English phrases | Russian phrases | Turkish phrases
Translate.vc / Türkçe → Fransızca / [ S ] / Sopa

Sopa Çeviri Fransızca

1,370 parallel translation
- Sopa ya da yumruk sesi gelmiyor.
Pas de cris ni de coups de canne?
Sizin gibilerin birisinin doğru söyleyip söylemediğini değerlendirmede kullandığı bir çeşit sopa.
Une sorte de bâton que votre peuple utilisait pour savoir si quelqu'un mentait ou disait vrai.
Tahta bir sopa mı?
Un morceau de bois?
Mesela beni ele alalım. Lisedeyken Neal'dan daha çok sopa yerdim.
Par exemple, moi, quand j'étais au lycée, je me faisais plus frapper que Neal.
O zaman dışarı çıkıp iki sopa bul ve bir taşın üzerine vurmaya başla.
Alors sors et ramasse deux bâtons pour taper sur un caillou.
Bana bir sopa getirir misin?
Tu peux aller me chercher un bâton?
Her yer pislik dolu... ... kocaman bir sopa arkama batıyor.
Où que je me mette, une sale racine me laboure le dos.
Sopa kaydı.
La batte a glissé.
sopa, top ve saha içi.
batteurs, lanceurs et chasseurs.
Sopa ve topla.
Avec une batte et une balle.
İster ok ve mızrak, ister sopa ve topla İngilizlere karşı olan her savaşta çarpışmak istiyorum.
Peu m'importe que ce soit avec des armes ou des balles. Je veux être de toutes les batailles contre les Britanniques.
Sopa denize ulaşacak.
Le bâton finira dans la mer!
- O neydi? Hani şu sopa...
- C'était quoi ce... bâton?
Altın sopa gibi şey!
Le bâton en or!
Uçağımda bir sopa var.
J'ai un flingue dans l'avion.
- Sopa ile yaban domuzu nasıl öldürüldüğünü öğrettim.
Il a tué un sanglier. un sanglier?
Elimde sopa var.
J'ai une batte.
Ben daha önce kimseye sopa çekmedim ki.
J'ai pas l'habitude des flagellations.
Sanırım... - Sanırım gidip şu sopa işini hallledeceğim.
Je crois que... je vais m'occuper des battes.
- Neden elinde bir sopa var o zaman, adamım? - Ne?
- Alors, pourquoi t'as une batte?
Sopa geriye.
Le bras vers l'arrière.
Geç teslim ettiğin her güne bir sopa.
Un coup pour chaque jour de retard.
( alay eder ) Stevie'de bir sopa var!
Steve a une matraque.
- Vay canına, ne iri sopa. - Kahretsin.
Quel engin!
Aba altından sopa göstermiş oluruz.
Ça rajouterait du fer dans le gant, pour ainsi dire.
Evet, ama ok ve mızraklarla değil. Sopa ve topla.
Peu m'importe que ce soit avec des armes ou des balles.
İster ok ve mızrak, ister sopa ve topla İngilizlere karşı olan her savaşta çarpışmak istiyorum.
Je veux etre de toutes les batailles contre les Britanniques. Laisse-moi t'aider a gagner cette bataille.
Kılıç ya da sopa kullansaydılar anlamı olurdu bu, onun adamlarının işine benzemiyor.
Cela aurait pu avoir un sens s'ils avaient utilisé une batte, ou un sabre. Ça ne ressemble pas à ces hommes.
- One sopa fırlattı.
- Il l'a lui a lancé une matraque.
Kıçına bir sopa girdi diye herifin ta dibine girmek beni hasta ediyor.
J'en ai marre de courir au bout du fekik à cause de je ne sais pas trop quoi...
Başımın arkasına bir sopa indirip beni Porche'una mı sürükleyeceksin?
M'assommer avec un club de golf et me traîner jusqu'à ta Porsche?
Bu sopa insan etine aç bir şekilde bekliyor.
Elle a hâte d'infliger son châtiment à de la jeune chair.
Tek ihtiyacımız olan bir sopa, bir top, bir cep dolusu da hayal.
Il nous faut une queue, des billes et un château en Espagne.
- Sopa yok.
Il n'y a pas de maillet.
Öyleyse bir sopa alıp ona vur.
Et alors, tu prends un bâton et tu le fais tomber.
Sopa, süpürge, bir yerin, umurumda değil.
Un bâton, un balai! Ton petit doigt! Je m'en fous!
Ben de, o çok sevdiği Aztek heykelciklerinden iki tanesini aldım ve parçalayıp yaptığım çorbanın içine kattım. Ona bunun Aztek çorbası olduğunu söyledim.
Alors j'ai pris 2 de ses maudites idoles aztèques qu'il adore... j'ai fracassé les morceaux d'argile dans le bouillon et j'ai appelé ça "Sopa Azteca".
O sopa kıçına girsin aşağılık herif.
Je vais t'enfoncer le club dans le cul, enculé!
Birisi sopa getirsin.
Que quelqu'un prenne une batte.
Tamam, Brandon, bir sopa kap. Joe David, arkadasın.
Joe David, a toi de jouer apres lui.
John Laroche uzun bir adam, sopa kadar zayıf donuk bakışlı, düşük omuzlu ön dişleri olmamasına rağmen yakışıklı.
John Laroche est un homme grand, maigre comme un clou les yeux pâles, les épaules tombantes, d'une beauté anguleuse malgré le fait qu'il lui manque toutes les dents de devant
Sonra kafasına sopa yedi.
Jusqu'à ce qu'il prenne un palet dans la nuque.
Koca bir sopa sallıyor.
Il en a vraiment là où il faut.
Küçük plastik sopa maviye dönüyor.
Le petit plastique devient bleu.
Böyle bir şey söylediğin için sana temiz bir sopa çekmek lazım.
Tu mériterais que je te file une baffe! - Je dis simplement...
Artık sopa atınca geri getiremiyor.
Je lui jette une branche et rien.
Onlar önce eroin alıyorlar daha sonra sopa ve tekmelerle eğleniyorlar.
Seuls les excités nous battaient. Ça les amusaient de nous donner des coups.
50 sopa ceza.
Punition de 50 coups.
50 sopa çok sıradan olacak.
50 coups c'est la normale.
"Sopa" nın ne anlama geldiğini söyleyin.
Dites moi ce que "stick" veut dire.
Bu yeni sopa korkusunu yenmesini mi sağlayacak?
Cette batte va l'aider?

© 2017 - 2024 Translate.vc | [email protected]