Tek yapmamız gereken Çeviri Fransızca
1,269 parallel translation
Demek ki bu yolun sonunda... bir yerlerde bir çiftlik var. Tek yapmamız gereken oraya ulaşmak.
Ça veut dire qu'une ferme... est quelque part au bout de ce chemin... et on n'aura pas à aller plus loin pour la trouver.
Tek yapmamız gereken işe soyunup iyi bir alternatif olmak ve parsayı toplamak!
On s'impose comme alternative de qualité, et on fait plein de fric.
Tek yapmamız gereken küçük logolarını her sayfanın altına koymak.
Tout ce qu'on doit faire, c'est mettre leur petit logo en bas de chaque page.
Tek yapmamız gereken o piçi öldürene kadar dövmek.
J'ai juste à battre à mort cette enflure.
Yani tek yapmamız gereken Amerika'dan belgeleri beklemek.
Nous devons donc attendre que les documents reviennent des Etats-Unis?
Tek yapmamız gereken canavarın yerini bulmak.
Il ne reste plus qu'à localiser la bête.
Tek yapmamız gereken Semkhet'i bulmak ve onu korumak.
Ca paraît facile. Tous ce que nous avons à faire, s'est trouvé Semkhet et le protéger.
Pekala, şimdi tek yapmamız gereken ruhani dünyayla bağlantı kurup Delothrian Medcezirinin doğal güçlerini Hüküm Bilyemi kullanarak odaklamak ve Muo-ping'in enerjisini dengeye getirmek.
Il ne me reste plus qu'à contacter le monde des esprits, canaliser... le Flux de Delothrian et me concentrer sur ma jolie petite bille magique... et nous rétablirons l'équilibre entropique du Muo-ping.
"Ve belki de tek yapmamız gereken içimizdeki sese güvenmek..." "... kendimiz olmak... " ... mutluluğumuzu kovalamaktır."
Et en fin de compte, peut-être que le truc pour tout comprendre est de faire confiance à sa voix et d'être fidèle à soi-même à la recherche du bonheur suprême.
Tek yapmamız gereken o beş askerin resmini başka yerlerden bulmak.
On n'a qu'à trouver des photos des cinq membres de l'équipage par une source indépendante.
Şimdi tek yapmamız gereken dua etmek.
On n'a plus qu'à croiser les doigts.
Şimdi tek yapmamız gereken Photoshop kullanarak ellerinize sigara vermek!
Il suffit, d'ajouter une cigarette dans vos mains et bingo!
Hıristiyan şarkıları yapmak için tek yapmamız gereken, normal eski şarkıları alıp onlara İsa ile ilgili bir şeyler eklemek.
On prend une vieille chanson normale et on met Jésus partout.
Eğer tek bir DHD'yi başka bir tek geçitle bağlayabilirsek, tek yapmamız gereken adresleri kıyaslamak ve çeviri programını uyarlamak.
Si on fait coïncider une porte et un composeur, il suffit de comparer les adresses et de créer un programme de décodage.
Tek yapmamız gereken, kimseye pabuç bırakmamak.
Il suffit de prendre le taureau par les cornes.
Tek yapmamız gereken bunun kolay yolunu bulmak.
Il faut juste qu'on pense au moyen le plus facile.
Tek yapmamız gereken Bob Junior'un dikkatini dağıtmak.
Il nous faut simplement occuper Bob Jr.
Şimdi tek yapmamız gereken Los Angeles'la aramızdaki bir kaç yüz polisi aşmak.
II suffit de passer les centaines de flics d'ici à L.A.
Tek yapmamız gereken kontrol panelini yeniden ayarlamak...
Il suffit de refaire les branchements.
Bakın tek yapmamız gereken köye varmak.
Le jour décline. Il faut atteindre ce village.
Şimdi tek yapmamız gereken beklemek. Hazır mısın?
Les installations sont prêtes, maintenant il faut attendre.
Tek yapmamız gereken sınırı nasıl geçeceğimizi bulmak.
Il faut juste que nous trouvions un moyen de traverser la frontière.
Sanırım tek yapmamız gereken yeterince alçaktan uçmak.
Je pense que nous n'avons pas d'autre choix que celui de voler très bas.
Tek yapmamız gereken, Ricardo'nun evine ulaşıp...
Il nous suffit d'aller chez Ricardo...
Şimdi tek yapmamız gereken...
- Il est question à présent de régler...
Tek yapmamız gereken topakları götürüp paramızı almak.
Il suffit de rendre les gélules et de prendre l'argent.
Tek yapmamız gereken, sessiz bir şekilde orada durmak. Bu onları korkutacaktır.
On chasse ces gosses.
Yaklaştık. tek yapmamız gereken..
On est tout près.
Tek yapmamız gereken tutunmak.
Tout ce qu'on a à faire, c'est de la montagne russe?
Tek yapmamız gereken telsizci ile ilgili bir ipucu bulmak değil mi?
Nous avons besoin de trouver des indices sur l'opérateur radio.
Tek yapmamız gereken kaybolan adamlardan birinin künyesini bulmak.
Il faut retrouver les plaques des hommes disparus.
Şimdi tek yapmamız gereken onları bulmak.
Maintenant, il ne nous reste plus qu'à les trouver.
Şimdi tek yapmamız gereken nereden geldiğini bulmak.
Il ne reste plus qu'à savoir d'où elle vient.
Şimdilik tek yapmamız gereken burada takılmak ve onların elbiseleri almalarına izin vermek.
Maintenant on a juste à venir derrière et les laisser les avoir en premières.
Şimdi tek yapmamız gereken hangimizin kalacağına karar vermek.
Maintenant nous devons décider lequel de nous deux peut rester.
Dinle. Tek yapmamız gereken mesele, idare etmek, içindeki çocuk gibi kelimeler kullanmak.
Tout ce qu'on a à faire, c'est utiliser des mots comme "tracas, responsabilité, enfant en soi".
Şimdi tek yapmamız gereken Komutan Foley'nin kayıtlarını kontrol etmek.
Reste à vérifier le carnet de santé du commandant Foley.
Şimdi tek yapmamız gereken beklemek.
Nous n'avons plus qu'à attendre.
Tek yapmamız gereken, polise gitmekle tehdit etmek.
Menaçons-les d'appeler la police.
Şimdi tek yapmamız gereken Marissa'yı iknâ etmek.
Maintenant le seul truc qu'il nous reste à faire, c'est de convaincre Marissa.
Şimdi tek yapmamız gereken uyanmasını beklemek.
Donc il ne nous reste plus qu'à attendre qu'il se réveille.
Tek yapmamız gereken şey, ampulün yanından bir anjiyoplasti balonu geçirip...
On introduit un ballonnet d'angioplastie derrière l'ampoule.
Bunun yanında, hepimiz büyüyoruz. Bizim yapmamız gereken tek şey,
Mais inevitablement, nous grandissons tous pour devenir adulte le mieux que nous, survivants, pouvons faire
ve şimdi bir seçeneğimiz var. yapmamız gereken tek şey cesurca bir adım atmak.
Les hommes se comportent comme des animaux les animaux comme des hommes ils ont besoin d'action de temps en temps... ou nous pouvons, avec courage et foi, vivre... qu'est-ce qu'on entend?
Bakın, yapmamız gereken tek şey, "baby" ve Darling "kelimelerinin üstünü çizip" Jesus " ile değiştirmek.
et de les remplacer par Jésus.
Yapmamız gereken tek şey ona karşı cephe almak.
Il faut retourner la situation comme une crêpe.
Artık yapmamız gereken tek şey, bir Boretz iblisini haklamak. Kendimize mükemmel bir sevgili bulduk.
Maintenant tout ce qui nous manque c'est de nous faire un bon p tit boretz... et on aura la parfaite sortie en amoureux.
Yapmamız gereken tek şey sistemi geri işletmek. Sunucu numarasını girerek.
On va faire le chemin inverse en remontant jusqu'au serveur.
Şimdi yapmamız gereken tek şey onu tuzağa düşürmek.
Il n'y a plus qu'à le piéger.
Tek yapmamız gereken, diğer % 85'i bulmak.
Il a une balle dans la tête, remonte quelqu'un et appelle la police? C'est digne d'un héros. Un coup tiré à distance moyenne dans le dos, pas de poudre.
Ve beni havaalanında öptüğünde..... tüm umduklarım bir anda bana imkânsız görünmemeye başladı. Tek yapmam gereken 6 hafta beklemekti.
Et puis, elle m'a embrassé à l'aéroport et soudain, tout ce que j'espérais semblait possible, tout ce que j'avais à faire, c'était d'attendre 6 semaines.