Sunuz Çeviri Fransızca
310 parallel translation
Tanışıyor sunuz?
Vous vous connaissez?
- Demek Bayan Carleton Random'sunuz?
- Pas possible? - Si.
- Öyleyse bay Scrooge'sunuz.
- Alors vous êtes M. Scrooge.
- Mösyö Laszlo'sunuz, değil mi? - Evet.
M. Laszlo, n'est-ce pas?
Siz Sherlock Holmes'sunuz değil mi?
- Vous êtes Sherlock Holmes, hein?
- O zaman siz Bay Coombe'sunuz.
Vous êtes M. Coombe?
Beni öldürmek mi istiyor sunuz?
Vous voulez me tuer?
Baines'in beni yürüşüye götürmesine niye izin vermiyor sunuz?
Pourquoi ne peut-on pas aller se promener?
Omi ilinden Efendi Genjuro'sunuz, öyle değil mi?
Vous êtes bien Maître Genjuro. De la Province d'Ohmi?
Saatler konusunda nasıl bu kadar emin olabiliyor sunuz?
Qu'est-ce qui vous rend si certain de l'heure?
Neden onunla bu kadar ilgileniyor sunuz?
Il vous intéresse?
Ne düşünüyor sunuz?
- Mais qu'as-tu dans la tête?
Bana inanmıyor sunuz!
- Mais, vous ne voulez pas me croire!
Peki siz ne düşünüyor sunuz? Beğendiniz mi?
- Qu'en dis-tu, ça te plaît?
- Siz Bay Balestrero'sunuz tabii? - Evet.
Oui, c'est vous évidemment.
Ne düşünüyor sunuz?
Qu'en pensez-vous?
Ben Eva, Eva Kent ve siz de Joe'sunuz, değil mi?
Eva Kent. Vous êtes Joe?
Sizler Kont ve Kontes von Droste Schattenburg'sunuz.
Le comte et la Comtesse von Droste-Schattenburg.
Elena'ya olan aşkımın uğruna, Her durumu kabul edeceğim. - Ama nerede yaşamamı istiyor sunuz?
Je suis prêt à tout accepter pour l'amour d'Elena, mais où voulez-vous m'envoyer?
Paolino, annen ve sen bu akşam ne yapıyor sunuz?
Ce soir, Paolino, que faites-vous, toi et maman?
Siz muharip 29'sunuz!
Vous êtes de la 29ème!
Siz Bay Dino'sunuz değil mi?
Vous êtes Mr Dino, oui?
Siz Alfonso'sunuz.
Vous vous appelez Alphonse.
- Siz Orvil Newton'sunuz değil mi? - Bu doğru.
Vous êtes Orvil Newton?
Kendi insiyatifinizle ile hareket ediyor - sunuz.
Non! Vous partez de votre propre initiative!
- Sırrın ne olduğunu bana niye söyleyemiyor sunuz?
Pourquoi tu ne peux pas me révéler ce secret?
Raimundo'sunuz değil mi?
Raimundo n'est-ce pas?
- İmal ruhsatı mı istiyor sunuz? - Evet, hem de çok.
- Pour fabriquer sous licence?
Albay Matthews'sunuz sanırım.
Colonel Matthews, I presume?
- Siz İspanyol'sunuz, değil mi? - Evet. - Biz emirler alırız.
On prend les réservations.
- Niçin Shaolongu göstermiyor sunuz?
Je suis pourtant venu.
- Çocuğu nerde saklıyor sunuz, piçler?
Où est-ce que vous le cachez?
... niçin sözünüzde durmuyor sunuz?
Ils n'ont pas tenu parole!
Siz Roger Stanford'sunuz değil mi? Çok belli!
- Vous êtes bien M. Stanford?
Sanırım Bayan Bond'sunuz.
Madame Bond, j'imagine?
Hanginiz Brooks'sunuz?
Qui de vous deux est Brooks?
Eger dusundugunuz buysa, neden sadece soylemiyor sunuz?
Si c'est ce que vous pensez tous, pourquoi vous le dites pas directement?
- Siz, Teğmen Pinson'sunuz, sanıyorum.
- Vous êtes le Lieutenant Pinson?
Siz Tom'sunuz değil mi?
Vous êtes Tom, non?
Siz J.B. Books'sunuz
Vous êtes J.B. Books?
İçten hala Joe Pendleton'sunuz. Bunu siz ve ben görüyoruz. Fakat dıştan, Leo Farnsworth'sunuz, ve herkes onu görüyor.
Vous et moi, nous voyons Joe Pendleton mais physiquement, c'est Farnsworth que les autres verront.
Hayır. Siz Romeo'sunuz!
Non... vous êtes Roméo.
Sizler Pinkerton'sunuz.
Pinkerton vous envoie.
- Siz Robinson'sunuz.
- Vous êtes Robinson.
Siz Arthur'sunuz.
Tu es Arthur.
Bay Garrett, bu şeyi nasıl çalıştırıyor sunuz?
M. Garrett, comment ça marche?
Siz Veronika Voss'sunuz.
C'est vous, Veronika Voss?
Nedir bu? - Neden koşuşuyor sunuz?
Où courez-vous?
Siz James Bond'sunuz, değil mi?
Vous êtes bien James Bond?
- Neden korkuyor sunuz?
Des Cheyennes.
niçin bana çocuğu göstermiyor sunuz?
Pourquoi n'est-il pas là?