English phrases | Russian phrases | Turkish phrases
Translate.vc / Türkçe → Fransızca / [ S ] / Sıcacık

Sıcacık Çeviri Fransızca

401 parallel translation
Bu korkunç yer bir anda sıcacık bir yere dönüştü.
Cet endroit effrayant est soudain devenu très accueillant.
Hepsi sıcacık efendim.
Bien chauds.
Beni çağırmamış olsan... şimdi sıcacık odamda rahat yatağıma kurulmuş... şarap şişesine sarılmış olurdum.
Si vous ne l'aviez pas fait, je serais bien au chaud chez moi, dans mon lit, à boire un grog.
Senin için sıcacık bir şömine yanıyor. Leah de yatak örtülerini ısıttı.
Nous y avons allumé un bon feu pour vous et Leah a réchauffé votre lit avec une bassinoire.
Sıcacık ve rahat.
Si chaud, si confortable...
Üstelik dondum. Sıcacık kürküm üzerimde olsaydı keşke.
Je tremble, si au moins j'avais mon vison...
Sonra ufak bir alev şu kadarcık, nokta gibi bir ışık belirir ve birden her şey sıcacık, aydınlık ve huzur dolu olurdu.
Ensuite, une petite flamme arrivait. Un tout petit point de lumière si intense... Et tout à coup, tout devenait chaud et lumineux et paisible.
Çocuk sıcacık yatağında yatıyor olabilir. Çarşafları da başının üstüne çekmiş olabilir. Ama bu genç adam ona sessizce yaklaşıp...
Un gamin, au chaud dans son lit, peut se cacher sous les couvertures, pourtant mon ami se glissera jusqu'à lui et l'éventrera!
Bu sizi sıcacık tutar.
Ça vous tiendra chaud.
Yumuşak ve sıcacık.
Douce et chaude.
Ne aptalca değil mi? İnsanlar arabada sıcacık otursun diye ayarlayacaklar sanırsın.
Ils devraient faire en sorte qu'on puisse rester au chaud à l'intérieur.
Sesinizdeki sıcacık tona bayıldım.
J'aime la douceur de votre voix.
Ve eğer hesapta olmayan bir şey meydana gelirse... Lucie ve Manfred'in hayatlarının... vatansever, yumuşak, kibar ellerde sıcacık ve güvende olduğunu... bilmek seni rahatlatacaktır.
Et si quelque chose vous arrivait, vous sauriez que les vies de Lucy et Manfred seraient saines et sauves entre les mains bienveillantes des braves patriotes dont il s'est entouré.
Gidecek bir yuvanızın olması size sıcacık bir his tattırıyor olmalı.
Quelle chance d'avoir une maison...
Şimdi sıcacık evinde akşam yemeği eşliğinde çıkarıyor fişeklerini haritasının üzerine.
Il doit être dans sa demeure, il enleve les étuis de ses cartes, recouvertes de son dîner.
Yüzlerinde sıcacık bir gülümseme ve cadde kenarlarına dizilmiş alkış tutan insanlar olur. Avaz avaz bağırılarak o geceki gösteri duyurulur.
À travers les acclamations de la foule, une voix forte crie le programme.
Nasıl hasta olur da Brutus, sıcacık yatağından gizlice kaçıp gecenin zehirli soluğuna açar ciğerini iyice artırmak için hastalığını?
Brutus, malade? Fuirait-il un bon lit pour affronter la nuit nocive et vile, aggravant son mal?
Fakat bursumun meyveleriyle saat 9'a kadar okulda, sıcacık.
Puis bien au chaud à l'école, grâce à une bourse d'études.
Biliyor musun, güzel, sıcacık bir evin var.
Vous avez une jolie petite maison où il fait bon vivre.
Sıcacık!
C'est chaud.
Bu gece, sıcacık küçük bir öykü sunacağız, adı
Ce soir, nous présentons une histoire brûlante appelée
Sıcacık anıları olmayanlar için kışlar soğuk geçiyor olmalı.
L'hiver doit être rude pour ceux qui n'ont pas de doux souvenirs.
Arkadaşlıklar da sıcacık.
Les amis sont aussi chaleureux.
Böylesi iyi ve sıcacık.
On est bien comme ça.
Burası sıcacık!
C'est bien douillet ici!
Ne güzel burası sıcacık.
Il est tout chaud.
Sıcacık nemli elleriyle seni tutan baş rahibeyi hatırlayarak ellerin ısınıyor.
Tes mains gardent la tiédeur moite de celles de la Mère supérieure.
Bir gül vardı ve sıcacık bir ses...
Une rose, puis une petite voix qui me disait :
Hafiften gözlerimi kısıp baktığımda, sıcacık hoş bir duygu içine yayılır!
Si je ferme un peu les yeux et que je regarde comme ça... Un plaisir grand, grand se glisse le long du dos.
Bir kez daha Orly'deki ana iskelede ;.. ... fazla kalamadığı, bu sıcacık, savaş öncesi Pazar gününün ortasında. Kafasını karıştırsa da,..
Une fois sur la grande jetée d'Orly, dans ce chaud dimanche d'avant-guerre, où il allait pouvoir demeurer, il pensa avec un peu de vertige que l'enfant qu'il avait été devait se trouver là aussi,
Sıcacık ha?
Il fait chaud!
Canımız isteyince kalktığımız günleri hatırlıyor musun? Bizi bekleyen sıcacık bir kahvaltı.
Tu te souviens quand on se levait à n'importe quelle heure... et qu'un petit-déjeuner chaud nous attendait?
Ben Güzel Fransa'da iliklerime kadar donarken, sıcacık tropik esintilerdeydi.
La petite brise des tropiques, moi je me les gelais en France.
"Yumuşacık..." "... sıcacık... " "... ve mis gibi kokan bir tanrıça! "
Douce... et chaude... et parfumée.
Sen de gel. Su sıcacık.
Viens, l'eau est chaude.
Dudakları şehvetli ve olgun sessizce bağırıyor sanki, korunmaya muhtaç adamın kollarıysa kızın o sıcacık sevgisine aç.
Ses lèvres sensuelles et mûres qui semblent réclamer protection. Il l'embrasse pour prouver son affection.
Unut dertlerini, sıyrıl her tasadan ve şu sıcacık yaz havasını çek içine.
Observe ces soirs au ciel rosé où ta poitrine se soulève, oublie tes soucis, laisse tes obligations, et respire la chaleur de l'ètè.
Sıcacık köşesinde bir adam yatmakta.
J'ai vu le gars allongé.
Gerçek, sıcacık bir yatak.
Un véritable lit.
Burası sıcacık. Güneşin altında, gözlerim kapalı.
Il fait bon au soleil, venez vous allonger et fermez les yeux.
Sıcacık yemek.
Bien chaud.
Aslına bakarsan şanslısın Miranda bu havada böyle sıcacık bir yatakta olmaktan.
Tu as presque de la chance. C'est le moment où on est bien au lit.
Sıcacık, nefis sosisli sandviçler. Yeni çekilmiş, taze kahve. Aklınızı başınızdan alacak her çeşit dondurma ve şek erleme.
Nos hot-dogs juteux crépitent... notre café est délicieux... et tous nos parfums de glace et bonbons vous tenteront.
- Şöyle sıcacık bir ateş ne güzel olurdu. - Evet, evet.
Un bon feu bien chaud vous ferait du bien.
# İçim sıcacık bu yüzden uyuyabilirim
"Je l'ai pris pour dormir."
İçerisi sıcacık.
Par ici madame. Bien au chaud.
Sıcacık oldu mu çocuklar?
- Bien au chaud les enfants?
* Bir zamanlar sıcacık bir kalpten aldığımı * * Soğuk bir biradan alıyorum şimdi *
Au lieu de petits plats préparés avec amour je dois me contenter de conserves froides
Evlenince, sıcacık bir yuva...
Quand je serai marié, j'aurai un foyer!
Birlikte olduğumuz bu anı sıcacık ve unutulmaz bir ana dönüştürmemekle ve sonsuzlaştırmamakla da aptallık etmiş olurum.
en bien d'autres moments, bien d'autres heures, et en quelque chose de sérieux.
- Güzel, sıcacık.
- C'est bon.

© 2017 - 2024 Translate.vc | [email protected]