English phrases | Russian phrases | Turkish phrases
Translate.vc / Türkçe → Fransızca / [ T ] / Tecrübe

Tecrübe Çeviri Fransızca

1,623 parallel translation
Bu, benim için iyi bir tecrübe olur. Prens Jai döndüğüne göre görevi o üstlenecek.
Je souhaite acquérir de l'expérience à mon tour. il s'acquittera de son devoir.
Hem de çok ilgisi var. Sperm sayın fazla olduğu için evrenin hiçbir yerinde kimsede olmayan bir beden dışı tecrübe yaşadığını sanıyorsun, dostum.
Parce que ton niveau de sperme est si haut, que tu crois que tu peux faire un truc que personne au monde ne peut faire.
Aşk, şevkat, tecrübe... şimdi bunlarla birlikte dünyayla yüzleşeceğim.
Amour, affection, connaissance... Grâce à ça, je peux faire face à ce monde égoïste.
Bu gerçek, insanların yaşadığı tecrübe koridorlarında ezelden beri yankılanır.
Et a travers les corridors de toute l'expérience humaine... l'écho de la vérité s'est fait entendre.
Çünkü bu, sende olmayan bir şey. Ve sen bunu sadece istediğin şeyi gerçeğe dönüştürmede kullanacağın için bir tecrübe olarak istiyorsun.
Ta demande en est une de manque... et te dire que tu veux une chose ne produit que cette expérience précise -
Emirler beyindeki nöron ağından gelir. Bu emirler, burada tuttuğumuz tecrübe ve bilgilerimize dayanır.
Les ordres viennent du réseau neuronal dans notre cerveau qui est basé sur les expériences et l'information que nous avons entrées à cet endroit.
Çünkü, daha iyisini bilecek tecrübe yok sende!
Uniquement parce que vous n'avez pas ce qu'il faut prendre cette décision.
Ama onlarda, bizdeki tecrübe yok.
Ils n'ont pas notre expérience.
Sarah'a ne olduğunu bilmen bana yetmiyor, tecrübe etmeni de istiyorum.
Je ne veux pas seulement que vous sachiez ce qui est arrivé à Sarah, Je veux que vous le viviez.
O hissetti ki Sarah'ın minik bedeni yeterince tecrübe geçirmişti.
Elle avait peur que le corps de Sarah en aurait trop souffert
Sayılır, yani devlet okulunda oğlanlar çocuk gibi titrerdi... tecrübe ederlerdi, yani gerçekten sayılmaz.
Eh bien, je veux dire, les lycéens anglais avec qui j'ai couché à l'adolescence... C'était que des expériences... ils étaient tellement efféminés... Ca ne compte pas!
Tecrübe gerektirdiğini bilemezdim.
Je n'avais pas vraiment réalisé qu'il fallait de l'expérience.
Çünkü, her ne kadar korkunç ve üzücü bir tecrübe olsa da, bunu becerirlerse, bir çeşit... başarı duygusunu yaşıyorlar.
Parce que même si c'est une triste expérience, quand ils l'ont fait, ils ressentent une sorte... d'accomplissement.
Henüz tecrübe etmediğin bir şans var, ama uyarımı dinlemelisin.
Il y a une épreuve que tu dois maintenant affronter, mais tu dois tenir compte de ma mise en garde.
İşte, Julianna, o tecrübe benim hayatıma şükretmeme neden oldu.
Eh bien, Julianna, cette expérience m'a permis d'apprécier la vie.
Sana diyorum, T, senin verdiğin örnek, onun da üstüne AA'den aldığım tecrübe benim için ilham kaynağı oldu.
Tu sais, entre ton exemple et la sagesse que l'AAA m'a enseigné, c'est une inspiration...
Tecrübe, sana problemleri nasıl çözeceğini öğretecek.
Restez constamment sur vos gardes.
Seni sevgiye boğacağım, çünkü bu tecrübe bana senin ne kadar değerli olduğunu öğretti.
Te bercer avec mon amour, car cette experience m'a appris à quel point tu es précieux.
Kullanırsan acıyı ve korkuyu tecrübe edebilirsin.
Tu connaîtras des peurs et des angoisses que seul quelqu'un qui utilise ce cahier peut connaître.
Daha çok tecrübe kazandım.
J'ai acquis de l'expérience.
Büyüyorlar, hızlanıyorlar, güçleniyorlar, tecrübe kazanıyorlar ve kâğıt üzerinde bile daha iyiler.
Ils sont plÏ... s grands, plus rapides, plus expà © rimentà ¨ s'et sï... r papier'ils sont meilleurs.
Ama o gece bozkırlarda ay ışığında ilkini öldürürken orada olsan, kötülüğün de ruhani bir tecrübe olabileceğini anlardın.
Mais si vous aviez été là ce soir-là, dans la lande, au clair de lune, quand on l'a fait la première fois, vous sauriez que le mal peut aussi être une expérience spirituelle.
Hepimiz sıra dışı bir tecrübe edindik.
On est tous passé par une incroyable expérience.
Veronica, hayatta biraz daha tecrübe edindiğinde iyi giyimli ve titiz tüm erkeklerin eşcinsel olmadıklarını anlayacaksın.
Veronica, je pense que quand tu sortiras un peu plus, tu découvriras que les hommes bien habillés, éloquents, et soignés ne sont pas tous forcément gays.
Tüm hayatı karanlık tecrübe.
Toute son oeuvre portait sur l'expérience noire.
O kadar çok tecrübe, o kadar çok bilgi.
Toute cette expérience, toute cette connaissance.
Başlangıçta kimyasal, ve daha sonra biyolojik olaylar yüzünden ortalıkta aptal gibi dolanırsın ve bir kez "belden aşağı" bir tecrübe yaşarsan, bu kez işin fiziğiyle tanışırsın.
On commence par de la chimie qu'on mêle à de la biologie. Et avec l'expérience, c'est la physique qui intervient.
Bir arkadaşınızla korkunç bir tecrübe yaşamanın, size birlikte vakit geçirmeyi ne kadar özlediğinizi hatırlatması gibi.
Que ce soit d'avoir traversé une expérience horrible avec un ami pour se rappeler que traîner ensemble leur a beaucoup manqué.
Teyla, anladığım kadarıyla kovan gemisini kullanmak pek de hoş bir tecrübe sayılmaz ha?
Bon, Teyla, j'ai cru comprendre que diriger le vaisseau ruche ne fut pas particulièrement une expérience plaisante?
Aramızda Oberoth gibi birçoğu, bunu tecrübe etmeye isteği yok.
Beaucoup parmi nous, comme Oberoth, ne désirent pas en faire l'expérience.
Hatırlamak için, Lori ve Josh gibi büyüyüp tecrübe edinmek için can atıyorum.
J'étais si pressé de m'en rappeler, de grandir et de vivre ma vie comme Lori et Josh.
Kyle, bu senin için çok güzel bir tecrübe olabilir.
Ce sera sûrement une super expérience pour toi.
İnanın bana, tecrübe konuşuyor.
Croyez-moi, j'ai essayé.
Bu senin için acı bir tecrübe olmalı Adrian.
Ça a dû être une expérience traumatisante... pour vous, Adrian.
Fantazi parçalandığı zaman, realiteyi elde edemezsiniz. Son derece dramatik olan ve sıradan realite gibi tecrübe edilemeyen kabusvari bir "gerçek" elde edersiniz.
Quand le fantasme se désintègre, on n'obtient pas la réalité, mais un réel cauchemardesque trop traumatique pour être vécu comme la réalité ordinaire.
Diğer stajyerler de tecrübe edinmeli.
Les autres résidents doivent l'expérimenter aussi.
- Ama yine de, Phyllis... üniversitede hiç başka kadınlarla tecrübe yaşadın mı?
- Mais quand même, Phyllis... Tu n'as jamais fait d'expérience avec des femmes, à la fac?
Başlangıcı burası, siz burada mantıksal düzeydeki her şeyi tecrübe ediyorsunuz.
Démarre ici, stop là. Tout doit être remis dans un ordre logique.
Tecrübe konuşuyor ha?
Tu sais de quoi tu parles, on dirait?
Tecrübe?
L'expérience.
- İsyana sebep olan tecrübe.
L'expérience qui a mené à une mutinerie.
Bu odanın içinde toplanmış uzmanlık, tecrübe ve profesyonelliğin farkında mısın?
Êtes-vous conscient de la compétence professionnelle ici présente?
Biliyorsun, ben bu şeyleri içgüdüsel olarak biliyorum, Ben bunları tecrübe etmedim.
Je savais instinctivement ces choses, mais je ne les avais pas formulées.
Son terfi edildiğinde bunu tecrübe etmiştim.
C'était le même show pour sa dernière promotion.
Gerçekten harika bir tecrübe olacak.
Il n'y a aucun mot pour décrire cette expérience.
Biraz kötü ebeveynlik görmem de iyi bir tecrübe herhâlde.
C'est peut-être bien que j'apprenne ce que sont des parents nuls.
O aile için iyi bir tecrübe olmasını sağlayacağını sanıyorsan sandığımdan da kibirlisin demektir.
Si vous pensez pouvoir transformer ça en bonne expérience pour cette famille, vous êtes encore plus arrogante que je le pensais.
Sara, bunun bir sonraki aşaması da var. Ve bunu tecrübe etmeyi hiç istemezsin.
Sara, ce jeu comporte plusieurs étapes et je te conseille d'éviter la prochaine.
Kendi çocuğum olana kadar benim için iyi bir tecrübe olur dedi annem.
Ma mère dit que c'est un bon entraînement pour quand j'aurais mes propres enfants.
Shirou, dövüşmeyi tecrübe edeceksin.
Shirô, je vais me battre avec vous autant que possible.
Eğer orta çağ dini ayinlerini tecrübe etmek istiyorsanız ;
A Lourdes, dans le sud de la France, la ferveur est telle que nous ne pouvons ni penser, ni douter, ni questionner.

© 2017 - 2024 Translate.vc | [email protected]