Takıldım Çeviri Fransızca
2,502 parallel translation
Yani, birçok başka kadınla takıldım.
J'veux dire, je suis sorti avec un tas de femmes.
Yüksek öncelikli bir davaya takıldım.
J'ai une affaire prioritaire.
- Üniversitedeyken,... kendini önemli bir uyuşturucu satıcısı olarak gören bir adama takıldım.
À l'université, je fréquentais un type. Il se prenait pour un baron de la drogue.
Trafiğe takıldım. Adli tabip işini bitirmek üzere gibi görünüyor...
Le légiste termine.
- Evet, takıldım işte.
- Oui, je suis sorti.
Bazı yerlerde biraz şiirsel takıldım.
Il y a de la licence artistique pour certains trucs.
Onları görünce merak ettim... Peşlerine takıldım.
Je les ai vus, et curieux comme je suis... je les ai suivis.
Bu problemde takıldım kaldım.
Je bloque un peu sur ce problème.
Dahasını bulmak istedim fakat çıkmaza takıldım.
Je ne sais pas, j'ai abouti à une impasse.
Bunlar gereksiz yere peşine takıldım diye oldu.
Parce que j'ai essayé de te suivre...
- Geçen sene maliyecilere mi takıldın? Ben takıldım.
Tu as eu un contrôle fiscal, l'an dernier?
Dün akşam bir hatunla takıldım, biraz şapşal bir şey ama ne bileyim...
Je suis sorti avec une nana hier soir, elle est un peu nulle, mais...
Takıldım kaldım, dostum. Milletle çene çaldım. Hükümete danışmanlık yaptım.
J'ai glandé, j'ai bavassé, j'ai conseillé le gouvernement.
Bütün yaz Bulls'un antrenman sahası yakınlarındaki barlara takıldım.
J'ai écumé les bars près du stade des Bulls.
Saatlerce orada takıldım. İmsak ezanını duyduğumu hatırlıyorum.
J'ai poireauté plusieurs heures J'ai entendu l'appel à la prière
Biraz Ted'le takıldım.
Je suis allée voir Ted.
Sokağın köşesinden dönüyordum ve ayağım takıldı. Dekoltesini yüzümde hissettim ve küpem takıldı. Boşu boşuna debeleniyordum.
J'étais dans un angle, j'ai trébuché, et ma tête a atterri dans son décolleté, puis ma boucle d'oreille s'est coincée, et j'essayais de l'enlever.
Saçım bir şeye takıldı!
Mes cheveux sont accrochés!
İkisi de bu takım ayrıldıktan sonra Japon koleksiyonundaki bazı parçaları kaldırmak zorunda kalmış.
Ils ont retiré des objets après le départ de l'équipe. Ils doutaient de leur authenticité.
Annem hastanede yatarken o kadınla takıldığı için cesaretine hayranım doğrusu.
il était tellement arrogant qu'il se baladait partout avec alors que maman était à l'hosto.
Takım 1, anlaşıldı! Takım 2, anlaşıldı!
Équipe 2, à vous.
Dört yıldır da antrenman takımında.
Et tu sais, ça fait 4 ans qu'il est dans ton équipe d'entraînement.
Bil bakalım ne oldu, takımdan atıldım.
Devine quoi, on m'a retiré de l'équipe.
Kate'in ölümüyle ilgili bildiklerini öğrenmek istiyor. Fowler'dan bahsetmişken, ağımıza bir balık takıldı.
Pour lui parler de Kate. il a montré un signe de vie.
Öyle kafama takıldı.
Ça m'est venu comme ça.
Rahatsız ediyorum ama aptalın tekiyle takıldığınızı belirtmeden geçemeyeceğim.
Excuse-moi, je n'ai pu m'empêcher de remarquer que tu traînes avec un idiot.
Eczanede kan basıncını ölçtürmek için Mose'u alışveriş merkezine bırakırken fantezi ürünler satan bir mağazada gözüme takıldı.
Dans un magasin chic, ça m'a attiré l'oeil... en amenant Mose prendre sa tension à la pharmacie.
Lisedeki basketbol takımının yıldızı takım arkadaşlarınca kaçırılıp dövülüyor.
La star de basket du lycée, attaqué par ses coéquipiers.
Plak gibi takıldığım falan yok.
Je me suis pas senti seul.
Barney ayağının takıldığını söylüyor ama beni bilerek düşürdüğüne eminim.
Barney affirme qu'il a trébuché, mais j'ai bien eu l'impression qu'il m'avait taclé intentionnellement..
Parktaki ilk yardım biriminde, gönüllü çalıştığım gecelerde çılgınların ne taraflarda takıldığını bilirdik.
Le volontariat de nuit avec les médecins dans les parcs, t'apprend où les fous traînent.
Sabrina son zamanlarda sıkça takıldığınızı söyledi.
Sabrina m'a dit que vous traîniez ensemble.
Oda arkadaşıyla takılasın diye, Sarah'tan mı ayrıldın?
Tu as rompu avec Sarah pour brancher son colocataire?
Bunu bilmiyordum. "Hiçbir şey olmamış gibi, yerine Neuticle takıldı."
"On m'a inséré un neuticle à la place, comme si de rien n'était."
Beraber takıldığımız şu birkaç günden çok keyif aldım.
J'ai vraiment, vraiment adoré traîner avec toi, ces jours-ci.
Yine takıldı!
Sunbae = élève d'une classe supérieure c'est Ha Ni Sunbae qui m'a aidée pour ça. Ça ne sort pas.
Zodyak takım yıldızı evrende dünyanın konumunu belirler.
Les constellations du zodiaque situent la Terre dans l'univers.
Anlaşıldı. Birinci takım hazır.
Équipe 1 en route.
Takımın yıldızı.
La star de l'équipe.
Neyse, iki ay takıldık, sonra beni terk etti.
Bref, après deux mois, elle m'a largué.
Anlaşıldı MET Takımı. Burası Öncü 6 ve TF221.
Bien reçu, unité M.E.T. Ici Vanguard 6 et TF221.
Ancak müeyyideler ekonomiyi parçaladı ve Kamel 1995 yılında idam edildiğinde takım dağıldı.
Mais les sanctions ont détruit l'économie. Quand Kamel a été exécuté en 1995, l'équipe s'est dispersée.
Küçükken yavrukurtlara katılmıştım lisede ise egzersiz takımındaydım. Birçok kilise grubuna da katıldım.
J'ai fait partie des scouts, de la drill team et de plusieurs groupes religieux.
Senin eskiden Lynyrd Skynyrd dinlediğin kadar yüksek. Senle benim eskiden takıldığımız o eski lmpala'da.
Tu faisais pareil avec Lynyrd Skynyrd quand on se baladait dans ton Impala.
Bahçede gitarlarımızla yürüyorduk. Ben normalde böyle yapmam. Sadece George'la takıldığımda oluyordu.
C'est comme ça que j'ai trouvé une façon de le faire physiquement, pour que ça sorte tout le temps en mesure.
Genel müdür ve beyin takımının etkisiyle oyunu yeniden icat edebilecekleri gibi bir yanlış fikre kapıldılar.
Ils avaient une idée faussée née de leur manager et de cerveaux pensant réinventer ce jeu.
Şey, ilk defa takıldığımıza göre seni güzel bir yere götürmeyi düşünüyordum.
Ben, j'me disais, vu que c'est notre première sortie, Il faut que je t'emmène dans un restaurant sympa.
Drakula'yla ve Paskalya tavşanı ile takıldığımı mı sanıyorsun?
Tu crois que je me tiens avec Dracula? Et avec le lapin de Pâques?
En sevdiğim takım yıldız.
C'est ma préférée.
Geç saatte aradı. Biraz takıldık işte.
Il m'a appelée hier soir, et on a passé du temps ensemble.
Ayağına bir şey mi takıldı? Kaykaya falan mı bastın?
T'as trébuché sur un skate-board?