Sayılır Çeviri Fransızca
10,136 parallel translation
- Evet, sayılır.
Ouais... en quelque sorte
İhtimallere göre gayet üstün sayılır hatta.
Tu avais toute tes chances, il est probablement plutôt fidèle.
Daha küçük sayılır.
C'est une junior.
Zafer artık bir adım ötemizde sayılır, Yarbay Kurutsu.
Nous touchons au but, colonel Kurutsu.
- Yaptım sayılır evet.
En quelque sorte, oui.
Düşünmüş olmak da sayılır.
C'est l'intention qui compte.
- Sayılır.
En quelque sorte.
Burası satıldı sayılır.
C'est endroit est quasiment vendu.
- Bu hatırı sayılır bir para.
- C'est une petite richesse.
Bitti sayılır.
J'ai presque fini.
Sayılır.
En quelque sorte.
Oradaki ve ben burada yaşıyorum sayılır.
euh, ça et le fait que je vis aussi un peu ici.
Kardeşin ortadan yok olduğunda yanında..... hatırı sayılır miktarda param vardı.
Quand votre frère a disparu, il était en possession d'une quantité importante de mon argent.
Düşük ağırlık merkezine rağmen ne kuvvetin ne de konumun benim kütlemi hatırı sayılır miktarda yer değiştirmesi mümkün değil.
Malgré ton centre de gravité très bas, tu n'as ni la force ni l'endurance de me traîner sur une grande distance.
Kardeş sayılırız.
On est frères.
Birbirimizdeki kötülükleri ortaya çıkartıyoruz, sanırım bu da bir ilişki sayılır.
On fait ressortir qui a de pire chez l'autre, donc j'imagine que c'est une sorte de relation.
Neredeyse kardeş sayılırız, unuttun mu?
On est pratiquement frères, tu te souviens?
Yüz yaşına girene kadar onun içinde kalsan bile, senin için göz açıp kapayana kadar sayılır.
Même si tu restais en Maria jusqu'à ce qu'elle ait 100 ans, ce serait juste un clin d'oeil pour toi.
Bu da zafer sayılır, değil mi?
C'est une victoire, non?
- Yine de sayılır.
Ça compte quand même.
- Bu da bir çeşit gaf sayılır, değil mi?
C'est un genre de bêtisier, non?
Aslında onun suçu sayılır.
C'est de sa faute.
Ben de fonetik olarak "Gangnam Style" ı ezberledim sayılır yani samesies.
J'ai presque mémorisé "Gangnam Style" phonétiquement, alors on est idemiques.
Eğer hepimiz eğlenirsek ve raket falan fırlatmazsak ve topları yemezsek hepimiz galip sayılırız.
Si on s'amuse, sans jeter de raquettes et sans manger de balles, alors on est tous des gagnants.
7 rakamı genel olarak şanslı sayılır ve pek çok büyük dinde benzer role sahiptir. Ayrıca astroloji, astronomi, edebiyat ve müzikte de önemlidir.
Le chiffre 7 est généralement un porte-bonheur, et a un rôle omniprésent dans les religions du monde, sans parler d'astrologie, astronomie, littérature, musique.
Bu ona göre kibar sayılır.
C'est gentil de sa part!
Uzay istasyonunda birbirimizin hayatını kurtarmış sayılırız, beraberlik diyelim.
Sur la station spatiale on s'est sauvé l'un et l'autre, donc on appellera ça un match nul.
Wes ve ben, bir çeşit.. .. sevgili sayılırız.
Wes et moi sommes comme qui dirait ensemble,
Milyoner sayılırız.
On est milliardaires.
Ben senin erkek arkadaşın sayılırım. Seninle sex yaparak seni koruyorum.
Bah, je suis en quelque sorte ton copain, et je te protège en te faisant l'amour.
Müdürüm, bu amaçlar bir bakıma aynı sayılır.
Ces buts, monsieur le directeur, - sont aussi les miens. - Il faut partir.
15 sene önce bedavaya aldım sayılır.
Je l'ai acheté pour une bouchée de pain il y a quinze ans.
Ağır bir suç sayılır ve şartlı tahliyeni bozmaya yeter.
Ce qui équivaut à un délit et à une violation de votre conditionnelle.
İşleri daha yeni yoluna koymaya başladık sayılır.
On vient seulement de commencer.
Birçok konuda uzman sayılırım ama aşk bunlardan biri değil.
Je suis expert dans de nombreux domaines, et l'amour n'en est pas un.
Seni tanıdığım için şanslı sayılırım.
J'ai de la chance de te connaître.
Bizde de ödünç olarak duruyorlardı çünkü at doğumunda uzman sayılırız.
Deux femelles, prêtées car nous sommes experts en reproduction équine.
- Birine verdiğimiz en iyi hediye sayılır.
C'est le meilleur cadeau qu'on ait jamais offert.
- Sayılır.
Dans un sens.
- Bir yerde sayılırız. - Aynen!
Techniquement, on est dans la place.
Her şeyi göz önünde bulundurursak 150 bin dolar zararına satış sayılır.
et au final, 150 000 c'est bon marché.
Öyle görünüyor ki sen hastanede baygın yatarken ben, şey, seni öptüm sayılır.
Quand tu étais à l'hôpital inconscient, Je... je t'ai en quelque sorte... embrassé.
Yerimi aldım sayılır.
Presque en position.
Fahişe aramak da, aldatmak sayılır, bunu bil.
Parce que demander les services d'une prostituée, c'est de l'adultère, vous le savez.
Sürekli sayılır diyorsun çünkü sayılmadığını biliyorsun.
Ce n'est pas en disant "si" que ça va changer les choses.
Hayır gerçekten sayılır.
La vérité c'est la vérité.
- Diğerlerine göre normal sayılır. - Olmaz.
Il a l'air presque normal.
Bu iyi bir haber sayılır öyle değil mi?
Une bonne nouvelle.
Merkeze ayak bastığım andan bu yana biz tıpatıp aynıyız seninle detaylara önem veren, hatır hutur sayıları seven.
J'ai su à l'instant où je suis arrivé ici que nous étions les mêmes... observateurs, avides de résultats.
Günlerle sayılıdır.
Ça peut être une question de jours.
- Sayılır.
- Si.