English phrases | Russian phrases | Turkish phrases
Translate.vc / Türkçe → Fransızca / [ S ] / Süre

Süre Çeviri Fransızca

32,364 parallel translation
- Bir süre takılsam sorun olur mu?
Je peux squatter?
Ve ı gerçekten uzun bir süre içinde kendim gibi hissettim değil.
Et ce n'est pas arrivé depuis très longtemps.
I süre için resmen ölmüştü.
J'étais officiellement morte.
Birisi burnunda çok uzun süre tutmuş.
Quelqu'un l'a maintenu trop longtemps sur son nez.
Sizi affetmesi için bi'o kadar süre vermelisiniz ona.
Laissez-lui autant de temps pour vous pardonner.
Kısa süre önce Haiti'deydim.
Je reviens juste d'Haiti.
Daha kısa süre lazım bana.
Il faut que ça aille plus vite. Bien plus vite.
Ve... Sanırım bunun için beni o kadar uzun süre yanında tuttun.
Et... c'est sûrement pour ça que tu m'as gardée si longtemps.
24 saatlik süre zarfında en az 5 kere olmak üzere mahkum sayımı yapılır.
Il y aura au moins 5 comptes des détenus seront faites aléatoirement toutes les 24 heures
Onlar da bunu bildiklerinden mekikleri hiçbir zaman çok uzun süre burada tutmuyorlar.
Ils le savent très bien, et ne laissent jamais une navette bien longtemps.
Bir süre göze batmamamız lazım.
On dois rester discret pendant un moment. Il a...
Ne kadar süre?
Combien de temps?
Bana biraz süre tanıman gerekecek.
Tu vas devoir me donner quelques minutes.
Kız, Android'in 30 saatten daha az bir süre içerisinde aktifleşeceğini söyledi.
La fille a dit qu'elle se reconnectera dans moins de 30 heures.
Bu süre zarfında, diğerlerini halledeceğim.
Pendant ce temps, je vais m'occuper des autres.
Çok uzun süre bilgisayarla bağlantı kurarsa kendini tamamen kaybedecektir.
Si elle se lie à l'ordinateur trop longtemps, elle se perdra complètement.
Ekranda geçirdiğin süre kötü zamandır.
Le temps passé sur l'écran est du temps gâché.
Uzun süre beklemeniz gerekmeyecek, efendim.
Vous n'aurez pas à attendre longtemps.
Bazen telefonunu sessize alırsın. O kadar uzun süre sessizde kalır ki unutursun. Sana tekrar açmanı söyleyecek birine ihtiyaç duyarsın.
Parfois la sonnerie est éteinte depuis si longtemps qu'on oublie qu'elle est éteinte et on a besoin de quelqu'un pour aider à savoir comment la réactiver.
- Süre doldu.
- Fini.
Robbins bundan sonra uzun bir süre boyunca servisinde çalışmanı istiyor.
Robbins t'a demandé à son service pour le futur proche.
Uzun süre oldu degil mi?
Ça fait longtemps!
İyileşebilmesi için bir süre uyuması gerekiyor.
Donc il va être endormi pendant un moment, pour qu'il puisse guérir.
- Doğrusu oldukça uzun bir süre.
Pendant très longtemps, à vrai dire.
Bu diyarda çok uzun süre mahsur kaldık bence.
Je pense que nous avons été piégés dans ce monde depuis beaucoup trop longtemps.
Hatırlamıyor olabilirsiniz. Üzerinden uzun süre geçti.
Vous avez peut-être oublié.
Ama düşünün bir, hayatınızda bir zamanlar her biriniz inançlı insanlardınız ama bir süre sonra o benliğinizi geride bıraktınız.
Mais pensez-y... à un certain moment de votre vie, chacun de vous, a une fois cru en quelque chose, et vous avez laissé cette partie derrière vous.
Ve senin bu kadar uzun süre oynayabileceğine inandığımızın kanıtı.
Voici la preuve qu'on pense que tu as aussi cette longévité.
Kısa süre sonra, New Orleans'a yola çıkıyordum.
Juste après ça, j'embarquais pour la Nouvelle-Orléans.
ortağın bir süre önce epey bir para kaybetti.
Ton partenaire a perdu un paquet de fric, jadis.
Bir süre sonra hayatının geri kalanını geçirmesi için uzun dönemli bakım merkezlerinden birine götürülebilir.
A un moment, elle sera transférée dans un établissement de soins intensifs où elle vivra pour le reste de sa vie...
Kısa süre içinde uyanacaktır.
Elle devrait se réveiller bientôt.
Bir süre yatıp dinlenmeden eve gidebileceğimi bile sanmıyorum.
Je ne devrais probablement même pas conduire jusqu'à ce que je me sois effondré ici pendant un certain temps, alors...
Umarım uzun bir süre daha acile gelmek zorunda kalmayız.
Espérons qu'on ne reviendra pas aux urgences pour un moment, ok?
Hasta dosyalarını göndermemi istedi. Cesaret edip gitmek isterseniz bir süre orada olacak.
Elle m'a demandé d'envoyer certains dossiers, et c'est ce que je fais pour qu'elle soit au courant,
Mailde yazana göre bir süre etrafta dolaşacak sonra da geldiği gibi gidecek.
Va-t'en de là.
Bu bir süre idare ettirir.
C'est assez pour durer un temps.
Aslında bağışla senin yardımını isteme arasında bi süre beklemeyi düşünüyodum, ama gerçekten bi dedektife ihtiyacım var gibi.
J'allais attendre un délai raisonnable entre le don et la demande d'aide, mais j'ai effectivement besoin d'un enquêteur.
Böylece itiraf pazarlığı yapabiliriz. İçeride geçen süre için olan pazarlıklar, Alford anlaşmaları *.
C'est à ça que servent les négociations de peines.
Yedi yıl, hayatını bunu bağlamak için oldukça uzun bir süre.
Sept ans de votre vie, c'est beaucoup.
Gerçek şu ki, evde bu kadar uzun süre kalacağımı hiç düşünmemiştim.
La vérité, c'est que je pensais pas rester si longtemps à la maison.
Ne kadar süre burada olacaksınız?
- Il te faut combien de temps?
O kadar süre boyunca orada olmak.
Ne serait-ce que d'être resté là-bas tout ce temps.
Belki bir süre sonra.
Peut-être un peu plus tard.
Bence uzun süre hapse gitmeni istiyorlar.
Je pense qu'ils veulent vous jeter en prison pour un moment.
Epey süre önce. Kenara mı attı?
En fait, Daniel avait jeté tout ça.
Kendi başına bir süre düşündükten sonra onlar sözleşmeyi feshetmeden önce ne düşündüğünü benimle müzakere eder misin?
Après que tu y aies réfléchi un certain temps, avec toi-même, pourrais-tu me parler de ta réflexion, avant qu'ils retirent leur offre?
Neyse, süreç sona erdikten uzun süre sonra o ortaya çıktı ve annemi ziyarete geldi.
Bref... Longtemps après les funérailles, il venait chez nous, voir ma mère.
- Ne kadar süre?
Combien de temps?
Uzun süre evli kalacağız.
Tu ne devrais pas être en psychothérapie?
Yani, bu kadar uzun süre seni görmeden dayanamıyorum.
Ça fait trop longtemps que je ne t'ai pas vu.

© 2017 - 2024 Translate.vc | [email protected]