English phrases | Russian phrases | Turkish phrases
Translate.vc / Türkçe → Fransızca / [ S ] / Sınıf

Sınıf Çeviri Fransızca

21,595 parallel translation
Hutches I ve II de ekonomi sınıfında seyahat etmiştir herhalde.
Je devine que Hutch I et II volaient en classe économique.
Bahsettiğimiz çok rekabetçi bir sınıf.
C'est une école très difficile.
Venedik derisi, birinci sınıf kalite.
Cuir vénitien... de haute qualité.
Üniversite birinci sınıf, burnunu kırmıştın. Bar kavgasında.
Année de l'étudiant de première année, nez cassé, bagarre de la barre.
İkinci sınıf, çeneni kırmıştın. Bar kavgasında.
Année de l'étudiant de seconde année, mâchoire cassée, bagarre de la barre.
Geçen sene birinci sınıf uçtular.
Ils ont voyagé en première classe l'année passée.
Tüm sınıf bunun aldatmaca olduğunu düşündü.
L'idée de notre classe était juste un leurre.
şimdi burun buruna olmaktansa, bir oldunuz... tek sınıf.
Maintenant, au lieu d'être en compétition, vous êtes une unité, une classe.
sınıfın en iyileriydik.
On était les meilleures en sport.
Bu yüzden bugün sahada sizden bir adım önde bir sınıf kaçıkla yüzleşeceksiniz.
C'est pourquoi aujourd'hui, vous ferez face à une classe de NATS qui a une longueur d'avance.
kazanan sınıf kaybeden sınıftan 5 kişiyi eve gönderecek... herhangi istedikleri öğrenciyi.
La classe gagnante choisira cinq personnes de la classe perdante pour rentrer chez soi. Tous les stagiaire qu'ils souhaitent.
İyi şanslar ve en iyi sınıf kazansın.
Donc bonne chance et puisse la meilleure classe gagner.
en çok puanı alan sınıf kazanır.
La classe qui a le plus de points gagne.
kaybeden sınıfın 5 elemanı eve gönderilecek.
La classe perdante aura cinq membres renvoyés.
Sınıfının sonuncusu olarak kolejden mezun oldu
Diplômé de Sidwell Friends dans les derniers de sa classe.
Güvenlik duvarını ilk kim kırarsa sınıfına 10 puan kazandırır.
La personne qui craque le pare-feu en premier gagne 10 points pour sa classe.
Quanticoda bulunduğum süre boyunca bu boya savaşını 20 kez yaptık, ve bu iki takımın da berabere olduğu 3. savaş. - bu demek oluyor ki son bir savaş alıştırması yapacağız... sınıf sınıfa. - ne?
Nous avons fait cet exercice de guerre 20 fois depuis que je suis à Quantico, et c'est seulement la troisième fois que les deux épiques sont serrées.
Üst sınıf siz bu talimi daha önce de yaptığınız için, rehineleri siz alacaksınız.
Les 2èmes années, comme vous avez déjà fait cet exercice, vous serez les preneurs d'otages.
alt sınıf siz rehine kurtarma timi olacaksınız bu depoda bulup kurtaracağınız beş rehine var.
Les 1ères années, vous serez les Hostage Rescue Team déployés pour les capturer et sauver les cinq otages de cet entrepôt.
Üst sınıf başka kimi gönderdi?
Qui d'autre la classe supérieure a-t-elle coupé?
Onun için... Yeni sınıf arkadaşlarınızla tanışın
Donc... rencontrez vous nouveaux camarades.
3 gün sonra, FBI sınıfımızı bastı ve 10 saat boyunca beni sorguladılar.
Trois jours après, le FBI est rentré dans la salle de cours, et ils m'ont interrogé pendant 10 heures.
Siz benim yoga sınıfı... tamam.
Est-ce que tu es dans ma classe SoulCycle... Ok.
Sadece rahipler sınıfının bildiği bir dildi bu.
C'était une langue connue que du clergé.
Ekonomik sınıf uçakların sorunu da bu.
C'est le soucis des vols low-cost.
Birinci sınıf tedavi alabildim.
"Dieu merci, je peux m'offrir les meilleurs soins."
Isodyne buna sıfır madde diyor. Muhtemelen periyodik cetvelde buna uygun bir şey olmadığı için öyle diyorlardır.
Isodyne l'appelle la matière zero, surêment parce qu'il n'y a pas de place pour ça nulle part dans le tableau périodique.
Sıfır madde daha önce gördüğümüz hiçbir maddeye benzemiyor.
La matière zero n'est comme aucune autre substance jamais observée.
Bu fare deliğinden fırlamış yerde senin gibi işe yaramaz bir şarlatandan bir şey satın alacağımı düşünüyorsan...
Si vous croyez que je vais acheter quelque chose à des charlatans dans ce trou à rat...
Onların eline geçmeden evvel araştırmaları ve sıfır maddeyi ele geçirmemiz gerekiyor...
Nous devons aller à votre labo pour récupérer les recherches et la matière zero avant que ces hommes mettent leurs mains...
Sıfır madde çalınmış.
La matière zero... Il n'y a plus rien.
Isodyne'ın Sıfır Madde ile ilgili çalışmalarından bir şey var mı?
Rien sur le travail d'Isodyne autour de la matière zéro?
Sıfır Madde sana bulaşmamış.
Vous ne gelez pas. Vous n'avez pas été contaminé par la matière zéro.
Kendisi de kocası da Sıfır Madde'yle olan bağlantısını saklamak için birçok şey yaptı.
Elle et son mari ont dû faire beaucoup d'efforts pour cacher son implication à propos de la matière zéro.
Sıfır Madde testini tekrar yapmamız gerektiğine...
Tu n'as qu'à le convaincre que nous avons besoin de lancer
Sıfır Madde'nin yuvasını yaptın.
Vous avez construit un boîtier pour la matière zéro.
Bu yüzden Sıfır Madde'yi ve potansiyelini konseye tanıtacak kişi de sen olmalısın.
C'est pour cela que tu dois être la personne qui s'adresse au Conseil au sujet de la matière Zéro et de tous ses potentiels.
Sıfır Madde numunesi almak için SSR'ın bu vakum şırıngasının üzerinde değişiklik yapabiliriz.
Nous pouvons modifier cette seringue d'aspiration du SSR pour avoir l'échantillon de matière Zéro.
Sıfır Madde harika bir şey değil mi?
N'est-ce pas merveilleux, la matière zéro?
Birbirimizi inceleyeceğiz. Sana yaklaştığımda benden Sıfır Madde çekip katılaştığını zaten biliyorum ki bunu kontrol edemiyorsun.
Nous savons déjà que si j'obtiens près de vous, vous tirez zéro matière de moi et devient solide, lequel vous ne pouvez pas contrôler.
Çünkü kafandaki fısıltı işe yarayacağını söylüyor.
Parce que le chuchotement dans votre tête dit il veut.
Bütün Sıfır Madde'yi kendiniz emince böyle oluyor demek ki, değil mi?
Je suppose que c'est ce qui se passe quand vous prenez tout le zéro pour vous, est-ce que ce n'est pas?
Sıfır Madde'nin etkisi altındaydın.
Vous êtes sous l'influence de zéro matière.
Sıfır Madde değildi o.
Ce n'était pas zéro matière.
Bunu bir düşün.Belki de Robert'a bu fırsatı vererek yaptığın yanlışı telafi etmiş olacaksın.
Réfléchis. En donnant ça à Robert, tu pourras te racheter auprès de lui.
Onun dışında Sıfır Madde'den eser yok sende.
A part ça, il n'a y plus trace de matière zéro.
Sıfır Madde'nin bir kısmını alır, Stark Laboratuvarları'nda güvenlice çalışırız.
On peut enfermer un peu de Matière Zero et l'étudier en toute sécurité à Stark Labs.
Sıfır Madde'nin çıkmasını engelleyecek x-ray ışınları gönderen bir projektör yapabilirim.
Je peux monter des projecteurs qui enverraient des rayons-X sur la faille, repoussant la Matière Zéro.
Zayıf noktasını bulmamız gerek, ki o da şu anda iki karısı olması mı?
Il faut trouver ses points faibles, c'est-à-dire, en ce moment, le charabia?
Baglerlar fırtınanın içinde beni beklemezler.
Les Baglers ne s'attendent pas à me voir dans la tempête.
Biz de uygulamalarımızı sıfırlarız.
On n'a qu'à remettre nos applis à zéro.

© 2017 - 2024 Translate.vc | [email protected]