Stress Çeviri Fransızca
3,257 parallel translation
- Ciao, ciao. - Stres seviyesi oldukça yüksek.
Le niveau de stress est élevé.
Ciao. İtalyanlarla dolu bir odada olduğumdan stres seviyesi oldukça aşağıda.
Mais dans une salle pleine d'italiens le niveau de stress est assez cool ici.
Günde 16 saat yüksek baskı ve büyük stres altında çalıştırırsın.
Vous les faites travailler 16 heures par jour, dans le stress et la pression.
Düşünsene abi. Adamlar stres yapmıyor, hiç sorumlulukları yok.
Penses-y, ils ont aucun stress, aucune responsabilité.
Babalık stresi için.
Pour le stress du papa.
Stresten bunaldığımda yemek beni sakinleştiriyor.
Ça m'aide de manger. Ça calme le stress.
Bu stresi bünyesi kaldırmıyor.
Trop de stress pour son système.
Yerden 10.000 metre yukarıdasın ve sorunsuz şekilde çalışan jet motorlarından gelen ses seni sakinleştiriyor çünkü biliyorsun ki aslında aç değilsin. Hissettiğin duygular, stres ve yalnızlıktan başka bir şey değil. Golf topunun son düzlükte yavaşça yuvarlanarak deliğe düştüğünü görüyorsun.
Il y a 30.000 mètres entre vous et la terre Vous entendez le ronronnement des moteurs cela vous apaise, parce que vous savez que vous n'avez plus du tout faim C'est uniquement dû au stress, et à la solitude Et vous verrez la balle s'éloigner sur le green et disparaitre dans le trou.
Nükleer savaş altındayız ve bilinmeyen bir sebepten dolayı hâlâ sürüyor. Stres bile tek başına döllenmeyi engellemeye yeter.
et il y a une guerre nucléaire qui se déchaine à côté pour ça et pour des raisons que l'on ignore, le stress peut suffire à empêcher la conception.
Köyün bütün stresi üstümden akıp gidiyor.
Je sens mon stress se dissiper.
Son zamanlarda stresten biraz kilo aldım.
J'ai pris un peu de poids à cause de tout le stress.
Yani ; uzun çalışma saatleri, daha fazla hasta yükü ve daha fazla stres.
De longues heures, beaucoup de patients et un niveau élevé de stress.
Hem de bu stresli zamanda.
Même en cette période de stress.
Stresten uzaklaşıyor olmalıydın.
Tu es censé éviter le stress.
Sanırım belki de... strestendi.
C'était peut-être rien que... le stress.
Benim vücudum stres için yaratılmamış.
Mon corps n'est pas fait pour ce stress.
Çok stres altındayız komiserim.
Nous subissons un grand lot de stress, Capitaine.
İlk seferde gerilimler ve kaygılar dünyanın ne hoş olabildiğini fark etmemizi engeller... ama ikincide fark ederiz.
La première fois avec le stress et les tensions nous empêchant de remarquer la douceur du monde, puis une seconde fois, en faisant attention.
Her badici bu stresi azaltmak için farklı yollar arar.
Chaque bodybuilder cherche différentes façons pour alléger le stress.
Müsabakalara girmiş bir çok insan mutlaka şahane gözükmüştür. sonra da birdenbire stres hormonu etkisini gösterir, vücutları sönüp gider, gibi olur ve ne olduğunu anlamazlar.
Et... et un grand nombre de personnes qui avez fait des compétitions ont regardé absolument incroyable, et puis, tout d'un coup, l'hormone du stress coups de pied, et leurs corps se fanent juste un peu loin et ils ne comprennent pas ce qui s'est passé.
Hiçbir şey, sadece stres.
- C'est rien, c'est le stress.
Yaşadığın stresin farkında olduğunu sanmıyorum.
Je crois que tu n'es pas consciente du stress que tu vis.
Dr. Masur, "Her türlü aşırı stres, hatta ufak şoklar bile tetikleyebilir." dedi.
Le Dr Masur a dit qu'en cas de stress intense, même un léger choc pouvait provoquer une crise.
Yaşlanıyorum ve stres altındayım.
Je vieilli et je subi beaucoup de stress.
Geçtiğimiz sene içinde, iki ağır yaralanma, psikolojik test ve açılan soruşturma vakâlarına bulaştın. İshal oldum bir de. İdari izine zorladın beni, ben de kokteyli içiverdim.
L'année dernière tu as été impliqué dans 2 tirs mortels les enquêtes, les évaluations psychologiques les balades tu m'as collé en vacances forcées j'ai encaissé le coup tu sais le stress, c'est compliqué c'est latent et boom, ça fait faire des trucs
Post-travmatik belirtiler gösteriyor.
Symptômes de stress post-traumatique.
Gerilim altındaki beyin, hafıza bölümünü etkileyip tuhaf davranışları tetikler.
Le stress peut inclure des trous de mémoire et un comportement étrange.
- Stres yüzünden yiyorum.
Je mange à cause du stress. Je sais
Tüm bu dertler kapkara bıyıklarıma ak düşürecek.
Et tout ce stress va rendre ma beauté noire grise
Bakın, kolonunuzdaki yumru büyük bir ihtimalle KSİ'den kaynaklanıyor, yani kötü stres idaresi.
Finalement, cette masse dans votre côlon est sûrement due à une mauvaise gestion du stress.
Sakin olun.
- Pas de stress.
Stres yok.
Pas de stress.
Zor bir dönemdi. İş çok stresliydi.
On a eu beaucoup de stress au boulot.
Kızınız yaşayan, nefes alan bir Gerilim Makinesi gibi.
Votre fille est une Machine à Stress vivante.
Ve stres yok, bunu garantilemek için onu burada tutmak istiyorum.
Et pas de stress, donc je veux la garder ici pour le garantir.
Dinlenmeye ihtiyacın var, gerilime değil, Elizabeth.
Vous avez besoin de repos, Elizabeth, pas de stress.
"Ne yapıyorsun burada?"
Si tu y vas, sérieusement, tu imagines avec tout ce stress comment il pourrait réagir, genre, " Qu'est ce que tu fous là? .
Stres yüzünden.
Le stress.
Özellikle de stres altındayken.
Surtout dans les moments de stress.
Stres topumu gördün mü?
Tu as vu ma balle anti-stress?
Stresten kaynaklı ter.
La sueur du fiasco induite par le stress.
O stress rock sound'u var.
Il y a ce feeling stress-rock.
Hayır, yani, kalp krizi geçirdi. Ona ne verdiğimden eminim.
Il a eu une crise cardiaque, sûrement due au stress.
- Biraz P.T.S.D. geçirmek diye bir şey yok.
Tu ne peux pas avoir un "petit" stress post-traumatique.
Ayrıca "tesadüf durumu" olarak da biliniyor. Bazen aşırı duygusal ve psikolijik stres tarafından tetiklenir.
Également appelée état de fugue, parfois déclenché par un stress émotionnel ou psychologique extrême.
Son zamanlarda yoğun stres altındayım.
J'ai subi beaucoup de stress dernièrement.
Bugünlerde fazla endişeliyim, stres bana işlemez diyordum ama aslında işliyor bunu kaza olmadığını ima etmiyorum yani, sadece biraz kulağımı temizleyeyim dedim ve fazla...
Ces jours ci, je... Je suis très anxieuse, et je ne pensais pas que ce stress m'affecterai, mais en fait si, donc je ne dis pas que c'était un accident, mais j'essayais juste de me nettoyer et j'y suis allée un peu...
Sırf bu yüzden benden pilot olmazdı 200 kilo olup kokpite sığmazdım Stres karnımı acıktırıyor.
Le stress me donne faim.
Çatışma bunalımı teşhisi konulmuştu.
Rapport de l'installation du marshal Provost 1-R-6-3-0-1-0. Diagnostiqué stress post-traumatique au combat.
- Stres yok.
Pas de stress.
Bu sabah insanların vurulduğunu gördüm.
je ne sais pas, stress post-traumatique ou autre, mais j'ai vu un tas de gens se faire tirer dessus ce matin.