Taban Çeviri Fransızca
2,000 parallel translation
Arşivini video veri tabanına yükledim 369 saatin tamamı.
Ta collection est dans la banque vidéo. Chacune des 369 heures. - Mec.
Gerçek bir tatlı müşteri tabanın olduğunu duydum.
À ce qu'on m'a dit, tu as une sacrée clientèle.
Kim'in veri tabanındaki güneş sistemimize ait taramalara bakın.
Regardez ce scan du système solaire.
Nemesis'in dünyadan geçtiğinde yaratacağı etkilerin simülasyonunu oluşturmak için, Kim'in veri tabanını kullandım.
{ pos ( 192,220 ) } J'ai utilisé les données de Kim pour simuler les forces { pos ( 192,220 ) } que Némésis créera en passant près de la Terre. { pos ( 192,220 ) }
Ona saldıracaksın, Partinin büyük tabanına saldırmış olacaksın.
Si tu l'attaques, tu attaques la base électorale.
Ben de doğruyu söyledim ; Hiç bir birim, Onun DNA sını ulusal veri tabanına girmedi.
Je vous ai répondu qu'aucun commissariat n'avait entré ces données dans la base.
Bu da burun içinden kafa tabanına gidiyor ve sonra ben kemiği deliyorum.
Ça va dans son nez, puis à la base du crâne, et ensuite je perce l'os.
Ne oldu? Sevimli banliyö sakinlerimizden herhangi birisinin 44'lük bir silaha sahip olup olmadığını Ateşli Silahlar veri tabanında araştırmak ister misin?
Tu veux passer nos amis les banlieusards dans le fichier... national de permis de port d'arme, voir s'il y en a un qui possède un 44?
Veri tabanında DNA araştırması için Natalia'ya götüreceğim.
Je demande à Natalia une analyse ADN.
Çentiğin tabanı eğri.
L'entaille n'est pas égale
Sürücü frene bastığında ayakkabısının tabanının izi pedala geçer.
Le conducteur a glissé sur la pédale, en laissant un peu de semelle dessus.
Çocuğun ayakkabılarını veri tabanında arattırdım. - Öyle mi?
J'ai analysé les semelles du fils au spectromètre infrarouge.
Senin elemanlara veri tabanında arattırdım.
On l'a passée dans la banque de données.
Adam şu heykeli buradan alıp, kafa tabanına bir kere vurmuş... yani omurilik soğanına.
Fin de la réunion. Il y a une autre raison à considérer.
son zamanlarda farkına vardım farklı bir sayı sistemi kullanıyorsun. Babilliler gibi, tabanı 60.
J'ai réalisé récemment que tu utilises un système différent de chiffres... comme les Babyloniens, qui était basé sur 60.
Fakat Adam otel odasında ki vazodan alınan parmak iziyle eşleşen bir iz buldu. Ve o eşleşme Zenith Limuzincilik'e ait bir veri tabanından geliyor.
Mais Adam a un gagnant pour les empreintes du vase de l'hôtel, elles sont à un employé de la société Zenith Limos.
Güvenlik Şefimiz bana veri tabanımıza yasa dışı bir giriş yapıldığını bildirdi.
- Le responsable sécurité a détecté une intrusion dans la base de données, hier après-midi.
- Veri tabanında ne var?
- Quelles informations?
New York'a eski mavi bir Beetle ile gelmişti. Taban o kadar paslanmıştı ki aşağı doğru çökmüştü.
- Elle est venue à New York, dans une vieille coccinelle au plancher si rouillé qu'il s'affaissait au milieu.
Mikro kırıklara baktığımızda,... ayak bileğini ve ayak tarağını yeniden şekillendirdiğimizde kurbanda ayak tabanı rahatsızlığı olduğu ortaya çıkıyor.
D'après le remodelage des microfractures sur le tarse et le métatarse... la victime souffrait aussi d'aponévrose plantaire.
Hey, Şef, bildiğim üzere bu veri tabanı yanılmaz ama Lou ya da ben, bu adamları hiç bilmiyoruz.
- Je sais que les bases sont fiables, mais ni Lew ni moi n'en avons entendu parler :
Veri tabanına göre Walker'ın kendisi de dahil binaya hiç kimse girip çıkmamış.
D'après les données, aucune entrée ni sortie, pas même Walker.
Yarın veri tabanını kontrol et.
Attaque le fichier central.
Çünkü görünüşe göre D.C.'den biri benim kullanıcı adım ve şifremi kullanarak FBI veri tabanına girmiş.
Car il semble que quelqu'un, ici, à DC... a utilisé mon numéro d'identification et mon mot de passe... pour accéder à des données du FBI.
DNA örneğini FBI veri tabanında arattım, ve de Interpol DNA tabanında.
J'ai pris la liberté d'entrer l'ADN du cheveu dans le CODIS * et dans la base d'Interpol.
Deniz tabanındaki bu garip izler bir hayvanın olağanüstü stratejisine işaret ediyor.
D'étranges motifs sur les fonds marins témoignent d'une stratégie remarquable mise au point par certains habitants des lieux.
Suç veri tabanında araştıralım.
Entrons-le dans la base de données des criminels.
Teğmenin ayak tabanında küçük çaplı çizikler var.
Le lieutenant a des griffures mineures sur la plante du pied.
Üç metre uzunluğundaki etçil Nemertini solucanları,... kızıl deniz yıldızları ve deniz kestaneleri deniz tabanını kaplar.
Le fond est jonché de vers némertiens carnivores, longs de trois mètres, d'étoiles de mer rouges et d'oursins.
Bu canavar solucan hemen hemen her şeyi yer ve sürekli deniz tabanında yiyecek arar.
Ce ver monstrueux dévore tout ce qui passe à sa portée et passe son temps à chercher de la nourriture.
Deniz tabanına çöker çökmez enkaz okyanus akıntıları ile taşınan planktonların istilasına maruz kalıyor.
Dès l'instant où elle s'échoue au fond, l'épave est attaquée par un envahisseur : le plancton, transporté par les courants marins.
En minik canlıların oluşturduğu mercan resifleri okyanus tabanının % 1'inden azını kaplar.
Bien que les récifs coralliens occupent moins de 0,5 % du fond des océans,
Ancak orman tabanı genç bir bitkinin hayata başlayabileceği en zorlu yerdir.
Pourtant, au niveau du sol, l'environnement est le pire qui soit pour un jeune végétal.
Sanayileşme ve güçlü asker tabanı SSCB'yi büyük bir güç hâline getirmişti.
Sur la place Rouge,... la manipulation des foules masque la dictature de Staline,... qui fait jeter des millions de malheureux dans ses camps.
Kauçuk taban.
Semelle en caoutchouc.
Tabanı yıpranmış.
Elle est usée.
Yardım edebilirim. Vadeli işlem piyasasının tabanına ulaşabilirim.
Je remonterai à la source de ces créances.
Ben biliyorum. çukurun tabanına keskin çiviler konuyor, Görünmemesi için kapatıldığında Düz zemin gibi görünür
C'est un trou qui est recouvert pour faire croire à un sol dur.
Bölge satış yöneticileri için taban maaşımız yıllık 65.000'dir.
Et bien, notre salaire de base est de 65000 à l'année pour un directeur des ventes régional.
Bunun gibi kitaplar gerçeklere ve bilimsel araştırmalara dayanır, senin küçük heykellerinle ve çizimlerinle taban tabana zıttır.
Ces genres de livres sont basés sur des faits scientifiques, tout le contraire de tes petites figurines et dessins.
Unutma ki, ben senin ayak tabanını öptüm.
Mais n'oublie pas que j'ai embrassé la plante de tes pieds.
Ama şimdi, veri tabanınıza erişim yetkim olduğuna göre,
Mais maintenant que j'ai accès à votre base de données.
Bu taban çizgisi.
Y a pas à chercher plus loin.
Bir veri tabanı buldum.
J'ai trouvé la base de données.
Çelik taban..
Semelles ferrées.
Aslında bir ara bana gelmelisin çünkü taban keçesi satan bir adam tanıyorum onları ayakkabılarıma koyuyorum ve okulda hiç yorulmuyorum.
En fait, vous devriez venir chez moi un jour parce que j'ai, des genres de semelles intérieures qu'un type m'a vendues, et je les porte dans mes chaussures, et à l'école, je ne suis jamais fatiguée.
Birileri BM'in veri tabanına sızmış.
Les serveurs de l'ONU ont été piratés.
Veri tabanındaki bir hata olabileceğini düşünüyorlar.
Il y aurait un bug dans la base de données.
Veri tabanını onlarca kez gözden geçirdim.
J'ai passé la base de données en revue une douzaine de fois.
Veri tabanındaki bilgilere göre Kader, son birkaç galaksi arası atlayışını zor yapmış.
Les derniers passages d'une galaxie à l'autre ont été limites.
- DEA veri tabanını arıyorum.
- Je vérifie dans les données des Stups. - Vite.