Ses çıkarma Çeviri Fransızca
248 parallel translation
Çabuk aç, ses çıkarma!
Ouvrez et pas un bruit!
Ses çıkarma.
Silence.
Sessiz, sessiz. Ses çıkarma.
Silence!
Roger, çorba içerken fazla ses çıkarma.
Ne fais pas autant de bruit avec ta soupe, Roger.
Bu tarafa gel, ses çıkarma.
Par ici, sans bruit.
Hiç ses çıkarma.
Pas un bruit.
- Yerinde dur ve ses çıkarma.
- Reste là et tiens-toi tranquille.
Seni hücreye atarlarsa sakın bağırma. Hiç ses çıkarma.
S'ils te foutent au trou... ne crie pas, ne dis pas un mot.
Bunu Webb'den mi aldınız? Ses çıkarma.
Questa viene da lei? Elle rigole.
Ses çıkarma, seni lanet olası!
Tais-toi! Ils sont au-dessus de nous.
Ses çıkarma!
Planque-toi!
Ses çıkarma yoksa Thénardier'ler gelir.
- "Tout le monde"? - Un homme est venu avec un papier de la mère.
Kımıldama! Ses çıkarma!
C'est un hold-up, criez pas surtout!
Ama ses çıkarma.
Tais-toi.
- Yavaş, ses çıkarma.
- Ne parle pas.
Fincanı tabağa koyarken ses çıkarma yalnız.
Ne faites pas crisser la tasse et la coupelle.
Ses çıkarma.
Ne faites pas de bruit.
Ses çıkarma bir dakika.
Tu ferais mieux de te taire.
- Hiç ses çıkarma, lütfen.
- Pas un mot, je t'en prie.
Ses çıkarma.
Tais-toi.
Ses çıkarma.
Ne fais pas de bruit!
Bu kadar ses çıkarma.
Pas si fort.
- Bu kadar ses çıkarma evladım!
Teu, teu, teu, mon enfant! Ne faites pas tant de bruit!
Ses çıkarma.
Le silence.
Ses çıkarma, odada, ikimizden başka kimse yok yoksa arkadaşların, gürültüleri, duyarsa hakkımızda ne düşünürler.
Ne crie pas. Nous sommes seuls dans cette chambre. Si on nous entendait, ce serait embarrassant.
Sanki... ses çıkarma hakkında en ufak bir fikri yoktu.
Aucun sens de la musique.
- Ses çıkarma.
- Tu joues quoi?
Ses çıkarma.
Réponds.
Ses çıkarma.
Attention!
Sakın ses çıkarma!
Ta gueule, petasse!
Ses çıkarma, uyuyor.
Ne crie donc pas, on dort, ici.
Ses çıkarma. Budalalık yapma.
Montez... et pas un bruit!
- Ses çıkarma.
- Ne fais pas un bruit.
Hareketsiz dur ve fazla ses çıkarma.
Non, j'ai rien vu.
Hiç ses çıkarma!
Descendez ou je crie.
Ses çıkarma, buraya hiç gelmedim.
Pas un mot. Je ne suis pas là.
Ses çıkarma.
Pas un mot.
Elbiseli elemanı suçla... - Bir ses çıkarma...
Bien sûr, c'est le mec en robe qu'on accuse.
Sakın ses çıkarma.
Ne fais pas un bruit.
- Ses çıkarma yeter.
- Ne faites pas de bruit...
Ses çıkarma!
- Ne dis rien à ma maîtresse. - Va.
Ses çıkarma, lütfen!
Mais tais-toi, je t'en prie!
Sanıkların linç olayında yer aldıklarını ortaya çıkarma çabasının başarısız olması ya da savunma makamınca alay konusu edilmesine rağmen son söyledikleri bölge savcısının espri anlayışını kaybetmediğini göstermektedir. Bekleyin.
Le procureur a gardé tout son humour, même si, durant ces 5 heures, toutes ses tentatives pour prouver la présence des accusés sur les lieux du crime sont restées sans effet.
Ses çıkarma.
Ça va, Zuckie!
Ses çıkarma, poliscik. Jefferson mı?
Jefferson Est?
Amirlerine koşup "Elimde bazı kişilerin belirli maden kaynaklarının... "... çıkarma hakkını yasal olmayan yollardan almak için...
Il l'a imaginé grimper les escaliers pour prévenir ses supérieurs, annonçant " J'ai certaines informations sur certaines personnes
Ve Hava Kuvvetleri çıkarma olması halinde hafif bombardıman uçaklarının eksik kalmasından çekiniyor.
Et l'état major hésite à se séparer de ses bombardiers... dans l'éventualité d'une invasion.
Sakın ses çıkarma!
Tu ne peux pas bouger.
Sakın ses çıkarma.
Faites pas de bruit.
Eskiden giysilerini çıkarma zahmetine girmezdi.
Il ne s'embête plus à enlever ses vêtements sur ses vieux jours.
Ses çıkarma.
Chut.