Tapes Çeviri Fransızca
743 parallel translation
Sana vurmaları yerine, sen yazar kasanın tuşlarına vurursun.
Tu tapes, mais sur la caisse.
- İskambil mi oynuyorsun Bandiera?
- Tu tapes le carton?
Lütfen, sinirlerim bozuluyor!
Assez! Tu me tapes sur les nerfs!
Ne yazıyorsun?
Qu'est-ce que tu tapes?
İşi hemen kişiselleştiriyorsun.
Tu tapes vite sous la ceinture.
Sen olmayan kasayı bulmak için duvara vuruyorsun.
Tu tapes sur les murs pour trouver un coffre inexistant.
Ama bunlar sadece sevgi dolu dokunşlar.
Mais c'est juste des petites tapes.
Başkan'ın adamlarını görmeye can atan bu kasabadan bir baykuşu çalmak bile zor.
Tu leur tapes sur la tête, ils te tendent leurs fesses! Ils ont le "trouillomètre" à zéro, rien qu'en voyant les hommes du Major!
Ne vuruyorsun ya?
Pourquoi tu me tapes?
Sen hızlıca makaleni yazarken filmi tab edecekler.
Pendant que tu tapes ton article ils développent les photos.
Onun manitasıyla nerede yaptın?
Alors, comme ça, tu te tapes sa blonde?
Saçımla uzun zaman uğraştım.
C'est long pour les peigner et tu tapes dessus!
Yaz şunları hemen.
Il faut que tu tapes ça.
Tek yapman gereken onu bıçaklamak.
Tu tapes au coeur.
Ona böyle vurman gerek.
Tu tapes comme ça.
Hayır. Davula vuracaksın!
Non, tu tapes sur la batterie.
Kardeşimle yatıyor olman seni aileden biri yapmaz.
Tu te tapes ma soeur, mais tu ne fais pas partie de la famille.
Sen ve o koca burnun... sinirlerimi bozmaya başladı artık. Salak karınca yiyenler gibi ortalıkta dolanıp homurdanıyorsun.
Tu me tapes sur les nerfs avec ton gros pif que tu trimballes comme un tamanoir.
Biraz baba palavrası ister misin, belki de sırtına bir iki şaplak?
Tu veux des conneries à la papa, des tapes dans le dos.
Bence bu, senin kız arkadaşının sevgilisi kötü durumdayken onunla takılan berbat bir arkadaş olduğun anlamına geliyor.
Ça veut dire que t'es pas une bonne copine, vu que tu te tapes le mec de ta copine parce qu'il a le cafard.
Niye bastonunla vuruyorsun?
pourquoi tu tapes avec ton bâton?
Bütün gün bana dayılık taslıyorsun.
- Tu me tapes sans arrêt.
Sonra orta parmağını kullanarak... Nabızla birlikte hareket ettirirsin.
Puis, avec le majeur... tu tapes en rythme sur le pouls.
Emniyeti geri çek ve üç kere üstüne vur.
Tu retires le cran de sûreté et tu tapes dessus trois fois.
- Evet, burada. Ondan büyük bir yudum almanı istiyorum.
Je voudrais que tu t'en tapes une bonne lampée, et je ferai le reste.
- Daktilo sesinin beni ne kadar rahatsız ettiğini biliyorsun.
- Ça me gêne quand tu tapes.
Koca poponu bütün gün yayıp daktilonun başında gürültü yapıyorsun bütün yaptığın bu senin.
Tu tapes toute la journée, comme un gros pigeon.
Yabancılardan para istiyorsun - satış elemanısın.
Tu tapes des gens au téléphone, tu es un vendeur!
Mahrem yerlerini tutan, tüküren ve "iyi şans" versin diye birbirlerinin kıçını okşayan.
S'attrapant les parties, crachant et se donnant des tapes sur les fesses pour se souhaiter bonne chance.
Ağzın bunu söylüyor ama ya kalbin...
Ta bouche dit que tu t'en tapes mais pas ton coeur!
Herkesin sinirlerini bozuyorsun.
Tu tapes sur les nerfs de tout le monde.
Her zaman öğrencilerin parmaklarına cetvelle vurdun. Kendi kendime, bu kötü bir adam dedim.
Chaque fois que tu tapes les doigts d'un élève avec une règle, je me dis : " C'est un homme méchant,
- Sinirime dokunmaya başlıyorsun.
- Tu me tapes sur les nerfs.
Umarım bu süreçte birilerini götürüyorsundur.
J'espère que tu te tapes aussi des nanas.
Yapman gereken ona benzeyen bir kız bulmak onunla yatmak ve sonra da terk etmek.
Trouve-toi une fille qui lui ressemble. Tu te la tapes et tu la jettes. Oublie-la.
Ayağını yere vurursan bir şey olmaz.
Pas si tu tapes des pieds.
- Peki ya kasetlerim?
Et mes tapes?
Çok gürülyü yapıyorsun.
tu en fais un bruit, tu tapes, tu tapes!
- Notlarımı temize çekemedim.
Ils ne sont pas encore tapés.
Hey, her gece o piyanoyu tıngırdatıp duruyorsun. Şimdi çık git buradan.
Tu tapes sur ce piano tous les soirs.
Bu yazılar aynı makinede yazılmamış.
Ces mots n'ont pas été tapés sur Ia même machine.
1300 kilometre yol teptik... onca zahmete girdik, hepi topu... 43 dolar geçti elimize, bu başarı mı sence?
On s'est tapés 1300 bornes en voiture et le reste pour ramasser quoi? 43 malheureux dollars. T'appelles ça réussir?
Sen otlanırsın.
Tu tapes les autres.
Zavallı Buhar Motoru.
Une cible mouvante, et tu tapes toujours à côté.
Şu daktilo ettiğim itirafı hatırlıyor musun?
Vous vous rappelez des aveux que j'ai tapés?
Yarın öğleden sonraya kadar laboratuar raporları masamda olacak.
Vos comptes-rendus de T.P. Sur mon bureau... demain après-midi, tapés à la machine.
- Hayır.
Tu me tapes sur les nerfs.
Bununla gard al, bununla vur.
Tu feintes et tu tapes.
Çak bir dörtlük!
Tapes-en quatre!
Haftalık rapor isterim.
Je veux des rapports hebdomadaires, et tapés.
Ara.
- Tapes le, champion!