Survive Çeviri Fransızca
338 parallel translation
Bu nöbeti atlattı ama bir tanesini daha sağ atlatabilmesi normal şartlarda imkansız.
Elle a survécu à cette attaque, mais il n'est pas possible qu'elle survive à une autre.
Hayatta olup istediğimi elde ettiğimi düşünmek bile istemiyorsun, değil mi?
Tu as horreur que je te survive et que j'aie ce que je veux.
Adımı yaşatacak kendimden bir parçaya sahip olmak istemem çok mu olağanüstü?
Est-ce si incroyable que je veuille qu'une portion de moi me survive?
Önemli olan bir şey üretebilmektir. Kalıcı bir şey.
L'important est de créer du solide qui nous survive.
İnan bana bunu bilimin büyük zaferi için değil sadece hayatta kalmamız için yapıyorum.
Et ce n'est pas pour la gloire de la science. Je veux qu'on survive.
Politikacıyım... ve Amerikan toplumunun devamı için her Rus'u öldürmeye hazırım.
Mais un analyste politique... qui préfère que notre culture survive à la russe.
Alman ordusunun hayatta kalması, bizim üniformalı kalmamız zaferimizdir.
Que notre armée survive et que nous soyons en uniforme, voilà notre victoire.
Ona hayatta kalabilmesi için gücü verdik.
Nous les lui avons donnés pour qu'il survive.
- Horta ağır yaralı. Ölebilir.
- Il se peut que la Horta ne survive pas.
Soylarının devam etmesini istediler.
Ils voulaient que leur race survive.
Bunu Yonada halkının hayatta kalması için yapıyoruz.
Nous faisons ça pour que le peuple de Yonada survive.
Onları yok etmemelisin. Bu ünite hayatta kalmalı.
Il faut que cette unité survive.
En azından sesimin kalmasını isterim.
Je veux au moins que ma voix me survive.
Sağ kalırsam, telefon eder, bildiririm.
En supposant que je survive, j'appellerai pour vous en informer.
Kimbilir dünyada ne çok kırılgan, harika şey... hayatta kalma gücü bulamadığı için yok oldu.
Qui sait combien de merveilles se sont effacées pour que survive la puissance.
Eğer insanlarımız hayatta kalacaksa öyle olmalı.
Il va falloir qu'ils le soient pour que survive notre peuple.
Sadece kurtulmalıyız, birileri kurtulmalı.
Il faut bien que quelqu'un survive.
Eğer yaşamasını istiyorsanız, bir adım daha atmamalı, efendim. - Ne oluyor?
Il ne peut plus faire un pas, pas si on veut qu'il survive.
Bizden daha fazla yaşayacak!
C'est fort probable qu'il nous survive
Johnson açlık grevinde. Onu canlı tutmak için zorla besliyorlar.
Il faisait la grève de la faim, on l'alimente pour qu'il survive.
Buradan nasıl canlı çıkabilirim ben?
Comment veux-tu que je survive à ça?
Benim hayatta kalmamı istedi Beni seçti!
Elle voulait que je survive. Elle m'a choisi!
Rocky'nin bu raunda dayanması için şanstan fazlası gerekli.
Il faudrait un miracle pour que Rocky survive à ce round.
Zayıfları öldürürüz güçlüler yaşasın diye.
Nous tuons le faible pour que le fort survive.
O yüzden hep doğaya iyi bakıp.. .. korumaya büyük çaba harcarlar.
C'est pourquoi ils ont agi pour que la nature survive, elle aussi.
How long can Dax survive without the symbiont?
Combien de temps peut-elle survivre sans symbiote?
If we attempt another joining so soon, it might not survive.
Si nous tentons l'opération inverse, il pourrait ne pas survivre.
Annenin yaşaması için kendisini feda etti.
Ton père s'est sacrifié pour que ta mère survive.
Bu geziden ikimiz de sağ çıkabiliriz belki.
Il se pourrait bien qu'on survive à cette mission.
Bu görevi yapacak kişinin hayatta kalma olasılığı son derece düşük.
Il est improbable que la personne en charge de cette mission survive.
Yaşamak için cildinin kalınlaşmış olması gerekir suyu ve korunağı nerede bulacağını bilmeli.
Pour qu'il survive, sa peau doit devenir dure comme le cuir, il doit connaître les points d'eau et savoir quand s'abriter.
Arkadaşınızın yaşamasını istiyorsanız iyi bir doktordan fazlasına onun aletlerinden bazılarına ihtiyacınız olacak.
Pour que votre ami survive, il faut plus qu'un bon docteur. Il lui faut ses instruments.
Ama bunu almanı ve ne kadar kalmış olursa olsun, zamanımı seninle geçirmek istediğimi bilmeni isterim.
Il se peut qu'on ne survive pas aux deux prochaines semaines. Je veux que tu aies ceci pour que tu saches que quelque soit le temps... qu'il me reste, je veux le passer avec toi.
Gardiyanlar sağ olup olmadığımı pek umursamazdı.
Les gardiens se souciaient peu que je survive ou non.
Federasyon ise hayatta kalmak için çırpınıyor biz bu oyuncaklar ile vakit kaybetmesini durdurmak zorundayız ve geri temel yapısına dönmeli.
Si l'on veut que la Fédération survive, arrêtons de perdre notre temps en vaines futilités et revenons à l'essentiel.
Kendi gemimi feda ederek, seninkinin kurtulmasını sağlardım.
Je sacrifierais mon vaisseau pour que le vôtre survive.
Hayatta kaldığına göre, ve gerekli güvenlik tedbirlerini aldıktan sonra, onu kendi halkına vermemiz gerekiyor.
A supposer qu'elle survive et qu'il n'y ait pas de risque, nous la déposerons là-bas.
Yaşayabileceğinden bile şüpheliler.
Ils ne sont même pas sûrs qu'il survive.
Spermlerinizi dondurduğumuzu hatırlıyorsunuzdur. Eğer geri dönüşümünüz beklendiği gibi olmasaydı, Spermlerinizden çocuğunuzu üretmemizi söylemiştiniz.
Quand nous avons congelé votre sperme, vous vouliez qu'on vous fasse un fils si vous ne rentriez pas afin qu'une part de vous survive.
Ama işin gerçeği zihnin hayatta kalması bir mucizedir.
Le fait que l'esprit survive, c'est un miracle.
Subayımın bu işlemden sağ çıkması için cehennemdeki kartopunun sağ kalması kadar bir olasılık olsa dahi, bu işlemi uygulayacağız.
Tant qu'il y aura la moindre chance que mon officier... survive... cette intervention, nous la tenterons.
Bence, bizim yaşamamız veya ölümümüz doğayı hiç ilgilendirmiyor.
Je crois que la nature se fout complètement qu'on survive ou pas.
Gemi düşerken hayatta kalması, düştükten sonra düşmanın yaşamasına izin vermesi çok düşük ihtimaldi.
il y avait peu de chance que quiconque survive... ou que les survivants soient laissés en vie par l'ennemi.
Yaşamasını istiyor musun?
Vous voulez qu'il survive?
Tanrı yaşamanızı istiyor başkan.
Dieu veut qu'on survive.
# O da kalben genç olmak
And if you should survive
# Peri masalları gerçek olabilir # Bu senin başına gelebilir
" And if you should survive
Hutia!
Disons qu'il survive jusqu'à Londres et qu'il vienne ici.
Dev maratonumuzun galibi ne zaman belli olacak?
Et combien de temps avant qu'un seul d'entre eux ne survive pour gagner le marathon géant?
Bu bir rock, rock-a-hula luau
Qu'il survive
Doktor... yaşaması için gerçekten hiç şans yok mu?
Il n'y a aucune chance qu'il survive?