Surely Çeviri Fransızca
28 parallel translation
The truth is... that you will surely go back to them. And you will tell them what did not happen between us in every detail... Is that why they pay you?
En fait vous irez les trouver et leur direz tout ce qui s'est passé.
- Yüzleş bununla baba bana ihtiyacın var - / / Surely to thesea / /
- Reconnais-le, papa. Tu as besoin de moi. / / Surely to the sea / /
Don't, don't leave me this way I can't exist I'll surely miss your tender kiss so don't leave me this way Baby!
Non, ne me laisse pas comme ça Je ne peux pas exister Je manque sûrement ton baiser tendre alors ne me laisse pas comme ça oohhh...
Karşılarınızda...
Accueillons Surely Fünke!
Surely Fünke! O anda George Michael anladı ki... Maeby birisi hasta olan ikiz kız kardeşler gibi davranarak...
George Michael comprit alors que Maeby gagnait de l'argent en prétendant être des jumelles...
Bu arada Michael'ın oğlu George Michael kuzeni Maeby'nin iki farklı hayat yaşadığını öğrenir.
Pendant ce temps, le fils de Michael découvrit que sa cousine menait une double vie. SURELY - CANDIDATE À LA TRÉSORIE
- Karşılarınızda... Surely Fünke!
Faites un chaleureux accueil à Surely Fünke!
Mahkeme binasının dışında, Surely Fünke kalabalığa hitap ediyordu.
Devant le tribunal, Surely Fünke s'adressait à la foule.
George Michael, Surely Fünke sorununu kökten çözmeye karar verdi.
Et George Michael décida, une fois pour toute, de faire disparaître Surely Fünke.
- Surely bu hastalığı yenecek.
On ne peut que remporter la lutte.
Adım Surely.
Je suis Surely.
Surely'nin çirkinliği iç güzelliğine perde olacak, göreceksin.
Regarde, la beauté intérieure de Surely va être trompée par son apparence repoussante.
Yoksa acı-tatlı Surely Wolfbeak mi?
Ou le poil à gratter Surely Woolfbeak?
Açıkça Surely kazanacak gibi duruyordu.
Il devenait évident que Surely allait gagner.
Ben ciddiyim. "Ve bana * Shirley deme." ( Surely : muhakkak )
Je suis sérieux, et ne m'appelez pas Pluto.
Tanrı der ki : "Şüphesiz cinayet çok kötü bir şeydir."
" Surely thou shalt slay the wicked, o God.
* Kesinlikle itaat ederim sen istediğinde *
♪ I surely will obey you when you call ♪
# Tanrım ölmedi O gerçekten yaşıyor. # # içimde kükreyen bir aslan gibi yaşıyor #
[My God s not dead, he s surely alive ] [ He's living on the inside, roaring like a lion]
# Tanrım ölmedi O gerçekten yaşıyor # # içimde kükreyen bir aslan gibi yaşıyor # # kükrüyor, kükrüyor, o kükrüyor bir aslan gibi kükrüyor #
[My God s not dead, he s surely alive ] [ He's living on the inside, roaring like a lion ] [ Roaring, he s roaring, roaring like a lion]
# Tanrım ölmedi O gerçekten yaşıyor # # içimde kükreyen bir aslan gibi yaşıyor #
[My God s not dead, he s surely alive ] [ He's living on the inside, roaring like a lion]
# Tanrım ölmedi O gerçekten yaşıyor # # içimde kükreyen bir aslan gibi yaşıyor #
[God's not dead, he s surely alive ] [ He's living on the inside, roaring like a lion]
# Tanrım ölmedi O gerçekten yaşıyor # # içimde kükreyen bir aslan gibi yaşıyor # # kükrüyor, o kükrüyor bir aslan gibi kükrüyor # # kükrüyor, o kükrüyor bir aslan gibi kükrüyor # # bir aslan gibi kükrüyor #
[God's not dead, he s surely alive ] [ He's living on the inside, roaring like a lion ] [ Roaring, he s roaring, roaring like a lion]
Açan funda çiçeğinin her yanında...
♪ I would surely ♪ ♪ Find another ♪
Surely you want to make things right with me.
Soyez correct avec moi.
- Surely ölüyor mu?
- Elle est mourante?