizlemeye vermiş.
Saul l'a fait teindre.
Tanrı aşkına, evlen benimle, Saul.
Épouse-moi, Saul.
Saul, bu Brody.
Saul, c'est Brody.
Tanrım, Saul. Ne yapacağım?
Qu'est-ce que je dois faire?
Saul, bak, kapıyı sen aç.
Saul, tu vas aller à la porte.
Saul, eğer o kapıyı açarsam, tekrar kapatabilir miyim bilmiyorum.
Si j'ouvre, je ne sais pas si je pourrai refermer.
- Saul, lütfen yine başlama.
- Saul, ne commence pas.
Saul dayıyla, ama bu şimdi önemli değil.
Avec oncle Saul.
Neden sen babam değilsin ki, Saul?
Saul, tu pourrais pas être mon père?
- Saul?
Saul?
Saul 15 dakikaya burada olacak, bir sos hazırlayacaktı.
Saul arrive dans 15 minutes pour faire sa sauce hollandaise.
Merhaba Saul. Gelsene.
Bonjour, Saul, entre.
Oh, Saul.
Oh, Saul.
Saul, bana bunu söylediğine inanamıyorum.
- Ce que tu dis est incroyable.
- Ne fili, Saul?
- Quel éléphant, Saul?
Başka türlü anlaşılabilir mi Saul?
Il y a une autre façon de prendre la chose?
- Saul, sen nasılsın?
- Saul, comment ça va?
Hayır, Saul!
Non, Saul.
Saul, yaptığım bir pisliği kendi yöntemlerimle temizlemeye çalışıyorum, - ve beni yalnız bırak lütfen.
Je gère le cloaque qu'est ma vie comme je l'entends et vous devez tous me laisser faire.
Oh, Saul. Neden bunu yaptın?
Pourquoi as-tu fait ça?
Biliyor musun Saul? Çok özür dilerim.
Je suis vraiment désolé.
Saul, bilmiyorum.
- Je n'en sais rien.
- Saul, lütfen- -
- Tu peux...?
Evet. Bana Saul'un sevdiği şarkılar ve gerçekten
Tu vas m'aider à trier les chansons que Saul aime et celles qui sont bonnes.
Saul ve Luc ile görüştüm, o iyiymiş.
- J'ai vu Saul et Luc, et il va bien. - Attends un peu.
Bir dakika. Saul ve Luc'un Kevin'la ne işleri varmış?
De quoi Saul et Luc ont-ils parlé avec Kevin?
Eminim Saul şu sözleşme işi için Kevin'ı - araya sokmuştur.
Il a dû convaincre Kevin de pousser Luc à signer un contrat prénuptial.
- Bunun anlamı yok, Saul. - Oh, hayır, Hayır, hayır, hayır.
- Non, ce n'est pas ça.
Bunu ikimiz de istemiyoruz. - Saul, bu kağıtları... - Hayır, Sarah kes şunu!
- Tu n'avais pas le droit d'apporter ça.
Tanrım.
Mon Dieu, Saul.
Hayır demiş, Saul.
Elle a dit non.
- Saul, ben gerçekten..
Saul, je suis désolée pour...