English phrases | Russian phrases | Turkish phrases
Translate.vc / Türkçe → Fransızca / [ S ] / Soğuktu

Soğuktu Çeviri Fransızca

516 parallel translation
Bunları bulana kadar ne kadar soğuktu hayal bile edemezsin.
J'ai eu si froid en attendant.
Salon deli gibi soğuktu George. - Biraz daha ısıtsan hiç fena olmaz.
Tu sais qu'il fait froid là-bas!
Arrowhead gölündeydik. Bundan altı yıl önceydi. Bir kulübemiz vardı.Kıştı ve çok soğuktu.
C'était à la campagne, il y a 6 ans, en hiver, il faisait très froid.
Su soğuktu ama eğlenceliydi.
L'eau est gelée, mais on s'est bien amusés.
Plüton'a gidemezlerdi, çünkü o kadar soğuktu ki, atmosferi dahi donuk tabaka olarak yüzeyini kaplıyordu.
Impossible de se rendre sur Pluton, si froide que son atmosphère est gelée à sa surface,
Şimdi hatırlıyorum, su soğuktu, değil mi?
Je me souviens maintenant que l'eau était froide
- Bunu alabildiğimiz için şanslısın. Buz deposu çok soğuktu.
Mince, ce qu'il faisait froid dans cette glacière!
Onu banyoda yerde uzanmış vaziyette buldum. Çok soğuktu, ölmüş olabileceğini düşündüm.
Elle était allongée dans la salle de bain, glacée, j'ai cru qu'elle était morte.
Bir sonbahar akşamıydı, dolunay vardı ve hava soğuktu.
C'était un soir d'automne, la lune était pleine et l'air froid.
Ve o nehir soğuktu, Bay Penell.
J'ai fait mon boulot. Et au lieu de me payer, vous me noyez!
Tüm vücudun terliyor. Bunun buhar ısısı olduğunu söylüyorsun kendine ama biliyorsun ki kalorifer tüm gece boyu soğuktu. Ceset son dakika haberlerinde bildirilene kadar ter dökeceğini biliyorsun.
Tu te dis que c'est le chauffage, mais tu sais qu'il est éteint et que tu transpireras jusqu'à la découverte du corps.
Soğuktu ve bizi karda yürüttüklerini hatırlıyorum.
Ils nous ont forcés à marcher dans la neige.
Tuhaf. Hemen hemen soğuktu hep. Arkadaş olduğumuz, başlangıç zamanları hariç.
Amusant, ce fut presque toujours froid, excepté au début quand nous étions amis.
Havadan söz açılmışken Dün çok soğuktu ve bir arkadaşım uzun don almaya gitti.
- A propos du temps, l'autre jour quand il faisait froid, un ami voulait s'acheter des caleçons longs.
Bundan daha soğuktu. Ona "Ağlayan Kadın" diyorlardı.
Il y fait bien plus froid qu'ici. lls l'ont appelée "La Femme qui pleure".
Bu ara hava çok soğuktu, morarmışlar.
Il fait si froid qu'elles sont bleues.
Sınıf çok soğuktu.
Il fait si froid en cours.
Fena sayılmazdı, ama çok soğuktu.
Pas mal, mais très froid.
Soğuktu.
Il faisait froid.
Biraz soğuktu ama kuşlar şarkı söylüyordu ve bir de şu koku... Demek dünya böyle bir yer.
Il faisait un peu froid, mais les oiseaux chantaient et cette odeur... c'était celle du monde.
Soğuktu.
Envolé.
Ne kadar soğuktu? Fırtına mı, ayaz mı?
Vraiment odieuse?
Soğuktu!
C'était froid!
Çok soğuktu!
C'était terriblement froid!
Hava soğuktu.
Il faisait si froid.
Biyoloji eğitimi aldı. Çok soğuktu.
Voici Nancy, une gentille gosse.
Soğuktu.
Il était froid.
Zavallı Edie'nin yumurta ile rezaletini çektiğimiz gün...... hava dondurucu soğuktu.
On se gelait... le jour où on a filmé l'humiliation de la pauvre Edie
Pazar çok soğuktu.
Il y faisait si froid.
Oda soğuktu.
Il faisait froid.
Dün New York'ta hava ne kadar soğuktu ve kar yağıyordu.
Il neigeait et c'était gris à New York, comme d'habitude.
-... ve su soğuktu.
Quel jour? Le jour où mon père est mort.
Zaten soğuktu.
Plus froids.
Nefes almıyordu... ve buz gibi soğuktu.
Il ne respirait pas. Il était froid comme glace.
Cumartesi dışarı çıktım. Hava soğuktu. Burberry satan mağazaya gittim.
Samedi après-midi, je sors, il fait froid... je vais dans une boutique Burberry's... et je demande un Burberry's, taille 37.
Dışarısı soğuktu, ödünç aldım.
J'avais froid.
Her neyse, çöl oldukça ürkütücüydü. Bayağı soğuktu.
Bref, le désert était horrible... et il faisait glacial...
Bekledik, çok ama çok soğuktu.
On a attendu longtemps. Il faisait glacial.
Pis serseri o kadar soğuktu ki, boğazından kaynar su boşaltsan... - buz taneleri işerdi.
Il était si méchant qu'on pouvait lui verser de l'eau chaude dans la gorge, et il pissait des glaçons.
Çok gençtiler, gözleri hayvanlar gibi soğuktu.
Jeunes, avec l'oil froid d'un fauve.
Kışın, aralık ayıydı, hatta Noel sonrası da devam etti. Ama Noel öncesi de hava çok soğuktu.
Quel travail, nous l'ignorions encore, mais nous rassemblâmes tous les coiffeurs.
Öyle soğuktu ki, hava sıcaklığı - 10 ila - 20 derece civarındaydı.
Depuis quand étiez-vous à Treblinka?
Soğuktu.
C'était froid.
Çünkü kalkmak için fazla soğuktu.
De nos bons amis de la société de gaz.
Öpücüğü soğuktu.
Son baiser était glacé.
- Set soğuktu
Il faisait froid sur le plateau.
Su soğuktu.
Surtout ne me regardez pas.
Dışarısı soğuktu.
Je n'ai pas pu attendre, il fait si froid.
Dans salonunda. Salon soğuktu.
- On se gelait dans le...
Hava çok soğuktu.
Il faisait très froid.
- Hortumun içi çok ama çok soğuktu. - Çok soğuktu. - Hem de çok.
quand les femmes furent conduites à la chambre à gaz.

© 2017 - 2024 Translate.vc | [email protected]