English phrases | Russian phrases | Turkish phrases
Translate.vc / Türkçe → Fransızca / [ S ] / Select

Select Çeviri Fransızca

93 parallel translation
- Güzel oturma odası için mum bir zorunluluktur.
- C'est obligatoire, côté dîner select.
Çocukların buraya girebilmeleri için ekstra mükemmel ve hünerli olmaları gerekiyor.
Ultra select. N'y entrent que les enfants vraiment particuliers, doués, exceptionnels.
Lane ve Laura Nightingale'e gidiyor, 92. cadde üzerinde.
Lane et Laura vont à Nightingale, une école hyper select.
Küçük Amerika'nın en büyük kumarhanesi olacak!
Le plus select des casinos de Little America.
Seçkin bir parti öyle değilmi?
Select alors?
O, bizim yıldız müşterimiz.
C'est notre clientèle la plus select.
McDonald, Regis, TRL, Oprah ve Food Network programlarında yaptıklarımız yüzünden aramızda bir bağ olduğunu sanıyor.
McDonald nous croit inséparables, vu nos prestations chez Regis, MTV Select, Oprah, Cuisine TV...
Bu bağlantılar sayesinde tüm şubeler, New York'daki çok özel bir gece kulûbünde yapılacak ve sadece VIP'lere özel verilecek olan partiye bağlanabilecekler.
Elles seront reliées par webcam et fibre optique à la vraie fête qui aura lieu à New York, dans une discothèque très select.
"Güzel Şeyler Kulûbü" buradaki en havalı kulûp.
Le club du raffinement est le plus select de cette boîte.
- Kim? Granada kanalındaki havalı herif.
Le gars select de Granada TV.
Select'e gidebilir miyiz?
Si nous allions au Select?
Cafe select hala duruyor mu?
Savez-vous si le Select existe toujours?
O zaman, Cafe Select'e sık sık gittiğini de bilirsiniz.
Alors, vous savez qu'il fréquentait le Select pendant qu'il enseignait ici.
Cafe Select'e arkadaşlarınızla birliktesiniz.
Vous êtes ici avec vos amis au Select.
Dominic'in zihni yerine geldiğinde, görürsünüz, direk Select'e gelecek.
Quand Dominic reprendra ses esprits, vous verrez, il viendra droit au Select.
Cafe Select'e gitti, telefon edeceğim.
Il est allé au Select, je vais téléphoner.
Uh, sarsman lazım, ah, DVD ve menüyü seçmen gerek.
Euh, tu dois appuyer sur DVD et puis menu, et ensuite select.
Bu kulübün özel olduğunu duydum, yani onlara Yahudi olduğunu söyleme.
Au fait, ce club est très select, alors, ne dis pas que t'es juif. - Shawn.
Yaka kartı Select Exec Valet'den Sam'e ait.
Le badge appartient à Sam du Select Exec Valet.
Çok ayrıcalıklı ve çok özel.
Très select, très privé.
Çatı katı.
L'étage panoramique! Très select.
Ne almayı planlıyorsun, mücevher mi?
Très select.
Çok özel bir parti.
Très select.
Pek de klas bir adam sayılmaz değil mi?
C'est pas le genre d'endroit select.
Burbank'in en iyi elektronik mağazasında yüksek maaşlı bir modellik işi.
Un job de mannequin payé cher au plus select des magasins d'informatique de Burbank.
- Çünkü onlar özel.
- Ils sont select.
Üçümüz için özel bir kabinimiz var.
On a une cabine de luxe, très sélect. Toi, moi et un autre.
Evet, orada!
- Si, il est au Sélect.
Bu kadar kalabalık olacağını söylememiştiniz.
J'ignorais que ce serait si sélect!
- Şu kokteyl barlarında içmeye hazırlanır gibi duruyor.
On l'imagine sirotant un cocktail dans un bar sélect.
Burası bütün hafta boyunca mükemmel kokacak.
Chouette, ça va sentir le bar sélect!
Kuşkum yok, burayı çok beğenip " Daha fazla kalabilir miyim?
Cet environnement sélect a dû inciter de nombreux saisonniers à demander :
Çünkü bu çok özel bir yemek- -
C'est le dîner le plus sélect...
- Bu çok özel bir kulüp.
- C'est un club sélect.
- Bu, üst sınıf bir parti olacaktı.
C'est une partie très sélect. Alors que se passe-t-il près de la piscine?
Lüks sıçan.
Un rat très sélect.
Bu kulübün pek üyesi yoktur.
Ce club est très sélect, en passant.
Bir iyiliğe ihtiyacım var.
Plus c'est sélect et plus ils veulent entrer.
Butik şarabı gibi.
Vin très sélect.
Özel bir kulüp, sadece üyelere açık.
- C'est un club privé sélect.
Böyle bir iş seni iyi bir golf kulübüne de sokamaz ama doğruyu yaptığını bilmenin verdiği tatmini göz ardı etmek zordur.
et c'est pas ce qui vous fait devenir membre d'un très sélect club de golf. Mais rien ne peut battre ça quand on arrive à le faire.
İngiliz komünistler olarak bizler, son derece seçkin bir gruptuk.
Les communistes britanniques, on était un petit groupe très sélect.
Saygınlıklarını zedeleyebileceği için umumi yerlerden hoşlanmıyorlar. Gizlilik istiyorlar. Kusursuz!
Ils ne vont pas au bordel... à cause de l'image de marque. sélect.
Buranın özel bir kulüp olduğunu bilmiyor musun?
Tu ignores que c'est un club sélect?
Sosyetik olacağız.
Soirée select!
Hiç de dünyanın en iyi sperm bankasıymış gibi durmuyor.
Ça fait pas très select, comme endroit.
Bahsettiğimiz yer Colony Kulübü. New York'un ve haliyle dünyanın en seçkin kulübü.
C'est le Colony, club le plus sélect de New York, autrement dit du monde.
Ama onlar aralarına kimseyi kabul etmeyen bir gruptur. Demek istediğim, partileri birer efsanedir.
Mais c'est la clique la plus sélect de M.V. Leurs fêtes sont légendaires.
Sizi de davet ederdim, ama davet olayı tam bir keşmekeş.
Je vous inviterais bien, mais la liste d'invités est très sélect.
Burası üyelere özel, ayrıcalıklı bir kulüp.
C'est un club très sélect, réservé aux membres.
Veya Chasen's'ta bir yemekte, veya bir-iki tek attıktan sonra The Stork Club'da yatakta.
"joie à sa mémoire", "d'innombrables conquêtes" au Waldorf Astoria, ou lors d'un dîner chez Chasen's, ou après quelques verres au sortir d'un night-club sélect.

© 2017 - 2024 Translate.vc | [email protected]