Special Çeviri Fransızca
12,199 parallel translation
Üç hafta üst üste Hoobastank tişörtünü giyip sadece Special K gevreği yediğin üniversitenin ikinci yılı gibi mi olacak?
Ça va être comme en deuxième année quand tu portais le même t-shirt Hoobastank 3 semaines d'affilée et que tu ne mangeais que des Special K aux fruits rouges?
Eski çaylak özel ajan hızlı bir şekilde Siber bölüme geçiş yaptı demek.
D'ancien bleu à agent spécial, promu à la Cyber.
Özel Ajan Dorneget ekibimin önemli bir üyesiydi.
L'agent spécial Dorneget était estimé dans l'équipe.
Evet, babam çok özel biridir.
180 ) } Mon père est spécial.
O açıdan Bay Matthew Crawley çok özeldi galiba.
M. Matthew Crawley était-il à ce point spécial? Matthew était l'héritier du comté et du domaine.
Tamamdır, kutlamak için özel bir şey yapalım.
Nous avons à faire quelque chose spécial ce soir.
Başka zaman bir kutlama ayarlarız.
Nous ferons quelque chose de spécial ensemble une prochaine fois.
Süphelinin adi Özel Ajan Elizabeth Keen.
La suspecte est l'Agent Spécial Elizabeth Keen.
Bu bilgilerin kaynagi, vatan haini ve eski FBI Özel Ajani Elizabeth Keen'in tutuklanmaktan kaçmasina yardim eden bir kaçak olan Raymond Reddington.
Elles sont fondées sur des informations fournies par Raymond Reddington, un traître à notre pays et un fugitif qui aide l'ex-Agent Spécial Elizabeth Keen à s'échapper.
Burası senin için özel.
Cet endroit est spécial pour vous.
- Hayır. Özel biri demek istedim.
- Je veux dire quelqu'un de spécial.
Seni bu kadar özel kılan bu.
C'est pourquoi tu es si spécial.
- İlk olarak Peter her zaman ayrıcalıklı biri olmuştur.
Tout d'abord, Peter a toujours été spécial.
Yarından itibaren aylık dergimizin özel bir baskısını yapacağız.
Nous publierons un numéro spécial de notre magazine mensuel, après-demain.
Özel Ajan Nathan Butterworth. FBI.
Agent Spécial Nathan Butterworth, FBI.
Aether'la arasında özel bir bağ oluşmasına neden oldu.
Lui a donné un lien spécial avec l'éther.
Kötü bir şey oldu diye ayrıcalıklı muamele edemezsin.
Tu ne peux pas lui donner de traitement spécial juste parce que quelque chose de mal lui est arrivé.
Onda bir şeyler var.
Il a quelque chose de spécial.
O yüzden atlıları çağırmadan önce bilmeni isterim ki editörüm baskı zamanından önce benden haber almazsa yarınki gazetede buna özel bir bölüm ayrılacak.
Donc, avant d'appeler a cavalerie, vous devriez savoir que si mon rédacteur en chef n'a pas de mes nouvelles au bouclage, il y aura un encart spécial dans le journal de demain.
Ona bir tane 38'lik verdim ve imzalı kağıtları sabah alabileceğimi söyledi.
Je lui ai donné un 38 spécial, et il m'a dit que je pouvais récupérer les papiers signés dans la matinée.
Alo. Ben Özel Ajan Ryan Hardy.
Agent spécial Ryan Hardy.
Ancak 12 Numara özel.
Mais, le numéro 12 est spécial.
Çok özel bir kitabı olan adam onunla dünyayı kurtarmaya çalışıyor.
Y a un type avec un livre très spécial, cherchant à sauver le monde avec.
Ufak bir bedel olarak orayı ekstradan temizlerim
Pour une petite contrepartie, je vous donne un nettoyage spécial.
Bu özel anınızı mahvetmek istemem ama ama şuna bir bakmak isteyeceğinizi düşündüm... Bu nedir?
Oh, je déteste interrompre un moment spécial, mais j'ai pensé que tu pourrais vouloir jeter un oeil à ça.
Yapma ama bu gerçekten özel bir şey.
Allez, c'est vraiment spécial.
Nesbitt FBI Chicago'dan özel bir ajan onu çıkarmadan önce 15 dakikan daha az bir süre tutuklu kaldı.
Nesbitt était en cellule depuis à peine 15 minutes qu'un Agent Spécial du FBI de Chicago l'a accompagné jusqu'à la sortie.
O çok özel olduğunu söylüyor.
Elle dit que tu es spécial.
O kadar özel değilim.
Je suis pas suffisamment spécial.
Ahmos çok özel bir adamdı.
Ahmos était un homme très spécial.
Gerçekten. Herkesin özel ve güzel bulduğu bir ikizim olsa ne yapardım bilmiyorum.
Je ne sais pas ce que je ferrai si j'avais un jumeau que tout le monde pensait bon et spécial.
Gerek yok.Bu gece için çok özel bir program ayarladım.
Ce n'est pas nécessaire. J'ai resérvé un petit délice spécial pour nous ce soir
"Okuldan sonra, başka birine özel arkadaşım olması için para ödüyorum".
"Après l'école, je paie un autre garçon pour trainer et être mon ami spécial?".
Aşırı özelmiş. Tadı güzeldir herhalde.
C'est un plat spécial, ça doit être bon.
Sana çok özel bir şey göstereceğim.
J'ai quelque chose de très spécial à te montrer.
Özel birisi de değilim.
Je ne suis pas spécial.
Özel bir şeyin parçası olacağımı sanıyordum.
Je pensais faire partie de quelque chose de spécial.
Söylesene Ash, burayı bu kadar özel yapan ne?
Alors dis-moi, Ash, qu'y a-t-il de si spécial ici?
Ben Özel Ajan Liam O'Connor.
Je suis l'Agent spécial Liam O'Connor.
Ben Özel Ajan Pete Fairman.
Je suis l'agent spécial Pete Fairman.
Özel denemeyecek türden biriydi.
Le genre d'homme qui n'a rien de spécial.
Kesinlikle özel ajan değildi.
Il n'est certainement pas agent spécial.
O neden bu kadar özel?
Qu'a-t-elle de si spécial?
Clara, ben özel değilim.
Clara, il n'y a rien de spécial à mon sujet.
Yani özel biri değil mi?
Pas quelqu'un de spécial alors?
Ama bu özel anınızı bozmak istemeyiz. Yeni bebeğinizle sizi yalnız bırakalım biz.
Mais nous ne voulons pas nous imposer en ce moment spécial, donc pourquoi ne pas partir et vous laisser avec le nouveau bébé...?
Özel bir şey değil.
Il n'y a rien de spécial.
Seni özel yapan benim!
C'est moi qui te rend spécial.
Bugün özel bir gün.
Aujourd'hui est un jour spécial.
Özel mabedim.
Mon endroit spécial.
Onu bu kadar özel yapan ne?
Pourquoi est-ce si spécial?