English phrases | Russian phrases | Turkish phrases
Translate.vc / Türkçe → Fransızca / [ T ] / Tapınak

Tapınak Çeviri Fransızca

843 parallel translation
Karan, tapınak hizmetkârı.
Karan, le serviteur du temple.
Bu, Buddha imgesinin arkasında gün batarken çınlayan tapınak çanlarının öyküsü ;
C'est un conte de cloches retentissant depuis le temple de Bouddha, à l'heure du coucher de soleil.
Şiva bu gece senin için, Java'daki tapınak dansçıları gibi dans edeceğim...
Shiva, je danse pour toi ce soir comme dansent les bayadères dans les temples sacrés de Java.
Tapınak hazineleri.
Un trésor du temple.
Müzedeki o mumya, Tapınak'taki Vesta rahibelerinden biriyken, Imhotep hayattaydı.
Imhotep vivait quand la momie du musée était une vestale dans le temple.
Bu benim yatağım, ama burası ne tapınak ne de babamın sarayı.
C'est mon lit, mais ce n'est pas le temple ni le palace de mon père.
- Tapınak mı?
- Un temple?
Tapınak harabelerinden çok daha faydası dokunacaktır.
ça vous fera plus de bien que les temples en ruine.
Hayır, hayır tapınak değil.
Non, Pastrum non.
Onu en çok etkileyen büyük tapınak ışıklarıydı.
Ce qui l'a le plus frappée, c'est la grosse lanterne du temple.
Tapınak çok büyüktü!
Le temple est gigantesque.
- Bütün tapınak mı?
- Tout le temple?
Tapınak... tapınak...
Sanctuaire...
Çok şükür, tapınak onu kurtaracak.
Dieu merci, Ie sanctuaire va Ia sauver.
Tapınak...
Sanctuaire...
Kral bu belgeyi okuduğu zaman kimlerin imzaladığını gördüğünde tapınak konusunda üzerine düşeni yapacaktır.
Quand Ie roi Iira ce document, et verra qui l'a signé... il abolira a jamais Ie droit de sanctuaire.
Soyluların, tapınak hakkımızı almalarına izin vermeyeceğiz.
Les nobles ne nous enIéveront pas Ie droit de sanctuaire.
Efendim, tapınak için rehin alınan kişi tehdit ediliyor.
Sire, Ie droit de sanctuaire est menacé.
Denizde büyük tapınak kadar büyük balıklar var... küçük olanlar ise serçe parmağım kadar küçük ve kanatlı.
Il y a des poissons grands comme le temple et d'autres, petits comme mon doigt, avec des ailes.
Ve halkının iyiliği ve barışı için dua edilsin diye Buda'nın kutsal şekline bürünüp bunu korumak için bir tapınak yaptı.
"il fit construire un temple dédié à Bouddha" "afin d'assurer la paix" "dans son pays."
Maalesef bu tapınak Jisho'nun çalkantılı döneminde yıkıldı.
"Mais ce temple fut détruit durant les troubles de l'ère Jisho."
Tapınak için verdiği parayı geri mi aldı? Hayır, hayır.
Il t'a repris l'argent du tabernacle?
Tapınak şuranın yukarısında mıydı?
Et le temple, de ce côté?
Sizin için tapınak gibi bir ev tasarlamamı, Bayan Wynand.
Dessiner une maison qui soit un temple pour vous.
Tapınak kalıntıları arasında, havuzun kenarında kamp kuracaklar.
Ils vont camper au bord de l'étang, près des ruines du temple.
Tapınak iki sütunun üzerinde mi duruyor? Çabuk ol Samson!
La maison du temple repose-t-elle sur deux colonnes?
Mısır'da bin tane tapınak var, hepsi de daha güzel.
Vite, Samson. Il y a mille temples en Egypte, tous plus beaux...
Bu tapınak bu sütunlar üzerinde mi duruyor?
Le temple repose sur ces colonnes?
- Burası bir tapınak gibi ünlü olacak.
- Cette ville sera célèbre.
İşte bu, Hindistan'da neden bu kadar değişik şekillerde tapınak ve sembol olduğunu açıklar.
C'est pourquoi il y a tant de temples aux Indes.
Tapınak bölgesindeki sokağın ismi de buydu, hani bütün sokakların birleştiği yer.
D'après le carrefour des Cinq Routes.
... White O ´ Mornin ´ i ulusal bir tapınak mı yapacaksınız?
En faire un lieu de pèlerinage?
... ama bir anıt ya da tapınak yapmayı düşünmedik.
Cela fait quelques siècles mais nous n'avons pas cru nécessaire de construire des monuments.
Tapınak manzarasına bayılırdık.
On aimait la vue depuis le temple.
Anne, tapınak arazisinde oynayacağız. Ya partiniz çok uzun sürerse?
Nous, on va jouer dans les jardins du temple ou du sanctuaire, mais comment fait-on si ton dîner de bienvenue se prolonge?
O tapınak duvarları içinde yaşıyor ve 1000 tane kılıç tarafından korunuyor.
Elle vit à l'intérieur du temple, gardée par 1000 soldats de Damas.
Tapınak bahçelerin dolaşmak, bir ölümlü için unutamayacağı bir duygudur.
Arpenter les jardins du temple est une sensation qu'aucun mortel ne peut oublier.
Ama, Efendi, tapınak duvarlarının dışında,
Mais, maître, même à l'extérieur des murs du temple,
Tapınak kapısındaki muhafızlardan birisi benim arkadaşım.
Je connais un des gardes des portes du temple.
Tapınak fahişesine harcamak için mi?
Pour qu'il le dilapide pour sa catin?
Asla tapınak duvarları dışında bir erkekle beraber olmadım.
Je n'ai jamais été seule avec un homme en dehors du temple.
Peki ya Kalighat'taki tapınak?
Le temple de Kalighat?
İşte tapınak burada.
Tenez, voilà le temple.
Tapınak ambarları dolu.
Les greniers du temple sont pleins.
Başları dik yürüyüp, tapınak tahılıyla beslendiklerinde.
Surtout quand ils redressent la tête et se nourrissent du grain du temple.
Musa yüzünden tapınak ambarlarında buğday kalmadı.
À cause de Moïse, il n'y a plus de grain dans les greniers du temple.
- Tapınak ambarlarını boşalttın mı?
- Tu as dévalisé les greniers?
Bu, tapınak töreni için.
C'est pour la cérémonie du temple.
Tapınak hizmetkârı Karan ; Tapınak hizmetçisi, Kin-be-Araki ;
Kin-be-Araki, le tenancier du salon de thé Hanake, la servante de O-Take-San Olaf J. Anderson Eva
Tapınak mı? Bugün mü o?
Le temple?
Tapınak dolu mu?
Le temple est-il plein?

© 2017 - 2024 Translate.vc | [email protected]